kapat
12.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Hayatın gerçekleri

Washington
ABD başkentinde, Afganistan konusu daha cevaplanmamış bir dolu soru olduğu için, yavaş da olsa ikinci plana düşerken, Irak hızla birinci plana çıkıyor..

Bush'un, Ecevit'in yüzüne karşı Saddam Hüseyin için diplomatik jargonun arkasına saklanmaya lüzum bile görmeden ve kelimenin tam anlamı ile dan dan dan söylediklerinin şaşkınlığı, düzenlediği basın toplantısında Başbakan'ın yüzüne yansımıştı..

11 Eylül faciasının ne anlama geldiğini, Türk tarafı, belki ilk defa Bush'un bu sözlerini duyunca bütün boyutları ile anladı. Washington'a gelmeden önce Irak konusunun hem de böylesine bir biçimde açılacağına ihtimal vermeyen Başbakan ve ekibi, kelimenin tam anlamı ile şok oldular.. Sonuçta da bizim Irak konusunda yaptığımız uyarıları dinlemeyen Türk ekibi, dersini almış olarak Ankara'ya döndü..

Şimdi yazacaklarımızı lütfen not edin.. Bizimkiler "Amerika bizimle istişare etmeden Saddam'a karşı hareket etmeyecek" dedi değil mi? Peki o zaman ABD Dışişleri Bakanı Powell, Kongre'de ne demeye "Tek başımıza hereket etmek zorunda kalabiliriz" diye konuştu dersiniz?

Amerika Türkiye ile istişare etmesine edecek tabii.. Ama çok büyük bir olasılıkla nasıl edecek biliyor musuz? Cevabı Beltway ekibi verdi:

"Harekattan 15 gün önce Ankara'ya, biz şöyle, şöyle, şöyle yapacağız. Sizden de şunları, şunları, şunları yapmanızı istiyoruz..."

İstişare dedikleri işte bu.. Yani ABD, bize gelip "Ne yapalım?" filan diye sormayacak.. Kimse ne kendini ne başkalarını aldatmasın.. Washington'da herşey o akadar açık seçik görülüyor ki.. Tabii görebilen gözlere.. Yakında Genelkurmay Başkanlığı da, Pentagon'dan bir telefon veya bir mesaj alırsa, sakın şaşırmasın..

Mektuba gerek yoktu
Ecevit de sanki ilk defa bunun farkına varmışçasına, Saddam'a karşı tavrını yüzde yüz değiştirdi. Oysa Ankara daha baştan bu gerçeği görebilip, ona göre bir strateji gerçekleştirse idi, kazanımları bugün çok daha fazla olurdu..

Hayatın gerçeklerinden habersiz olanlar, Başbakan'ın her sözünde keramet arayanlar, Amerika gezisinin sonuçlarını göklere çıkartanlar, Saddam'ın cevabına şaşırmışlar. Ne bekliyordunuz? Saddam'ın kalkıp "Haklısınız dostum Ecevit, hemen bugün topraklarımı denetime açıyorum" demesini mi?

Birinci planda, niye kimse Ecevit'e "Bu mektubu, bu cevabı alacağınızı bile bile neden gönderdiniz?" diye sormuyor.. Ama biz soruyoruz.. Ecevit, Saddam Hüseyin'in Körfez Savaşı'nın bağıra bağıra geliyorum dediği günlerde yaptıklarını biraz merak edip Dışişleri'ne sorsaydı, eminiz ki bu mektubu göndermesine gerek olmadığını anlayacaktı.. Saddam'ın gerçekten zırdeli, hem de çok tehlikeli bir zırdeli olduğunu görüp "Ne halin varsa gör Saddam" diyecekti..

Ankara'da "tahlil zafiyeti" mi var, yoksa "Ecevit'in şerrinden korkulduğu" için mi gerçekçi tahliller ortaya çıkmıyor, bilemiyoruz..

Saddam Hüseyin'in Arap dünyasında desteğinin "sıfır" noktasında olduğunu Başbakan'a açık açık söylemekten neden korkuluyor anlamak mümkün değil.. Oysa Ecevit'e hayatın gerçeklerini söylemek, Türkiye'ye yapılacak en büyük iyilik olacaktır..



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır