|
 |
|
HINCAL ULUÇ
Demirel'in dayanaksız saplantıları..
Bu Demirel benim sevmediğim değil.. Tersine çok sevdiğim.. Turgay Demirel.. Galatasaray'da basketbol oynadığı dönemlerde başlayan dostluğumuz var..
Ona sorarsanız ben can düşmanıyım.. Ona sorarsanız, medyada aleyhine çıkan her yayında parmağım var.. Hatta ben yönetiyorum yayınları..
"Hıncal basketten anlamaz.. Ünal söylüyor, o yazıyor" dedi, yanındaki çirkin tetikçi yalakalar.. Tutmadı, kimse inanmadı. Bu defa "Hıncal emrediyor, Ünal yazıyor" diye tersine çevirdiler.. Turgay bunlara inanıyor.
Geçen yıl Antalya'da Spor Yazarları Semineri'nde bir araya geldik. Tam 2 saat baş başa konuştuk..
Turgay eğer o konuştuğu adamın samimiyetine inanmıyor ve "Rol yapıyor" diyorduysa yazıklar olsun.. Ne diyeyim..
Ona anlattım ki, "Çok iyi işler yapıyor.. Çok daha iyilerini de planlıyor. Yapacakları konusunda ona destek olmaya hazırım.."
Konuşmaların uzun bir bölümüne ağabeyim Öcal şahittir.
Hem orada, hem de daha sonra İstanbul'da karşılaştığımızda ona hep ayni şeyi söyledim.
"Sen Basketbol Federasyonu başkanısın. Taraf olma.. Olayların üzerinde kal.. Hatta bu düşman kardeşleri barıştır. Bir barış ortamı yarat.."
Hayır.. Ben öyle demiyorum.. Federasyona ve basketbola mideleri ile bağlı üç beş zavallı adama sahiplen, sadece onların başı gibi hareket et, taraf, hem de öyle taraf ol ki, basketbolla ilgili en küçük eleştiri yapana tüm gücünle saldır..
Şimdi bakın..
Bu ülkede bürokrasi öyle yoğun, devlet bütçeleri öyle komiktir ki, sporda kendi sistemini kurmazsan hiç birşey yapamazsın.
Vakıf kurmak, özellikle amatör denen sporların tek kurtuluş yoludur.
Yani Basketbol Vakfı doğrudur.
İşleri, en yakınındaki, en güvendiğin insanlara yaptırman da doğrudur. En iyiyi, en ucuza, insanın en yakınları yaparlar.
Yani işi yakınlarına yaptırmak da doğrudur.
Haa.. Bunu yaptın mı, hakkında dedikodular da başlar. Çünkü sistem, paraları deve etmeye de açıktır.
O zaman ortaya çıkar "Buyrun, tüm denetlemeleri yapın" dersin, biter gider..
Turgay tam tersini yapıyor.
Başbakanlık Teftiş Kurulu rapor hazırlamış.. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü teftiş kurulu rapor hazırlamış. Bu rapora dayanarak Meclis Soruşturma Kurulu işe el koymuş.. Sabah bunu haber yapmış..
Turgay "12 Dev Adam'a gölge düşürülmek isteniyor" gibi akıllara seza bir karşı hücuma geçiyor.
Yahu sportif bir başarı ile yönetimde varsa bir yolsuzluğun ne alakası var.
Çık "Alnım açık, verilmeyecek hesabım yok" de, bitir işi.. Korkun mu var ki, demagoji yapıyor, seni eleştirenleri 12 Dev Adam'a saldırıyor gibi sunuyorsun..
Nedir bu suçluların telaşı içindeki hal.. Suçüstü yakalanmış paniği..
Eleştirenler de kimler..
Basketbol Federasyonu'nun sözcüsü gibi yayın yapan ünlü spor sayfasının bir numaralı basketbol yazarı, bu ülkenin en eski en saygın basket adamı Yalçın Granit'in gene o gazetedeki tanımlaması ile "Kişilikli, güvenilir, bilgili, görgülü" basketbol adamları ve spor yazarları..
Sen bunları maksadlı düşmanlar ilan ediyorsun.
Bak, Yalçın Ağabey de benimle ayni öğüdü veriyor sana..
"Bu gerilimli havayı dağıt. Karşılıklı sevgi ve saygı ortamı yarat.."
Sen Turgay kardeşim, basketbola göbekleri ile bağlı, aç yalakalarının gazına geliyor, onlara sahipleniyor ve Yalçın Ağabey'in tanımladığı gerçek spor adamları ve yazarlarını "Düşman" ilan ediyorsun..
Bu yol seni felakete götürür..
Bu basketbola göbekleri ile bağlı adamlardan kurtul.. Taraf olmayı bırak.. Herkese eşit uzaklıkta dur. Herkes seni saysın, sevsin..
Eleştiriden korkma. Eleştireni düşman ilan etme.. Tam tersine, onların basketbola, dolayısı ile sana yardım etmeye çalışan kişiler olduğunu kabullen..
Hepsinden önemlisi..
Açığın yoksa, kendine güveniyorsan, Meclis Soruşturması kararı veren milletvekillerine bile dil uzatacağına, her türlü soruşturmayı seni aklayacak yeni bir eylem ilan et ve "Hodri meydan" de..
"Soruşturma" diyenlere saldırma, teşekkür et..
Bir "Okur" analizi..
Burak Eşkinat'ın bana yolladığı uzun e-maili okurken nasıl keyiflendiğimi anlatamam.. Bu ülkenin spor sayfalarında ender rastlanan analizler yapmış ve enfes bir Türkçe ile anlatmış. Keşke yerim izin verseydi de tamamını köşeme alabilseydim.. Geçen hafta yazdığım Gerd Müller ve golcülük üzerine düşüncelerini anlattığı bölümü naklediyorum.
Burak, spor okurumuzun hasretle beklediği yeni şeyler söyleyen yeni isimlerden biri olabilir.. Buyrun, okuyun..
****
Gerd Müller başlı başına gerçek bir efsane. Sanırım onun stilinde bir "striker" gelmedi. Bence en yakın örneği Lineker'di. Sizin de belirttiğiniz gibi bu tür golcüler hisleri ile gol yaparlar. Onları başarılı yapan ne fizikleridir, ne kondüsyonları, ne de özel fiziksel yetenekleri. Beyinleri ve ruhları onları ayırır ve "Karşılaştırılamaz" yapar.
Almanlar Müller için "Yarım şanstan bir gol atan adam" derler.
Ben Hakan Şükür'ün efsane zamanlarında ya da Arif Erdem'in gol attığı dönemlerde dahi benim ölçülerimdeki golcü olmadıklarını söyledim. Golcü kıstasım sene sonunda tabelada yazan gol sayısı olmadı hiçbir zaman. Bence golcülüğün ölçütü girilen pozisyonun başarı ile sonuçlandırılması oranı.
Herkes kabul edecektir ki Hakan Şükür'ün 30 küsur gol attığı sene Tanju Çolak aynı pozisyonlara girseydi 70 küsur tane atardı..
Gerd Müller çok enteresan da bir adam. En şaşaalı döneminde milli takım oyuncularının davet edildiği bir partiye eşiyle gelince kapıdakiler eşinin giremeyeceğini söylüyorlar. O da tutuma sinirlenip milli takımı bıraktığını açıklıyor ve bir daha o formayı giymiyor. Futbolculuk dönemi sonrası kabus. Koyu bir alkolik oluyor ve unutulup gidiyor. Ta ki Beckenbauer Bayern Münich asbaşkanı olana kadar.
Beckenbauer tüm takım arkadaşlarını topluyor. Sepp Maier kaleci antrenörü, Uli Hoeness menejer oluyor. K.H.Rummenige yönetime alınıyor (Şimdi asbaşkan). Gerd Müller bulunup bir kliniğe yatırılıyor. Temizlendikten sonra tekrar başlamaması şartıyla altyapıda yetenek ve golcü geliştirme antrenörü oluyor.
Bir de yetenek konusu var.. Bizde yetenek sadece ayakta aranıyor. Oysa beyin kullanımı olmayınca yetenek işe yaramıyor. Biz teknik bakımdan dünyanın en ileri yeteneklerine sahibiz.
Ama bizde gençler küçükken teknik yetenekleri (çalım atma, bacak arası atabilme, top sektirme top saklama gibi) ile okula kabul ediliyor ve sonra maalesef eski kafalı antrenörlere emanet ediliyorlar. Yetişen oyuncular beyinlerinden ziyade ayaklarını kullanmayı tercih ediyorlar, çünkü makbul olan o, takdir gören de..
Bu türün ülkemizdeki en gelişmiş iki örneği Arif ve Hasan Şaş. Hele Hasan Şaş belki de dünyada ilklerdendir. Hasan'ın yetenekleri, çok ciddi olarak söylüyorum, dünyada ilk beşe girer. Tapılan Figo'dan yetenek olarak fazlası var. Gelişme çağında hocalar ve etrafındakiler Hasan'a attığı her ters çalım sonrasında geri dönüp aynı adama, çalımın tersiyle bir ters çalım daha attığında "Aferin koçum" diyeceklerine oyundan çıkarıp bir tokat atsalardı, bugün dünyanın en pahalı futbolcusuydu. Hasan Şaş bence dünyanın yetenekleri ile taktiksel beyni en zıt oyuncusu. Arif 17 yaşındayken çok yetenekli bir yıldız adayıydı. Bugün 32 yaşında bence hala çok yetenekli bir yıldız adayı! Bir insan 15 yılda bu kadar maç bu kadar antrenman yapıp hala mı aynı kalabilir?
En ince kitaplar
(Bu satırları Akşam'dan, Şakir Süter'in sütunlarından aktarıyorum.)
"Kitap okuyamıyorum, vaktim yok" diyenlere dünyanın en ince kitapları uzun araştırmalardan sonra belirlendi
1- Fenerbahçe'nin Avrupa'daki zaferleri.
2- İngiliz Yemekleri.
3- Latin Amerika'nın Demokrasi Tarihi.
4- Para Harcama Sanatı (İskoç Kültürünü Yaşatma Dern. Glascow 1984)
5- Pompei'de Ahlak ve Erdem (Orijinal el yazması kitap M.Ö.31)
6- Kentimizin Bar ve Discolar Rehberi (Yozgat Beld. Yayını)
7- Lübnan'da Barış Yılları (Habibi Yayınevi Beyrut 1997)
8- Nasıl Zengin Olunur? (Raja Yay. Bangladeş. 1989)
9- Sağlıklı ve Uzun Yaşama Rehberi (Somali Sağ. Bak.1990)
10- En güzel Alkollü İçki Kokteylleri (Savama yay. Tahran/2520)
SPORUN VE YAŞAMIN ALTIN SÖZLERİ
Kazanmak herşey değildir. Kazanmayı istemek herşeydir.
Vince Lombardi
(1913- 1970, Amerikan Futbolunun tarihe geçmiş koçlarından.)
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
