kapat
16.06.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL


MEHMET ALTAN


"Bu Toprağın Sesi"

Dünkü gazeteleri dipli köşeli okuyunca, özenli, nitelikli ve ehil bir grubun uzun yıllardır gerçekleşdirdiği halde görmezden gelinen, sabahın çok erken saatlerinde yayınlanan tarım programı "Bu Toprağın Sesi"nin de, bir kaç zaman içinde, en etkin izlenme kuşağı sayılan Prime Time'a terfi edeceğine iyice kanaat getirdim.

Asıl sorunları yok sayarak gün öldüren Türkiye, AB süreci sayesinde kendi gerçeğini tanımaya başladığına göre en temel sorunu olan tarımı da elbet tartışması gereken yoğunlukta tartışacak...

****

"Bu Toprağın Sesi"nin Prime Time kuşağına çıkacağına olan kanatimin pekişmesine, dünkü gazetelerdeki haberlerle yorumların Türkiye'nin "asker-sivil" ilişkisindeki anormalliği vurgulamasındaki yoğunluk yolaçtı.

Asker-sivil ilişkisinin hiç bir demokratik ülkede görülmeyecek kadar farklı ve garip olduğunu yıllarca yazıp durmamız işe yaramıyordu.

Söylenenlerin doğruluğunun anlaşılması için AB sürecinin yaşanması; Batı'nın, demokratik ilkelerini bizzat gündeme getirip ortaya koyması gerekiyormuş.

Örneğin, önceki gün Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'nı ziyaret eden AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Hansjörg Kretscihmer şöyle diyordu

"Türkiye'de askerlerin, MGK'nin durumu, konumu, TSK'nın bütçe bazındaki özgürlüğü ve TSK'nın bu konulardaki gözlemlerini açıklayışı AB'de alışık olmadığımız durumlardır. Problem nerede?

Temel olarak bir demokrasi problemi. Eğer Türkiye'de TSK'nın politika üzerinde önemli bir etkisi varsa, bu, demokrasi açısından bir eksikliği ifade eder."

****

İngiltere'de yayınlanan The Economist de aynı görüşte. Son sayısında, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik süreci içindeki yeri konusundaki tartışmayı inceledi.

Dergi, Türk Ordusu'nun bu kez halkın nabzını doğru tutamadığını ve etkisinin azalabileceğini yazıyor. Üstelik "Türkiye'nin generalleri hala reformları yavaşlatan bir unsur ama bu öyle kalmayabilir" tesbitinde de bulunuyor.

Ancak, "ordunun siyasi otoriteye sessizce boyun eğmesi olasılığının hayli zayıf olduğu" ve "ordunun, reformlara karşı milliyetçilik ya da Kürt karşıtlığını kullanabileceği" endişesini de gene dergiden okuyoruz.

****

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı'daki mevcut ekonomik ve sosyal düzeni olduğu gibi devraldı.

Birçok kereler söylediğimiz gibi, Osmanlı'da küçük özgür köylüler ve onların artığına el koyan Saray vardı. Saray'da da Padişah ve bürokrasisi bulunurdu.

Cumhuriyet, padişahı kovaladı, geriye bürokrasi kaldı. Köylüler ve köylülük de olduğu gibi korundu.

AB'nin "öyle demokrasi olmaz" diye ayağa kalktığı bizdeki askeri rejimi, dokunulamayan yoğun köylülük destekler. Kırsal kesim vergi vermez ve askerlik yapar. Hesap sormaz, yeryüzü standartlarında temel hak ve özgürlük istemez. Bu, bizdeki mevcut rejimin başına buyruk hareket edebilmesinin temel nedenlerinden biridir.

Köylülük bir yanda, askeri bürokrasinin olağanüstü etkenliği öte yanda, bir tahtaravalli bizi çağdan koparır.

****

Şimdi, bunun bir bacağı, Batı'nın uyarıları sayesinde gündeme geldi. Oysa ki çoktan aşılıp, normalleştirilmeliydi.

Bu, diğer çok önemli bacağın, tarımın da gündeme geleceğinin müjdecisi...

Eğer içerden engellenmezsek 2005'te müzakereler başlayacak ve diğer bir temel gerçeğimiz olan tarımı sürekli konuşup duracağız.

O zaman itilip kakılan, horlanan "Bu Toprağın Sesi" de TRT'de Prime Time'a gelecek.

Yavaştan da olsa Türkiye dış dinamikler sayesinde asıl sorunlarını görmeye başladı.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır