kapat
23.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

ERGUN BABAHAN


İnsan pazarlığı

Türkİye, kendi yaratmadığı bir problemin parçası olmuş durumda. Amerika ile yeniden Irak yüzünden bir pazarlık noktasındayız.

Pazarlık konusu çok kritik. Şiddet ve kaosun giderek tırmandığı Irak'a asker göndermemiz isteniyor. Yani gençlerimizin yaşamı söz konusu. Çünkü Türk askerinin gideceği yer, Amerika'nın giderek içinden çıkılmaz hale getirdiği Sünni bölgesi.

Ama aynı zamanda ulusal çıkarlarımız da söz konusu. "Boş verin, biz karışmayalım" diyebileceğimiz bir konu değil çünkü tartışılan.

İlk önce doğru politikayı çizmek gerekir. Türkiye, ulusal çıkarları neyi gerektiriyorsa öyle davranmak zorundadır. Gerekiyorsa, Irak'a asker de gönderir. Türk Ordusu, Güneydoğu'da yaşadığı deneyimlerle asker sevkıyatından, lojistiğe, gerilla savaşından sivil halkla doğru temasa kadar birçok konuda deneyim kazandı.

"Şeytan üçgeni" bölge
Washington, kendisinin nasıl bir açmaz içinde olduğunu, Türk Ordusu'nun bölgede nasıl bir artı sağlayacağını açıkça görüyor. Ankara'ya gelen Amerikalı generaller, Türk ordusunun desteğine ihtiyaçları olduğunu açıkça dile getirdiler.

SABAH'ın da yazdığı gibi, "şeytan üçgeni" denilen bölgeyi Türk askerinin denetimine verme niyetlerini ifade ettiler. Yoksa, Pearson'un dediği gibi, Ankara "Şu belalı bölgeyi verin de biz temizleyelim" teklifi yapmadı.

Washington'ın sıkıntısı büyük. Bütçe açığı hızla artarken her ay 3.9 milyar dolar tutan askeri harcamaları da çok uzun süre karşılayamayacağının farkında.

Buna bir de tamamı gönüllülerden oluşan askerlerdeki yorgunluk ve bıkkınlığı ve artan can kaybını eklerseniz; Bush yönetiminin kendi asker sayısını azaltıp müttefiklerin asker sayısını artırmaya çaba gösterme nedenini daha iyi anlarsınız.

Bizden şimdi yardım isteyen Wolfowitz ve ekibinin, birkaç ay önce televizyon ekranından nasıl özür dilememizi istediğini düşündüğünüzde veya Süleymaniye'deki baskını aklınıza getirdiğinizde ilk tepki kaçınılmaz olarak "Kendi bataklarında boğulsunlar" olacaktır.

Uluslararası meşruiyet şart
Ancak, Türkiye'nin çıkarı ulusal onurunu korur biçimde Irak'ta olmayı gerektiriyorsa, bunun koşullarının yerine gelmesi şartıyla bunu yapabilir.

İlk önşart, yeniden "at pazarlığı" döneminin açılmamasıdır.

Yani Türkiye oraya gençlerini Amerika'dan alacağı birkaç milyar dolar için değil, ulusal güvenliği için göndermelidir.

İktidar da bunun hesabını topluma çok açık bir biçimde vermelidir.

Türkiye açısından en ideali, uluslararası meşruiyetin sağlandığı bir ortamda, bölgeye barış gücü olarak gitmektir.

Eğer bu sağlanamazsa ve Irak'ta ille bir varlık gösterilmek isteniyorsa, Ankara koşullarını ortaya net biçimde koymalıdır. Bunlardan en önemlisi, ihtiyaç olmasa bile Kuzey Irak'taki varlığın orada korunmasıdır. Türkiye, burada geriye adım atarsa kendini halkı önünde savunamayacak bir duruma düşer.

İkincisi oraya lejyoner gibi değil, Irak'ın yeniden yapılanmasında söz sahibi bir konumda gitmelidir.

Dışişleri Bakanı Gül'ün Washington'daki muhataplarına vereceği mesaj da budur.

Diyebilirsiniz ki, Amerika bu şartlarda Türk askeri istemez.

O zaman biz de göndermeyiz.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler



Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır