kapat
12.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Kültürün başkentinde...

11 Eylül, dünyadaki büyük değişikliklerin yanı sıra bazı ayrıntıları da değiştirmeye devam ediyor.

Hesapça bugünlerde Veliaht Prens'in davetlisi olarak Dubai'de bulunacaktık ama güvenlik nedeniyle bu yılki UNESCO Büyükelçiler toplantısı Paris'e alındı.

Oysa Dubai'de bir yıldır bu toplantı için hazırlık yürütülüyordu.

Ne yapalım ki olmadı.

Belki seneye...

***
Fransızlar bu tip toplantıların ustası kesilmiş.

Dünyanın hiçbir ülkesi böylesine bir görkem, incelik ve zarafet sergilemeye muktedir değil.

Pazartesi günü başlayacak iki günlük resmi toplantıdan önce, pazar akşamı bir açılış yaptılar.

Akşam saat 6'da Modern Sanat Müzesi'ndeki başyapıtları görmek için özel bir gezi düzenlemişler.

Bir rehber eşliğinde Matisse, Picasso, Kandinsky, İtalyan füturistleri derken başınız dönüyor. 1880'lerde doğmuş bu kişilerin yaptıkları resimlerdeki modern vizyon bir kez daha şaşırtıyor sizi.

Dedelerimiz yaşındaki adamlar nasıl ve nereden çıkarmışlar bunca yaratıyı?

Nasıl bu kadar öngörü sahibi olabilmişler?

Sergiyi birlikte gezdiğimiz Fransız Milli Eğitim Bakanı Jack Lang'a soruyorum bunu: "Bu yetenekle doğmuşlar" cevabını veriyor. "Çünkü bu öğrenilmez."

Doğru; gerçekten öğrenilemez.

***
UNESCO Genel Direktörü Matsuura ile sohbet ediyoruz.

Çarşamba günü Ankara'ya gidiyor. "Siz de orada olacak mısınız?" diye soruyor.

"Ne yazık ki hayır!" diyorum.

Çünkü başkentimiz bize Paris'ten daha uzak.

***
Sergiden sonra Georges'da bir yemek veriliyor.

Şu sıralarda herkesin konuştuğu bir lokanta burası ve öyle bir manzarası var ki, Paris ayaklar altında.

Semiha Şakir'in oğlu, Şeyh Hasan El Şakir'le sohbet ediyoruz.

Muhteşem bir insan.

Arap saraylarındaki Türk asilzadelerinden süzülüp gelen ve İngiliz kültürüyle bütünleşen bir soyluluğu var.

Türkiye'yi senin benim kadar yakından izliyor ve görüşleri bizdeki aklıselim sahipleriyle aynı.

***
O her köşesinde kültür solunan atmosferden ayrılıp dışarı çıkıyorsunuz: Paris'in sokakları pis mi pis, kirli mi kirli!

Ama ne gam; herkes mutlu!

Kafayı iyice bulmuş sarhoşun biri "Kahrolsun Jacques Chirac!" diye bağırıyor.

Köşe başındaki polisler aldırmıyor bile.

Ve bir kez daha farkına varıyorsunuz ki Paris'i Paris yapan, kültür ve özgürlük!

Kültürlerin böylesine üst üste yığıldığı bir başkent, özgürlükle bütünleştiği anda dünya kenti oluveriyor.

Bu fırsatı kaçıran bir başka kenti düşünüp hayıflanıyorsunuz.

"Böyle olamaz mıydı?" diye soruyorsunuz kim bilir kaçıncı kere.

Ama ne deseniz nafile.

Başkentimiz bize Paris'ten daha uzak ve bize bu kaderi yaşatmaya kararlı görünüyor.

Burada kimse "Ne mutlu Fransız'ım diyene!" diye bağırmıyor.

Sebebi basit; çünkü mutlular!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır