|
 |
|
REFİK DURBAŞ
Medya halkın elinde...
Medya, kimi zaman Hazreti Ali'nin kılıcı gibidir. Bu kılıç, elinde tutan adama göre keser. Ama iki yanıyla keser. Sapından düzgün tutmayanı da keser, düşmanın kellesini de...
İşte bu hareket noktasından yola çıkan Prof.Dr. Gürsel Öngören, "Televizyon ve Radyoda Kişilik Haklarına Saldırılara Karşı Hukuki Başvuru Yolları" başlıklı profesörlük tezini, yeniden yorumlayarak "Medya ile Mücadele Rehberi" adıyla yeniden yayımlamıştı.
Şiirlerden, romanlardan fırsat buldukça zaman zaman okuduğum bir kitap...
Diyor ki Prof. Öngören "Mesih dahi kıyameti müjdelemek ve insanları Tanrı yoluna davet için medyayı kullanacaktır. Çünkü halkın egemenliği ve seçtiği temsilcilerinin denetimi medya ile gerçekleşecektir. Medya halkın müfettişi ve savcısı olacaktır."
Peki, hangi medya bu görevi yapacak ve kamu yararını sağlayacaktır? Bu sorunun tek yanıtı var Halkın elindeki medya ile...
Prof.Öngören, Medyanın halkın eline iki aşamada geçeceğini belirliyor "İlki doğrudan satın almadır. Bu yolla medya şirketleri parayı basıp hisseleri satın almışlardır. İkinci yol ile dolaylı bir satın alma süreci yaşanmaktadır. Bu yol ile büyükler, medyanın gıdası olan reklamı elinde tutmaktadır. Böylece reklam veren dolaylı olarak medyayı satın almaktadır."
Bu, aynı zamanda medyanın halkın eline geçmesidir. Çünkü reklam, tiraj ve reytingi yüksek yayın organlarına verilmektedir. Yüksek tiraj ve reyting de, dolayısıyla ancak halkın ilgi gösterdiği, ona yönelik yayın yapan kuruluşların olacaktır. Gazete, radyo ve televizyonlar ile bilgisayarların müşterileri arttıkça, yayıncı ve satıcılar, bunu sürdürebilmek için halka daha yakın, onun isteklerine daha uygun yayın yapacaklar; halk da ilgilendiği konuları hangi kitle iletişim aracında görürse talebine ona kaydıracaktır.
Son günlerde bu köşeye yansıyan kimi mektuplarda SABAH'ta reklamların çokluğundan söz edilmekte... Evet, reklam bir gazete için en önemli ve başlıca gelir kaynağı, fakat böyle bir yönü de var. Prof.Öngören, bu durumu "halktan aldığını halk yoluna harcamak" olarak tanımlıyor.
SABAH, işte bu yüzden de halkın gazetesidir.
Büyüme Sakın Küçük Kız...
Halim Bahadır'ın "Karanlıkta Dans Ediyorum"dan sonra ikinci kitabı "Büyüme Sakın Küçük Kız" da "Bilge Karınca" yayınları arasında çıktı. Bahadır acıları ve aşkları, yalnızlık ve hüzünleri, korkuları ve iç çatışmalarıyla günümüz insanının fotografisini çıkarıyor 88 küçük hikâyede... Bir "romantik isyankar"ın yaşadığımız günlere dair gözlemleri, düş ve düşünceleri...
REFİK DURBAŞ
"Taksi"nin "Fakülte" ile ilişkisi..
İstabul Tıp Fakültesi Vakıf Guraba Caddesi üzerinde ve İstanbul Tıp Fakültesi'nin alt giriş kapısının yanında bulunan Çapa Taksi durağının Fakültemizle herhangi bir ilişkisi ve bağlantısı bulunmamaktadır. Fakültemizden herhangi bir şekilde elektrik ve telefon hattı almamıştır. Savaş Ay'ın yazılarının bu bağlamda düzeltilmesini rica ederim.
Prof.Dr. FARUK ERZENGİN DEKAN
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
