kapat
23.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

HINCAL ULUÇ


Amansız olan düşünce.. Hastalık değil..

Gözlerim nasıl şaşı olmadı şaşıyorum.. Salı öğleden sonra başladım televizyon seyretmeye.. Tam sekiz saat durmaksızın ekrana baktım..

Benim gibi televizyondan nefret eden bir adam için, bu bir rekor.. Cennet bahçeme bile çıkmadan, Zeytin'in en şirin dönemlerini yaşayan yavruları Cindy,ve Zeyno ile oynamadan sekiz saat ekrana bakma rekoru..

Ne vardı peki?..

Spor..

Önce Fransa Bisiklet Turu.. Sonra Dünya Yüzme Şampiyonası.. En sonunda da Galatasaray-Vitesse maçı..

Bunların üçünde de TRT yoktu. Futbol maçında olmayışını anlıyorum. Özel TV'lerle yarışa girmesine gerek yok.. Ama TRT'nin Fransa Turu'nu ve Dünya Yüzme Şampiyonası'nı, bu arada Süreyya'nın yarışacağı Golden Leauge Atletizm Yarışmaları'nı nakletmeyişini hazmedemiyorum.

TRT bu ülkenin yegane ödenekli televizyonu. Geliri bu ülke insanı tarafından karşılanıyor. O zaman görevi bu ülke insanına hizmet götürmek. Özel TV'lerin reyting hesapları yüzünden ekrana getirmediklerini yayınlamak. Bu görev TRT'ye anayasa ve yasalarla verilmiş..

Olimpiyata talip ülkemizde olimpik sporları halka tanıtmak ve sevdirmek, TRT'nin görevi.. Ama TRT bu görevi yapmıyor..

Aslında ben bu yazıyı kime ve niye yazdığımı bile bilmiyorum. Çünkü TRT'de şu anda bir otorite boşluğu var. Kurum aylardır Genel Müdürsüz. Sezer kızdı, imzalamadı. Recep Tayyip Erdoğan, kendi partisi içinde uyuşmazlıklar gördü, bunları kaşımamak için konuyu uyuttu.

TRT başsız kaldı. Kimsenin, medya dahil kimsenin umurunda değil. TRT'nin böyle olmasında herkesin bir menfaati olmalı. Olan bu ülkenin en saygın anayasal kurumlarından birine oluyor, yazık oluyor.

TRT yok, Allahtan Eurosport var..

Bu sayede, amansız hastalığa meydan okuyan bir muhteşem adamın nasıl pedal bastığına şahit oldum..

Lance Armstrong..

Testis kanseri.. Ameliyat.. Radyoterapi.. Kemoterapi.. Beyne sıçramış, tümor var.. Bir daha ameliyat.. Gene radyoterapi.. Gene kemoterapi..

Yaşaması değil, yürümesi mucize diyor, hastalığın adını "amansız" koyup, insanı daha ilk tanıda ölüme mahkum edenler..

Ve Lance, dünyanın en ağır spor olayı Fransa Turu'nu arka arkaya dört kez kazanıyor ve bu yıl beşinci için pedal basıyor.. Bugüne dek beş kez kazanmayı başaran bir elin parmağı kadar sporcunun arasına adını yazmak, gelecek yıl, 100 yıllık yarışı altı kez kazanan ilk ve tek adam olmak için yeniden start almak amacı ile..

22 gün.. 3300 kilometre.. İnişleri, çıkışlar.. 40 derece deniz kenarından, 18 derece 2500 metrelere tırmanmalar.. Hem rakiple, hem doğayla, hem de kendinle savaşmalar.. Böyle bir spor daha bilmiyorum..

Muhteşem görüntüler..

Büyülenmiş gibiydim ekran başında Lance'ı izlerken..

Dağları yeniyor, Fransa'yı yeniyor.. Dünyayı yeniyor.. Hepsinden önemlisi, Kanseri yeniyor..

Hepsinden önemlisi "Ne demek Amansız Hastalık.. İşte amansız olan asıl benim.. Amansız hastalığa aman vermeyen ben.. Sensin, amansız olan.. Biz insanlarız.." diye bas bas bağırıyor her pedal basışında..

..Ve işte Lance, "amansız" denen hastalığı tuzla buz etmiş, Fransa'nın ünlü dağı Tourmoulet'nin doruklarına tırmanıyor..

Önümde sevgili arkadaşım, Gelişim'den kardeşim Güman Birincioğlu'nun hazırladığı yeni bir dergi var. Tanı adı.. Konusu "amansız" denen hastalık.. "Tanı"nın, yani teşhisin ölüm fermanı demek olmadığını anlatıyor. Hastalıkla savaşta son gelişmeleri haber veriyor.. (Ulaşmak için tel 212 244 09 94)

Benim birkaç yıl önce, Lance'i anlattığım yazıyı, tam da Fransa Turu koşulurken, tam da Lance beşinci zafere yarışırken yinelemişler..

O ünlü dağda Lance ile Ulrich omuz omuza yarışırken Tanı'yı açıp okuyorum, yıllar öncesini..

Tırmanma bitmiş, cehennemi bir hızla iniş başlamış.. Ulrich bisikleti kontrol edemiyor ve virajı alamayıp uçuyor. Koşuyorlar.. Kaldırıyorlar. Yola çıkarıp bisiklete bindiriyorlar.. Çok geç.. Yarıştaki tek rakibi Lance şimdi arayı yetişilmez boyutlarda açmış olmalı.. Yanılıyor.. Çünkü Orada Lance Armstrong değil, Şövalye dö Pardayyan var.. Bekliyor.. Ulrich yanına gelene kadar bekliyor.. Sonra basıyor pedala.. Sonra uçuyor şampiyonluğa..

Ve tesadüfe bakın.. Gene cehennemi bir iniş var ekranda.. Gene Lance ile Ulrich omuz omuza.. Seyircilerden biri o kadar yaklaşıyor ki yola, elindeki bayrak, Lance'in bisikletine dolanıyor. Şampiyon dengesini kaybedip düşüyor.. Omzunda koca bir yara açılıyor.. Ulrich'e bakıyorum heyecanla, ne yapacak diye.. Basıyor ve gidiyor.. Lance'i geçme yolunda en büyük şansını sonuna kadar kullanmaya kararlı..

Lance kalkıyor.. Biniyor bisikletine ve "Cehennem gibi" pedal basmaya başlıyor.. Önce yakalıyor Ulrich'i.. Sonra geçiyor.. Farkı bir dakikaya kadar açıyor ve etabı birinci bitiriyor..

"Düşmem beni hırslandırdı, adrenalinim arttı" diyor, ekranda.. Adrenalini arttıran düşmesi değil, düşünce Ulrich'in yaptığı oysa..

Bugün Fransa Turu'nun sonuncu dağ etabı koşulacak. Sonrasında, pazar günü Paris'teki final gününe kadar düz etaplar var. Yani seyre değer etap olarak bir bugün var.. Bir onun ardından saate karşı koşulacak etap.. Bu ikisini kaçırmayın derim. Dananın kuyruğu bu iki etapta kopacak çünkü..

Akşamüzeri başlayan Dünya Yüzme Şampiyonası ekran başında kaldığıma değdirdi.. Tam 3 dünya rekoru izledik.. Müthiş bir heyecan.. Müthiş bir güzellik.. Ne zaman ekranda yüzme izlesem aklıma Uğur Dündar gelir ve onun Dünya TV spor sunuculuğu tarihine geçecek yüzme anlatışı.. Keşke mümkün olsaydı da, Barcelona'yı Uğur sunsaydı..

Yüzmede heyecan gerçekten doruklarda.. Vakit bulun izleyin..

Futbol geldi bunların ardından..

Tatsız, tutsuz.. Sabah spordan arayacaklar ya, vazife diye sonuna dek zor izledim.. Bir faydası oldu. Fransa Turu ve Dünya Yüzme Şampiyonası'ndaki heyecanın, şovun, keyfin ardından bir keçi boynuzu oyun..

Nasıl uykumu getirmiş ki, Galatasaray ile Vitesse..

Mışıl mışıl uyudum, sabaha dek..

Ölüm üzerine..
Zincirlikuyu Mezarlığı'nın kapısı önüne yazılan "Her canlı bir gün ölümü tadacaktır" cümlesi tartışma yarattı.

Sebeb..

Biz Türkler ölüm lafı etmekten hoşlanmayız.. Hatta uğursuz sayarız. Yok sayarız. Konuşmazsak, yok olacakmış gibi..

Bu tartışmanın en azından bir yararının olduğunu inkar edemem.. Ölümü konuşmaya başladık.. Doğum kadar gerçek, hatta doğumdan da gerçek (Doğumu engelleyebilirsiniz, ama ölümü durdurmak mümkün değil) bir konu niye tabu olur ki?.

Konuşacağız.. Şakasını yapacağız.. Alışacağız..

Tartışmaya katılmadan, okuyorum ve şimdilik bekliyorum..

Bana yazan Dr. Ayhan Güler "Bu cümle doğru mu" diyor..

İnsan ölümü nasıl tadar?.. Ölüm geldiğinde insanla beraber tüm duyular da ölmüyor mu?..

Ölümle her şeyin bittiğine inanıyorsan öyle doktor.. Ama ruhun sonsuzluğu içinde göz açıp kapayıncaya kadar bir süreç olan yaşamı düşünürsen, o zaman doğum gibi, yaşam gibi, ölüm de tadılır..

Biraz derin düşünmek gerek, düz mantık kurmadan..

Dr. Güler bir de öneri getirmiş.. "İlk bakışta insanları ürküten" bu cümle yerine..

Hoş bir öneri.. Zincirlikuyu kapısında ölümün soğukluğunu sıcaklaştırabilir

"Ben varken ölüm yok.. Ölüm geldiğinde ben yokum!."

Gazanfer, Açık Hava'da..
Enka Açık Hava Tiyatrosu 15'inci yılını rengarenk sürdürüyor.

Bu perşembe Gönül Ülkü- Gazanfer Özcan Tiyatrosu, Refik Erduran'ın Deli'sini sahneye koyacaklar. Kışın kahkahalar arasında izlemiştik.

Türk tiyatrosunun sahnede yarım asrı sollamış yıldızı koca Gazanfer'i, yıldızlar altında izlemek de başka olacak herhalde.. Davetiyeler tam koltuk sayısı kadar dağıtılıyor. Bu yüzden telefonla (212 276 22 14 ya da 15) yer ayırtmadan gitmenizi tavsiye etmem.

BİZİM DUVAR
Boğaz köprüsü zamlandı.

Desenize köprüden geçenler yine boğazdan kesecek.

(Ünal Turgut)

TEBESSÜM
Fıkra Yıldırım Tuna'dan

Sean Connery prodüktörü ile öğle yemeğinde buluşmuş.. Bir ara özür dileyip tuvalete gitmiş, birkaç dakika sonra pantolonu sırılsıklam dönmüş..

"Sean.. Ne oluyor?" diye sormuş prodüktörü, "Yaşlanıyor musun artık?"

"Yahu sorma.. her zaman böyle.." demiş Sean Connery, "Ne zaman umumi yerlerde çişimi yapmaya kalksam, yan pisuvardaki adamlar hızla bana dönüp "Heyy.. Yahu sen Sean Connery değil misin?? diyip duruyorlar..!"

SEVDİĞİM LAFLAR
Kendinizi temiz ve parlak tutsanız iyi edersiniz; çünkü arkasına geçip dünyayı görmeniz gereken pencere sizsiniz.

George Bernard Shaw


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler



Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır