kapat
03.09.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMÄ°
limasollu
TÃœRKÄ°YE
DÃœNYA
POLÄ°TÄ°KA
SPOR
MEDYA
SERÄ° Ä°LANLAR
METEO
TRAFÄ°K
ÅžANS&OYUN
ACÄ°L TEL

GREENCARD

Beyoğlu'nun gülü soldu

Çiçek Pasajı'nın 'en güzel mezesi' Madam Anahit 78 yaşında yakalandığı siroz ve kalp yetmezliği sebebiyle hayatını kaybetti. Madam için dün doğup büyüdüğü Beyoğlu Balıkpazarı'ndaki Üç Horon Ermeni Kilisesi'nde bir cenaze töreni düzenlendi

Kalanlara selam olsun!..
Madam öldü, evet.. Şimdi, kalanlara selam vermekten başka ne yapabiliriz ki sahiden... Beyoğlu'nun renkleri birer birer göçüp gidiyorlar, "göçmen leylekler" misali... Aslında "Bir Beyoğlu çocuğu" olan Sait Faik'in kahramanlarından biriydi Madam Anahit.. Ve Sait Faik'in Beyoğlu'su nasıl ki çoktan öldüyse(!) Beyoğlu'nun son renklerinden Anahit de fani oldu işte! Hani şarkıdaki gibi, bütün meyhanelerini dolaşırdı Beyoğlu'nun... İstanbul'un değil, sadece Beyoğlu'nun.. Çünkü o "çile"yle geçen ömrünü hep Beyoğlu'nda tüketmişti..

Beyoğlu'nda doğup büyümüş, Beyoğlu'na aşık olmuş, Beyoğlu'nda aşık olmuş, Beyoğlu'nda aşık etmiş, Beyoğlu'ndan hiç ayrılmamış ve sonunda Beyoğlu'nda "Krepen meyhaneleri" arasındaki evinde son nefesini vermişti...

"Akordeoncu kadın" olarak önce Çiçek Pasajı'nın sembolü haline gelmişti.. Sonra da bizim Boncuk adıyla maruf Telemak Berberyan'ın meyhanesine odaklanmış ve oradan çıkmaz olmuştu, en yaşlı zamanlarında!..

Çünkü, Boncuk'a, hısım, akraba ve dostları olan "cemaat" üyeleri de gelirdi, eski İstanbul çocukları da... Ve rahat ederdi burada, Ermenicesini patlatırdı "dedikodu" niyetine, gerektiğinde istek üzerine Ermenice şarkılarını haykırırdı..

İşte, ben Madam Anahit'i Boncuk'ta tanıdım 80'lerin sonunda.. "Anahit yazıları" kaleme almışım defalarca, belgesellere konu etmişim pek çok kez... Hatırlamaya çalışıyorum da Anahit"li Boncuk'a Sezen Aksu'yla da gitmişiz, Arif Keskiner'le de Ara Güler'le de, mektep arkadaşlarıyla da, bizim "kahır mektebi"ne dönüşen meslekten arkadaşlarla da ...

Ve makineler tanıktır ki, Anahit, tüm bu akşamlarda muhakkak ki bir fotoğraf karesinin köşesindedir... En güleç haliyle, en has pozlarıyla, en beyaz dişleriyle.. Öyle ya bir sohbetimiz sırasında keyifle anlatmıştı.. "Nebil Beyciğim, sahneye çıkıyoruz, ağzımız bir karış şarkılar söylüyoruz, paraya kıyıp 32 dişimi beyazlattım. Nasıl?"

Aslında muhteşem tanıklıklar barındırıyordu hafızasında.. "Başka bir bahar"da anlatılır belki ama.. Mesela, malum 6-7 Eylül olaylarında yıllar boyu akordiyon çalıp neşe verdiği insanların nasıl bir gecede "kurt"a dörüştüğü.. Mesela, sanattan kimi "büyük adam"ların üç kadeh ardından nasıl da küçüldükleri.. Ve babası için "O kadar nefret ettim ki, cenazesine gitmedim"demek zorunda kalışının ayrıntılarını..

Neyse, hayat bu ya muhabir arkadaşlardan öğrendim ki Anahit'in cenazesi de aslında kendisine yakışan cinsten kalabalığa tüanıklık etmemiş.. Aslında ne de güzel olurdu Kilise avlusu'nun sokak çocuklarıyla, Beyoğlu çocuklarıyla ve şe-i muhabbetyıllar geçiren Anahit dostlarıyla dolup taşması..

Åžimdi ne demeli

Toprağın bol olsun Madam Anahit..
Artık alkışlar tükendi. Çiçek Pasajı'nın ışıkları söndü O'nun için. O artık Tanrıyla başbaşa". Böyle söylüyordu Beyoğlu Balık Pazarı'ndaki Üç Horon Ermeni Kilisesi'nin rahibi cenaze töreninde Madam Anahit için. Ermeni cemaatinin tanınmış bir ailesinin kızı olarak İstanbul'da dünyaya gelen Madam Anahit, küçük yaşta gönül verdiği akordeonuyla son 40 yılını Beyoğlu, Çiçek Pasajı ve Nevizade'de geçirdi. Hayatını akordeon çalarak kazanarak 3 çocuk yetiştirdi. Asıl adı Anahit Yulanda Varan, ama herkes onu Madam Anahit olarak tanıyordu. 78 yıllık yaşantısının son iki ayında kalp yetmezliği, şeker ve bunların yanı sıra yakalandığı siroz hastalığı nedeniyle büyük acılar içerisinde geçirdi. Son bir aydır Taksim İlkyardım Hastanesi'nde tedavi altındaydı. Ancak Madam Anahit önceki gün hayata gözlerini yumdu. Doğup büyüdüğü Beyoğlu'ndaki Üç Horon Ermeni Kilisesi'nde bir cenaze töreni düzenlendi. Yıllarca yüzbinlerce insanın gözlerinin önünde hayatını sürdüren Madam Anahit'in cenaze törenine katılanların sayısı ise 30 kişiyi geçmedi.

MADAM SON RÖPORTAJINDA BÖYLE SÖYLEMİŞTİ

Bir hayvanları severim bir de akordeonumu
Beyoğlu'nu ve özelliklede Çiçek Pasajı'nı bilenler 'akordeonu' omuzunda asılı masaları dolaşan Madam Anahid'i de kendilerinden biri gibi görürlerdi. Şeker, kalp yetmezliği ve siroz nedeniyle yaşamının son günlerinde Taksim İlk Yardım Hastanesi'nde tedavi altına alınmıştı. Temmuz ayı sonlarında Madam Anahid son ropörtajını Beyoğlu Gazetesi'ne hasta yatağında vermişti. Hastanede kendisiyle görüşmeye gelen muhabirlere siroz nedeniyle şişen karnını göstererek "İki ay ömrüm kaldı. Ama ben ölümden korkmam, kabullendim"diyordu Madam Ananit...

* Akordeon çalmaya ne zaman başladınız ?

Çalmaz olaydım. Büyükada'daydık. Yorgo adında bir genç akordeon çalıyordu. Aşık oldum ve anneme akordeon çalmak istediğimi söyledim. Yüksekkaldırım'da müzik aletleri satan Papa Corc'a gittik. 80 lira verip akordeonu aldık.

* BeyoÄŸlu'na ne zaman geldiniz?

Doğma büyüme Beyoğluluyum. Tarlabaşı'nda oturuyorduk. Başımıza gelmeyen kötülük kalmadı. Dalan döneminde evlerimiz yıkıldı. Sonra cahil insanların haksızlıkları... Ermeni cemaatinden tanınan bir aileden geliyorum. Annemin babası Hazine-i Hazıra'da müfettişlik yaparmış. Beni annem yetiştirdi. Annem özel dersler alarak piyano çalmayı öğrendikten sonra Amerika'ya giden gemilerde çalmış. Şahane bir anneydi o...

