kapat
12.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

Kara kedi: Stratejik ortaklık

"Almanya'da iktidar değişikliğine hazır olmalıyız. Gelecek seçimde Hıristiyan-Demokratlar'ın kazanması ihtimali büyük. Türkiye politikalarını buna göre ayarlamalı."

Bu uyarı, 3 Kasım'dan bu yana Türkiye'de kamuoyunun önüne çıkmayan, yurt dışında da sadece Türkiye-AB ilişkileri üstüne konuşan eski Başbakan Mesut Yılmaz'dan geldi.

Önemli bir mesaj. AB'nin iki temelinden biri olan Almanya'da (diğeri Fransa) Hıristiyan-Demokratlar'ın iktidara gelmesi, Türkiye'nin üyelik yolunda yeni engellerin doğması demek.

Çünkü onlar Türkiye'nin AB üyeliğine şiddetle karşılar ve bunu asla gizlemediler. Liderleri Edmund Stoiber daha 5 gün önce Türkiye'nin AB üyeliğini halkoyuna sunmak istediklerini açıkladı. Hatta formül bile geliştirdiler AB Anayasası ile birlikte Avrupa'nın sınırları da referanduma götürülsün. Bu amaçlarına ulaşırlarsa, çıkacak sonuç belli. Alman halkının yüzde 80'ine yakını Türkiye'nin üyeliğine karşı.

Geniş cephe kuruldu
Daha da kötüsü, bu talep Alman Hıristiyan Demokratlar'la sınırlı değil. AB'nin tüm üyelerinde Hıristiyan Demokrat partiler, Türkiye'nin üyeliğine karşı savaş ilan ettiler. Bu partilerin Avrupa Parlamentosu'ndaki çatı örgütü olan Avrupa Halkları Partisi temsilcileri geçen ay Kopenhag'da biraraya gelip, bu "savaş"ta izleyecekleri stratejiyi belirledi. Buna göre, AB'nin eski-yeni tüm üyelerinde Türkiye için referandum yapılması sağlanacak. Orada da sonuç belli AB üyelerinin hepsinde halkın en az yüzde 60'ı Türkiye'yi istemiyor.

Bu hareketin güçlü isimlerinden, Fransız parlamenter Alain Lamassoure politikalarını şöyle açıkladı:

"Hıristiyan-Demokratlar olarak AB Anayasası'nın referanduma götürülmesini savunuyoruz. Son zamanlarda Rusya, Ukrayna ve diğer ülkelerin AB üyesi olmalarından söz edilmeye başlandı. Bizler diyoruz ki, Anayasa oylanırken AB sınırlarının nerede biteceği de oylansın. Türkiye, Rusya, AB'ye girecek mi, girmeyecek mi, belli olsun. AB'nin sınırları nerede bitecek, net ve açık biçimde ortaya çıksın."

Avrupa Parlamentosu'nda bir dönem Türkiye raportörü olan Lamassoure (AB Anayasası'nı hazırlayan Konvansiyon'da da görev aldı), Türkiye'ye tam üyelik yolunu açan 1999'daki Helsinki zirvesini de, "Avrupa halklarına karşı bir hükümet darbesi" diye niteliyor, yeni üyelerle ilgili kararı liderlerin değil, halkların vermesini istiyor.

İşimiz giderek zorlaşıyor
Peki Hıristiyan-Demokratlar amaçlarına ulaşabilirler mi? Evet. Üç nedenden ötürü:

1- İngiltere'nin başı çektiği birçok üye AB Anayasası'nı halkoyuna sunmak istiyor.

2- Dönem Başkanı Berlusconi'nin "AB gidebildiği yere kadar genişlemeli" görüşü işleri daha da karıştırdı. Berlusconi'nin umutlandırdığı İsrail üyelik başvurusu yapacağını açıkladı.

3- AB Anayasası farklı bir statü getirdi "Yeni komşuluk." Anlamı AB'nin sınırlarında yer alan ülkelerle "İlerletilmiş, ancak tam üyeliğe kadar gitmeyen" ilişkiler kurulması.

AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günther Verheugen'ın kapalı kapılar ardında söyleyip, sonra inkar ettiği bu yeni statünün adı da konuldu "Stratejik ortaklık."

ABD ile aramızı açan bu kavram, şimdi de AB ile ilişkilerin "kara kedi"si olmak üzere.

Uyum paketlerini çıkaralım ama bu tatsız gelişmeleri durdurabilmek için politikalar üretmeyi de ihmal etmeyelim.

Mesajlarınız için: esafak@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır