kapat
16.06.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL


ŞAMİL TAYYAR


Şener, politikayı bırakıyor mu?

Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, bakan olmadan önce, AK Parti yönetiminin kare ası arasındaydı. Bülent Arınç, Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül'den sonra gelen en etkin isimdi.

Başbakan Yardımcılığı Şener'e pek yaramadı.

Şener, bazı kritik kararlarda dava arkadaşlarıyla ters düştü.

IMF ile yürütülen pazarlıklar, ABD ile ilişkiler, ekonomik programın sosyal boyutu ve özelleştirme programı, bunlardan birkaçı...

Sonunda kaybeden Şener oldu.

Özelleştirme İdaresi elinden alındı, partideki "ağabeylik" gücü oldukça zayıfladı.

Anlatıldığına göre, Şener şimdi çok kırgın, küskün.

Sıkıntılarını da sürekli içine atıyor ve bazı yakın dostları ile paylaşıyor.

Duygularını paylaştığı dostlarının sayısı ise parmakla sayılacak kadar az. TBMM Başkanı Bülent Arınç da o dostlardan birisi.

Siyasetin çivisi çıktı
Şener, bu dost sohbetlerinde, içini şöyle döküyor "Artık siyasetin çivisi çıktı, yapılacak gibi değil. Şu dönem hele bir geçsin, siyaseti de bırakırız..."

Şener, şaşkın bakışlar arasında devam ediyor "Eğer inandığınız doğrulardan, siyasi endişelerden dolayı vazgeçiyorsanız, siyaset yapmanın bir anlamı var mı?.."

Dostlar arasındaki bu "iç dökme", benzer diyaloglarla sürüp gidiyor.

Akıllara ise şu soru takılıyor "Şener, gerçekten siyaseti bırakır mı?..."

Politikacıların damarına bir kere siyaset girdi mi çıkması zor oluyor.

Örnek mi?

TBMM Başkanı Ömer İzgi de "Siyaseti bırakıyorum" demiş ve buna rağmen MHP ön seçim yaptığında Konya'ya koşa koşa gitmişti.

Taşar, basuru ameliyatsız nasıl yendi?
Mustafa Taşar; partisi ANAP, 3 Kasım seçimlerinde baraja takılınca, kendisini şifalı otlara vermiş. Her gün, şifalı otlar hakkında sayfalarca döküman toplayıp, tek tek faydalarını araştırıyormuş.

Bu azimli çalışmasının semeresini de toplamaya başlamış. Anlatılanlara göre; Taşar, hemoroid (basur) hastalığına yakalanmış. Doktorlar, "kesin ameliyat" demişler. Ama Taşar, ameliyatsız çözüm aramış. Sonunda çareyi, şifalı otlarda bulmuş. Taşar, bir ay "Isırgan otu kürü" uygulamış. Günde iki kez ısırgan otunu kaynar suda 10 dakika beklettikten sonra içiyormuş. Kür tamamlanınca Taşar sağlığına kavuşmuş, ameliyata da gerek kalmamış.

Taşar, diğer şifalı otlara da sarılmış. Sabah akşam zahder (dağ kekiği), canı çektikçe bir bardak suya bir bardak nar ekşisi katarak yaptığı özel limonata kokteylini içiyormuş. Sonunda basuru yenmekle kalmamış, 10 kilo vermiş.

"İki göz, bir sigara bana yürüyordu..."
Selçuk Demiralp, 19 Şubat krizi patladığında, Hazine Müsteşarı'ydı.

Dalgalı kura geçiş kararının alındığı 19-21 Şubat tarihleri arasında Başbakanlık'ta sabahlara kadar mesai yaptı. O toplantılarda alınan kritik kararlar, Türkiye'nin ekonomik rotasını değiştirdi. Ama tatlı hatıralar yeni yeni gün ışığına çıkıyor.

Bir süre önce TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'na bilgi veren Demiralp, 21 Şubat gecesi başından geçen bir olayı, karikatürize ederek şöyle anlatıyor

"Sabaha doğru 03.00 suları. Gazetecilere yakalanmamak için Başbakanlığın arka kapısından çıkmak istedim. Orası biraz karanlıktı, çok da yorgundum. Dışarı çıktığımda ne göreyim. İki göz, altında bir sigara bana doğru hızla koşuyor. 'Aman tanrım, kabus olmalı' dedim, uyanmak için yanağıma tokat atttım.

Ama adam, teybi ağzıma dayamış, soruyor Ne kararlar aldınız? Ben şaşkınım, 'ne kararı, sen kimsin, bu teyp de neyin nesi' diyecek oldum. Meğer adam gazeteciymiş."

Bu gazeteci, Anadolu Ajansı'nın "Kara Murat" lakaplı muhabiri Murat Muratoğlu'ndan başkası değildi.

Murat, "zenci" sanılacak kadar esmer birisi.

Bir de aşırı sigara tiryakisi.

Demiralp, o gece, karanlıkta kendisine soru yöneltmek için gelen Murat'ın sadece parlayan gözlerini ve sigarasının ateşini farketmiş.

Murat da bundan kendisine ders çıkarıp, sigarayı bırakmış.

Karanlıkta da göreve gitmiyormuş!

Babacan'ın yanlış tüyosu, hangi milletvekilini yaktı?
AK Parti Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Meclis kulisinde milletvekili arkadaşlarına anlatıyor.

Yetki tezkeresi oylamasından önce Devlet Bakanı Ali Babacan'a gitmiş, ev satışından elde ettiği 85 milyar lirayı nasıl değerlendireceğini sorup, tüyo almak istemiş. Babacan, Kılıç'a şu tüyoyu vermiş

"ABD ile müzakereler sürüyor. 6 milyar dolar masada. Tezkere geçerse dolar düşer..."

Kılıç, bu tüyo üzerine parasını TL olarak tutmuş.

Ama evdeki hesap çarşıya uymamış.

Yetki tezkeresi Meclis'e takılınca, dolar kuru bir anda 1 milyon 750 bin liraya fırlayınca Kılıç'ın başından kaynar sular dökülmüş.

Kılıç, o anı şöyle anlatıyor

"Bir başka iş için acilen dolara ihtiyaç oldu. 1 milyon 750 bin liradan gidip dolar aldık. Bu iniş çıkışlardan yaklaşık 15 milyar lira zararım oldu..."

Dost meclisinde bir anda kahkaha tufanı patlıyor.

Arkadaşları, Kılıç'a takılmaya başlıyor.

Kılıç'ın, yüzü kızarıyor ama fazla da bozuntuya vermek istemiyor

"Önemli olan benim değil Türkiye'nin menfaati. Her riskin bir maliyeti vardır."

Kendisi böyle dese de, yanıtından tatmin olan yok gibi...

Kılıç bu kez, Temel fıkrasına gönderme yapıyor "Bu da bana ders olsun..."


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır