|
 |
|
OKAN MÜDERRİSOĞLU
Tablodaki riskler
Bugünlerde, temel soru şu "Ekonomideki bahar havası bir yıl daha sürdürülebilir mi?"
Doğrusu, Başbakan Tayyip Erdoğan, Ak Parti Grubu'nda yaptığı ilk konuşmada, "Kimse, bir yıl bizden bir şey beklemesin" derken oldukça umut vermişti. Oysa gelişmeler çok farklı seyretti. Sorunlu temel dinamikler değişmediği halde, algılama hızla değişti. Piyasalar, geleceği olumlu görmeye başladı. Bu durumda, kuşkusuz Hükümetin de rolü oldu. Ancak, 1999 yılı sonrasındaki deneyimler bize gösteriyor ki güven ortamı yavaş yavaş kuruluyor ama beklentilerin olumsuza dönmesi hızlı gerçekleşiyor.
2004 yılında yapılacak yerel seçimlere kadar canlı ekonomik yapının korunması güç görünüyor.
Riskler
Hükümetin yaz aylarındaki en önemli sınavını, kamu işçilerine ve memurlara verilecek zamlar oluşturacak.
Çay, buğday fiyatları derken fındık fiyatları da geldi kapıya dayandı. Finanse edilebilir görünse de tarım ürünlerinde yüzde 40'a varan ayarlamalar yapıldı.
Acaba aynı yaklaşım, ücret artışlarına da yansır mı? Hükümet cephesine bakıldığında, bu soruya gönül huzuruyla "Hayır" yanıtını vermek hayli zor. Bürokrasi ise bizzat Başbakan'ı ilk ağızdan bilgilendirdi ve "Resmi kayıtlara göre 2.8 milyon işsiz varken, devlete maliyeti 2 milyar lirayı bulan işçilerle yapılacak toplu sözleşmelerde dikkatli olunmalı. Kar eden işletme ile zarar eden ayrılmalı. Performansa göre zam verilmeli!"
İkinci nokta, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın tespitinde gizli. Unakıtan'da, bir süredir düşük düzlemde yatay giden döviz kurlarının patlaması ve kriz yaratması kaygısı hissediliyor. "Döviz fiyatları adeta sabit kura dönüştü. Piyasadaki, alan razı-satan razı tablosu, sonbahara doğru, spekülatif atakla ani kur sıçramasına yol açabilir!" uyarısına dikkat.
ABD boyutu
Üçüncü husus, ABD-IMF ekseniyle ilgili. Irak Savaşı öncesindeki tutumu yüzünden Ak Parti Hükümetleri'ne kızgınlığını gizlemeyen ABD yönetimi, IMF eliyle küçük bir ders verebilir mi? Tıpkı Temmuz 2001'deki Telekom tartışmasına benzer bir şok yaşatılır mı? Aslına bakılırsa ABD'nin Türkiye ile Ak Parti'yi birbirinden ayırdığı anlaşılıyor. Amerika, Türkiye'deki geleneksel üç müttefikini kaybetti. Cumhurbaşkanı, Hükümet ve Ordu. ABD, bu üçlüden bir ya da birkaç yeni müttefik bulabilirse Ak Parti'nin durumunu gözden geçirmesi gerekecektir.
Protestan kültürü ikili ilişkilerde, üç esasa dayanıyor. Bu ilkelerin ikisini ABD Savunma Bakan Yardımcısı P. Wolfowitz açıkladı. "Hata yaptığını kabul et" ve "Özür dile". Ama en önemlisi daha dile getirilmedi
"Bedelini öde!"
ABD'nin, Türkiye'ye değil ama ya Ak Parti Hükümeti'ne veya bu siyasi kadro içindeki bazı isimlere bedel ödettirme arzusu çok açık. Bu arzu, bıçak sırtı ekonomik dengeleri sarsabilir. Bütün mesele yeni ittifaklarda ve zamanlamada...
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