* Sokakta çalmaya nasıl karar ve O dönemin Beyoğlusu'ndan aklınızda neler kaldı?

Mekanlarda hiçbir fark yok ama insanlar çok değişti. O zaman kibar ve saygılıydılar. Şimdi ne yaşlıyı ne de hayvanı tanıyorlar. Gavur diye hitap eden kendini bilmezler bile var. Kimlerin eğlencesine eğlence katmadım ki. Ayhan Işık, Kemal Sunal ve adını hatırlamadığım birçok sanatçı beni tanır. Gecelere kadar çalışırdım. Hayatta bir hayvanları severim bir de akordeonumu. "Papatya gibisin"i çaldığımda başka bir yerlere giderim. 78 yıllık bu kadın neler görmedi ki. Akordeonumu elime aldığımda aşklarım da aklıma gelir hüzünlerim de...

Anayurdu BeyoÄŸlu'ydu
Yakasındaki kırmızı gülün rengi dudaklarına yansırdı. Dudaklarının kırmızısı yanağının gamzesine...

Göğsünün sığınağına aldığı akordeonu ile Çiçek Pasajı'nın variller üzerine kurulmuş masaları arasında dolaşır, uyarına getirdiğinde bir sandalye çeker altına, Pasaj'ın gökyüzüne açık tavanını akordeonunun nağmeleriyle süslerdi. Beyoğlu cihetinin "Madam Anahit"i o...

Anayurdu Beyoğlu'ydu. Çalışma mekanı Çiçek Pasajı...

O Pasaj ki, onun gençliğine yaşıt genç günlerinde şimdinin "uzun" masaları yerine bira fıçıları üzerinde içilirdi.

Hayri usta yelek cebinde bir mendil, elinde küçük bir keski ve çekiçle Nacar marka kol saatlerinin arkasına yazılar yazardı.

Mahmut usta buzlu bademiyle masalar arasında dolaşırdı. Ve Madam Anahit...

Her zaman tiril tiril giysiler içinde, sol yakasında bir kırmızı gül, sanki sevgisini ve sevdasını gözbebeğinin ışığından anlamış gibi, sevdiklerinin masasına ilişir, akordeonunu çalmaya başlardı. Çiçek Pasajı, yangından sonra biraz daha yaşlanınca Anahit de yaşlanır olmuştu.

Hatta küskündü de...

Son yıllarda yeni yurdu Nevizade idi. Ama gökyüzü, bir avize misali artık ruhunu aydınlatmıyordu. Gençliğinin heyecanı asabiyetiyle yer değiştirmişti sanki.

Masasına çağıranları beğenmezse, "içtiğine meze olmam" diye cevaplıyordu.

Fakat o halde bile ne yakasında gül, ne dudağındaki kırmızının gölgesi değişmemişti.

Hava, poyrazın yağmuruyla renk değiştirse de Boğaz'ın yolunu tutuyor, artık Kuruçeşme mi olur, Tarabya sahili mi olur, fırfırlı mayosuyla denizin serinliğine bırakıyordu bedenini...

Evi, bir objeler, özellikle de her cinsten kumaşların müzesiydi.

Gönlünün her türden müziğin müzesi olduğu gibi... Madam Anahit de Beyoğlu'nun yakın tarihinin yok olan renkli simalarının anı defterine yazdırdı adını... Beyoğlu'nun o çok renkli renklerinden biri daha soldu. Yeni anayurdunda ruhu akordeonun sesi ve yakasından düşürmediği gülünün kokusuyla ferahlık bulacaktır bundan sonra... Her seveni gibi ben de özleyeceğim.

Nebil ÖZGENTÜRK- REFİK DURBAŞ - Murat KEKLİKÇİ


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Destek Paketi
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır