kapat
28.08.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

GREENCARD

Teşhis: Temsil zafiyeti var

9. Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin bugününü, 40 yıllık politika deneyiminin süzgecinden geçirerek SABAH için yorumladı

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, SABAH Gazetesi yöneticilerine yaptığı değerlendirmede Türkiye'nin içinde bulunduğu politik ortama "Temsil zafiyeti var" teşhisi koydu. Demirel'e göre zafiyetin nedeni, halkın yüzde 26'sının oyunu alan AK Parti iktidarının Meclis'te yüzde 66'lık bir çoğunluğa sahip olması...

Türkiye'nin siyasi fotoğrafını SABAH'a değerlendiren 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Bugünkü siyasi iktidarın oy nispeti yüzde 35'tir. Bu yüzde 35 oyu 41 milyona vurduğunuz zaman 11 milyon civarındadır ki bu yüzde 26 yapar. Yani bu siyasi iktidar dört kişiden bir kişiyi temsil etmektedir. İstikrar çıkmıştır ama ortada bir temsil zaafiyeti vardır" dedi. Hükümetin yüzde 26'yla yüzde 66'lık Meclis çoğunluğunu sağlamasının "zaaf" olduğu yorumunu yapan Demirel, bir süre sonra Türkiye'nin bu durumu tartışacağını ifade etti.

CUMHURİYETİN ŞARTLARI
SABAH Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan, Başyazar Erdal Şafak ve karikatürist Salih Memecan'la yaptığı söyleşide hükümetin Anayasa'da yapmak istediği değişikliklere de değinen Demirel, "Dünyada hiçbir hükümet ben istediğimi yaparım diyemez" dedi.

9. Cumhurbaşkanı, bu yıl Cumhuriyet'in 80. yılının kutlanacağını hatırlatarak, Cumhuriyetin geri dönülmezlerini sıraladı;

"Ben size Cumhuriyet'in geri dönülemezlerini söyleyeyim. Yani şu olabilir, o olabilir de şunlar olmaz. Birincisi Türkiye laiklikten vazgeçemez. İkincisi Türkiye üniter devletten vazgeçemez. Üçüncüsü Türkiye kadını toplumun içerisinden çıkaramaz. Toplumun içinde muhafaza edecektir. Çağdaşlıktan vazgeçemez. Çünkü Cumhuriyet esasen sadece şeriat hukuku yerine pozitif hukuk değildir. Modernite, çağdaşlık da vardır. Ve Türkiye bir anayasa devleti olmaktan vazgeçemez. Türkiye hür ve serbest seçimden vazgeçemez. Ve Türkiye milli egemenlikten vazgeçemez. Bunları değiştirmeye bence hiç kimsenin gücü yetmez.".

TÜRKİYE HALA ŞAŞKIN
Demirel, "Türkiye'de bir muhalefet sorunu olduğu" tartışmasının hatırlatılması üzerine de bu görüşün doğru olduğunu söyledi. Demirel, siyasi yaşamda başka sorunların da olduğunu, siyasi partilerin 3 Kasım seçimlerinde büyük yaralar aldığını kaydetti.

"DSP'nin oyu yüzde 1.5'e inmiştir. Böyle bir şey olamaz. Bu çok büyük bir reaksiyon, çok büyük bir öfke, çok büyük bir tepki" diyen Demirel, şaşkınlığın devam ettiğini savundu.

Demirel, Türkiye'deki muhalefetin durumuyla ilgili şunları söyledi,

"Muhalefet lazımsa olur. Eğer muhalefet lazım değilse muhalefet yok diye şikayet etmemek lazımdır. Çünkü lazım değilse olmayacaktır. Ama bugünkü Türkiye'de eğer muhalefet yokluğundan şikayet olunuyorsa sadece siyasi partilerden değil topyekün meslek kuruluşlarından, medyadan ve gönüllü teşekküllerden şikayet etmek lazımdır

YOLSUZLUK ARAŞTIRMASI
Çünkü halkın sesi bunlardır. Zaten bunlar vazifesini yeteri kadar yerine getiremediği takdirde hükümet istediğini yapmaya meyleder. İktidar istediğini yapmaya meyleder. Velhasıl Türkiye bir zor zaman geçiriyor. Siyaset bakımından söylüyorum. Ama Türkiye silkelenecek kendine gelecektir."

Yolsuzlukların araştırılmasıyla ilgili görüşlerini de anlatan Demirel, "Yolsuzlukları araştırmak lazımdır ama ortada da bir suç ve dolayısıyla suçlu olmalıdır" dedi. Süleyman Demirel, hukukun temel prensiplerinin korunmasının şart olduğunu da belirtti.

9. Cumhurbaşkanı, konuyla ilgili yaşadığı bir olaydan da hatırlatma yaptı; "Suç ispat edilinceye kadar suçlu değil sanık söz konusudur. Çok iyi hatırlarım rahmetli Şevket Bey, Şevket Bilgin çok iyi dostumdur benim. Onun ta altmışlı, yetmişli yıllarda yazdığı bir yazıda beraatı zimmet asıldır. Yani suç ispatlanıncaya kadar kişi sanıkdır suçlu değildir."

Demirel, amacın devr-i sabık yaratmak olması durumunda Meclis'te oluşturulan Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'nun Demokrat Parti dönemindeki tahkikat komisyonlarından farkının kalmayacağını da öne sürdü.

6 yıl süren dava olur mu hiç?
9. Cumhurbaşkanı davaların uzun sürmesinin faturasının ne hakimlere ne de avukatlara çıkarılamayacağının altını da çizerek, şu yorumu yaptı

"Danıştay Başkanı, Danıştay'ın açılış günlerinden birinde benim Cumhurbaşkanı olduğum son yıllardaydı sanıyorum kürsüye geldi ve dedi ki eğer bir olay hakkında karar verme iki seneyi geçiyorsa İnsan Hakları Mahkemesi'nce insan haklarına aykırıdır. Bizim ülkemizde 6 seneyi buluyor. Çok ciddi bir yargı problemi vardır. Hakimlerine, savcılarına, avukatlarına kimsenin bir diyeceği yoktur. Çok pırıl pırıl fevkalade yetişmişlerdir. Ama sistem tıkalıdır. Pek çok dava vardır ve zaten bunlara bakıp bitirdikleri karara bağlayacakları zaman bir çok hadisenin etkisi geçiyor. Ceza intikam almak için verilmez. Ceza niçin verilir, ibreti müessiri olsun diye verilir. Bu, altı sene hak arayanı da hak aramaktan vazgeçiren bıktıran bir şeydir. Neden suçlu olduğu söylenmeden 640 gün mahkemeye çıkarılmayan vakalar var. Bu 30 yıl evvel değil son iki yıl zarfında. Bu olmaz. Bu işkencedir. Hukuk herkese lazımdır."

Demirel'in en sevdiği hediye el yazması Nutuk
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, çalışma odasında ağırladığı SABAH ekibine kendisine gelen bazı çok özel hediyeleri de gösterdi.

ATATÜRK'ÜN ÜSLUBU
Demirel'in "son günlerde aldığım en güzel hediyelerden biri" dediği el yazması nutuk Genel Yayın Müdürü Ergun Babahan'ın da ilgisini çekti. Bunun üzerine daha detaylı bilgi veren 9. Cumhurbaşkanı, Kültür Bakanlığı tarafından çıkarılan ve hat sanatçısı Ekrem Çalışkan tarafından yazılan el yazması Nutuk'un aynı zamanda Atatürk'ün kendi kaleminden çıktığı orijinal haliyle kaleme alındığını anlattı. Atatürk'ün Nutuk'un orjinalinde kullandığı üsluba hayran olduğunu vurgulayan Demirel, bu eseri ortaya çıkaranlara teşekkür etmek gerektiğini söyledi.

Nutuk'u el yazması olarak kaleme alan hat sanatçısı Ethem Çalışkan aynı zamanda yaptığı Atatürk portreleriyle de tanınıyor. Çalışkan'ın iki yılda hazırladığı el yazması Nutuk iki ciltten oluşuyor.

'Eyalet sisteminden neden korkuyoruz?'
"Türkiye'nin sıkıntısı, hele bu devirde alt kültürler meselesi, azınlıklar meselesi gibi olayların Avrupa'nın gündeminde olması. Avrupa'da bir bölünme korkusu yok. Almanya'yı ele alırsanız zaten orada fevkalede eyalet sistemi var. Yani bir eyaletin Alman birliğinden kopması mümkün değil.

Ama onların bölünme diye bir korkuları yok. Yalnız benim bir Makedonya meselem var. Makedonya olayı, yani Bulgar Beyliği, arkasından Makedonya'daki olaylar, Osmanlı Devletinin Rumeliyi kaybetmesi 500 sene aldı. Eee şimdi aynı durumda mıyız? Hayır, aynı durumda değiliz ama bugün ne olursa olsun Türkiye'de dil birliğini bozmaya çalışan, kültür birliğini bozmaya çalışan, geçmiş birliğini, gelecek birliğini bozmaya çalışan hezeyanlar var. Bunlardan korkuyoruz."


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Destek Paketi
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır