kapat
03.09.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMÄ°
limasollu
TÃœRKÄ°YE
DÃœNYA
POLÄ°TÄ°KA
SPOR
MEDYA
SERÄ° Ä°LANLAR
METEO
TRAFÄ°K
ÅžANS&OYUN
ACÄ°L TEL

GREENCARD

ALÄ° KIRCA


Hüzünler zamanı

Tanrı, kendini düşünmeyi sağladığı için hüzünlü gönülleri sever...

Tasavvufta hüznün tesellisidir bu sözler.

Ama tasavvuf felsefesi daha da ileri gider. Hüzünler zamanına, yani hazana, yani sonbahara övgüler düzmekle kalmaz. Ölüme de güzellemeler yazar ve der ki "Ölüm sonucu, ruhun gövdeden ayrılıp geldiği kaynağa dönmesiyle hüzün sona erer, sevinç ve mutluluk başlar."

Ä°ÅŸte yine sonbahar...

Yine hüzünler zamanı...

Yapraklar ölüyor. Toprak sararıyor. Gökyüzü kurşuni. Başladı mı şimdi sevinç ve mutluluklar? Ya da, mutlu musunuz?

****

Zor zanaat sonbaharda mutlu olmak, zor!..

Ä°nananlar mutlu mu?

Ölüme yaklaşırken, korku mu, hüzün mü, sevinç mi kaplar insanın yüreğini?

Hangi duygu ağır basar kapının eşiğinde?

"Melekler Şehri" filminde, kalp ameliyatı olan ve hortumlara bağlı yaşayan adam, odadaki Azrail'i fark eder ve şöyle der

- Git, daha hazır değilim!"

Kim hazır ki?

Ve... Soran mı var hazır olup olmadığını yolculuklara?

Başınızı kaldırıp bakın ağaçlara. En küçük esintiye teslimdir hayat damarı kesilmiş yapraklar... Düşerler...

Düşüyorlar...

Uçak, birdenbire irtifa kaybediyor okyanusta... Düşüyor.

Son çığlıkların oluşturduğu 'ölüm' senfonisinde en çok kullanılan sözcüğü tahmin etmek zor değil "Tanrım..."

Daha önce okumamıştım. Güngör Mengi de ölüm tehlikesi atlattığı bir kazadan sonra söylemiş "Düşen bir uçakta herkes dindar olur."

Düşen bir hayatta da öyle galiba... Herkes olmasa da çoğunluk...

Ömür gitgide irtifa kaybederken gizli mırıldanmaların içinde öne çıkar tanımlanmamış korkular ve kaygılar.

Fidel Castro, 'son'a doğru 'Tanrı' sözcüğünü kullanır nutuklarında.

Hep inanmıştır da, inancı biçim ve söylem değiştirir yalnızca.

Lakin, çoğu kimse tasavvuftaki gibi güle oynaya karşılamaya hazır değildir tarihi randevuyu.

'Sevinç ve mutluluk' değildir hakim olan gözbebeklerine.

Tanrı'ya ya da başka bir hülyaya inananlarsa, kendileri dokunurlar onları hayata tutunduran sehpaya.

Bir vakitler 24 yaşında darağacında ölüme giden üç genç adamın korkusuzlukları da inanmışlıklarındandı aslında.

****

Felsefe, bu köşenin işi değil. Bu satırların yazarının uzmanlığı hiç değil.

Lakin, hüzünler mevsiminde akla takılan ölüm düşüncelerinin kırıntılarından bir sonuç çıkarmak da elzemdir.

O sonuç 'umutvar' olmalıdır.

Sonbaharda hüznün zanlısı, güneşin 'gaybubeti'dir... Kaybolup gitmesidir dağların arasında... Oysa 'o' vardır.

Evrenin bir yerlerinde ve yüreğinizin orta yerinde... Yarına ait hayallerimiz varsa... 'Mümin'seniz içinizde hiç batmayan güneşe...

Korkacak ne var ki hüzün mevsimlerinden?

Gün olur, kırk yıl sonra 'Comandante Che Guevara'nın ölü bedeninin çevresinde genç ve güzel bir kız rakseder durur.

Gün olur, 'ölüm' yok olur.

Yani...

'Hasta Siempre'... Yani

'Sonsuza Kadar'


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Destek Paketi
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır