kapat
16.06.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL


ABDURRAHMAN YILDIRIM


Nedir bu dolardan çektiğimiz?

Faizi indirdik olmadı. Merkez Bankası her gün dolar almaya başladı, fayda etmedi. Bir ayda üç kez büyük müdahalede bulundu, yaklaşık 1.5 milyar dolar satın aldı, yine sonuç sağlanamadı. Dolar 1.8 milyona yaklaşmışken üç ayda 1.4 milyona doğru indi. Yükselirken bu kadar endişe etmemiştik, bu kadar korkmamıştık.

Şimdi dolar düşerken, ihracatçı kesimin batmasından, ihracatını yapamamasından, ithalatın patlamasından, sonuçta dış ticaret açığının artması ve Türkiye'nin taşınamayacak cari işlemler açığı vermesinden endişe ediyoruz.

Doların hızlı düşüşü, bir gün düzeltme yapacağı beklentisini de beraberinde getiriyor. Yabancı portföy yatırımcıları bir aşamada dolar düzeltme yaparsa kurdan zarar görmesinler diye Türkiye piyasasından uzak duruyorlar.

* Rakamlar ne diyor?- Peki nerede hata yaptık? Bu durumdan Merkez Bankası mı sorumlu?

Bitişikteki grafikte 1989'dan bu yana bir dolar ve 0.77 euro (euro öncesi mark) sepetinden oluşan döviz kurunun seyri ile tüketici enflasyonu karşılaştırılmalı olarak veriliyor. 1989'u seçmemizdeki neden, sermaye hareketlerinin serbest bırakıldığı yıl olması. Bu tarihten sonra her yıl döviz kurunun artışı aylık ortalama olarak yer alıyor. Tüketici enflasyonu da her yıl için aylık ortalama bazda veriliyor. 1989-2000 arasında geçen 12 yılda döviz kurunun aylık ortalama artışı yüzde 4.2'de kalıyor. Buna karşılık enflasyonun aylık ortalama artışı yüzde 4.6 düzeyinde. Arada 0.4 gibi küçük bir fark var. Yani enflasyona paralel kontrollü döviz kuru politikası izlenmiş.

Bu dönem 2001 Şubat ayındaki krizle bitti. İki yılı aşkın sürede doların ortalama aylık artışı yüzde 3.1 olmasına karşılık enflasyon yüzde 3.4 düzeyinde. Yani 2001'deki büyük devalüasyona rağmen kur artışı enflasyonun altında kalmış. Özellikle 2003 yılında döviz sepetinin artışı 1989'dan bu yana en küçük oranlı artış olarak dikkati çekiyor. Buna karşılık enflasyonda en düşük oranlı artış 2002'de.

* Sorumlu kim?- Geldiğimiz bu durumun sorumlusu değil ama bu duruma yol açanlar dövizini bozdurup bono alanlar. Çünkü kurun düşüşünü asıl onlar bu hareketleriyle sağladılar. Merkez Bankası ise kur konusunda artık aktif değil. Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'nin Samsun konuşmasında yer verdiği gibi, 1990-2001 döneminde sermaye hareketleri serbest, döviz kurları kontrollü, faiz serbest ve para polikitası pasif iken 2001 sonrası faiz oranları kontrollü, kur serbest, para politikası da aktif hale getirildi. Nasıl olsa "Sermaye hareketleri serbest iken hem faiz oranları hem de döviz kuru kontrol edilemezdi."

Kurun 2001 Şubat'ında dalgalı olmasına dönemin hükümeti ile Merkez Bankası karar verdi. Ancak arka planda mali destek verecek IMF'nin Türkiye'nin dalgalı kura geçmesi konusunda kararlı tutumu, bunda etkili faktördü.

* Hata nerede?- Yanlışlıkta burada yapıldı zaten. Çünkü Türkiye, dalgalı kur rejimine hazır değildi. Enflasyon yüksek, riskler yüksek, dolarizasyon yüksekti. Asıl olan ekonominin daha az dolarize olduğu aşamada dalgalı kur rejimine geçmekti. Önce düşük enflasyon ortamına geçmek ve burada kalacağına toplumu inandırmak, ardından dalgalı kur rejimine geçmek en idealiydi.

Düşük dolarda ne Merkez Bankası, ne faizin düzeyi, ne de dövizini bozduranlar sorun değil. Sorun, Türkiye'ye borç verenlerin zamanından önce dalgalı kuru bize dayatmalarında, bizim de bunu kabul etmemizde. Ancak kurda eskiye dönemeyeceğimize göre, yeni rejimle yaşamayı öğrenmekten de başka çıkar yolumuz yok.

* Sonuç- "Bugünün sorunları dünün çözümlerinden kaynaklanır" Senge

Mesajlarınız için: ayildirim@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır