|
 |
|
Beşikten mezara demokrasi
Milli Eğitim Bakanlığı, İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'ni 10 yılda üçüncü kez yeniledi.
1992 genelgesi 8 yıllık eğitime geçilmesi nedeniyle 1997'de değiştirilmişti. Dün yürürlüğe giren genelge 6 yıl önce yapılan değişiklikleri yeni kavram, hedef ve ilkelerle pekiştirmeyi amaçlıyor.
Bizce genelgenin en önemli özelliği, ilköğretim kurumlarında "demokratik yönetim" sistemini yerleştirmeyi amaçlaması.
1992 genelgesinde yönetim şöyle tanımlanıyordu "İlköğretim okulu müdür tarafından yönetilir. Müdür; kanun, yönetmelik, program ve emirlere uygun olarak okulun bütün işlerini yürütmeye, düzene koymaya ve denetlemeye yetkilidir."
Demokrat müdürler
Okul müdürünün bu "mutlak otoritesi"ne son veren yeni genelgede, istenen yönetim anlayışı şöyle ifade edildi "İlköğretim okulu, demokratik eğitim-öğretim ortamında diğer çalışanlarla birlikte müdür tarafından yönetilir."
Bir "zihniyet dönüşümü"nü ilköğretim amaçlarına eklenen kavramlarda da görüyoruz. Öğrenciye aşılanması istenen ve önceki genelgelerde olmayan bu kavramlardan bazıları şöyle:
* Ailesi ve çevresiyle barışık, dürüst, erdemli bir vatandaş olarak yetiştirmek.
* Beslenme ve yaşam tarzı konularında bilimsel bilgilerle karar verme alışkanlığı kazandırmak.
* Kendine güvenen, sistemli düşünen, girişimci, çağdaş teknolojileri etkili kullanabilen, planlı çalışma alışkanlığına sahip birey yetiştirmek.
* Doğayı tanıma, sevme, doğa dostu olarak çevreyi her durumda koruma bilinci kazandırmak.
* Sevgi ve iletişimin desteklediği gerçek öğrenme ortamlarında düşünsel becerilerini kazanmasına, yaratıcı güçlerini ortaya koymasına ve kullanmasına yardımcı olmak.
Baltasız ve TEMA'cı izciler
Özetle; çocukları daha o küçük yaşlarında otoriter bir ortama hapseden "Eti senin kemiği benim" anlayışının izleri siliniyor. Yerine çocukların haklarını tanıyan, hoşgörü ve demokrasi ortamında yaratıcılığa dayalı bir eğitim geliyor. Çocukları baltalarla ormana gönderen doğa düşmanlığından TEMA dostluğuna geçiliyor.
İyi hoş da, demokrasiyi neredeyse beşiğe kadar indiren bu çağdaş ilkeleri uygulayabilmek için "fiziki ortam"ın da hazırlanması gerekiyor. Çocukların sıralarda üstüste oturduğu 50 kişilik sınıflarda, ikili öğretimin yapıldığı, öğrencilerin gelmeleriyle gitmelerinin bir olduğu okullarda bu güzel ilkeler ne kadar yerleştirilebilir?
1997'de hazırlanan "Eğitimde Çağı Yakalama 2000 Projesi" ile birleştirilmiş sınıf uygulamasına aşamalı olarak son verilmesi, sınıf mevcutlarının 30 öğrenciye indirilmesi, ikili öğretimden normal öğretime geçilmesi öngörülüyordu.
5 yıl sonra bu hedeflere ne kadar yaklaştığımızı, önümüzdeki ay okullar açılınca hep beraber göreceğiz...
Mesajlarınız için:
esafak@sabah.com.tr
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
