Biz de istiyoruz; ya herkese versinler dokunulmazlık, ya da siyasetçinin dokunulmazlığını da sınırlasınlar.

Şimdiye kadar kimler aklandı o komisyonlarda.. Partilerin "Sen benim sırtımı kaşı, ben de senin" anlayışıyla, asla milleti düşünmeden, Başbakan'ın deyişiyle "havaya uçan" bu paraların milletin cebinden çıkacağı, vergi ve borç olarak torunlarının bile ensesine bineceğini düşünmeden, sadece iktidar hesabıyla kimler ak pak, zemzem suyuyla yıkanarak yerinde tutuldu..

Şimdi de bakanlıklarda yapılanların hesabının sorulmayacağını görüyoruz.

Ne demiş atalarımız; "Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar.." Madem durum budur, herkese dokunulmazlık verilsin, hiçbir şey soruşturulmasın. Hep birlikte yiyelim. ('Dilenene kadar' diyeceğim ama dileniyoruz zaten)

Deliller toplanmadan suçlanan her vatandaştan ve özellikle "özgürlüğü elinden alınanlar"dan özür dilensin. Meclis'te onlara da "aklama" ve "iade-i itibar" yapılsın.

Anayasa'nın eşitlik maddesi bunu gerektiriyor.

O zaman yargıyı kaldıralım, komisyonlar kuralım, herkes "arkadaş kanaatine göre" aklansın veya ceza görsün..

Veya Meclis, eğer gerçek bir meclis ise bu olayların yargıda araştırılıp, soruşturulmasını sağlasın..

Aklın ve adaletin gösterdiği yol belli:

Dokunulmazlıklar derhal sınırlandırılsın.

Çünkü adına 'demokrasi' dedikleri bu 'komedi' iyice çığrından çıktı artık!

Koray Aydın'ın açıklaması!
Dün öğleden sonra eski Bayındırlık Bakanı Koray Aydın aradı. Konuşmamız sırasında benim "DYP'li Komisyon üyesinin ve Komisyon Başkanı'nın sözlerini siz duysaydınız ve benim yerimde olsaydınız aynı itirazı yapmaz mıydınız?" sorum üzerine sinirlendi ve "Siyasetçi basının şamar oğlanı değildir. İstediğiniz gibi yazamazsınız" benzeri sözler sarfetti.

Daha sonra "Yazımda şahsınıza bir suçlama yok. Sadece vatandaş DGM'de yargılanır, aylarca hakim karşısına çıkmak için cezaevinde beklerken siyasetçilerin meclis komisyonlarında aklanmasına itiraz var" sözlerim üzerine sakinleşti ve tepkime hak verdi; "Biz de parti olarak meclis soruşturma komisyonlarının kaldırılmasından yanayız. Komisyonlarda verilen kararlar siyasidir" dedi.

"Komisyon çalışması sonuçlanana kadar açıklama yapmama kararı almıştım, bunu uyguladım. Yakında Komisyon kararı Meclis'e gelince tekrar konuşacağım" diyen Aydın, babasının şirketine ortak olduğunu ve bir korkusu olmadığı için bunu açıkladığını söyledikten sonra şöyle devam etti:

"Bakanlıkla ilgili konu halâ yargıda, 400 kişinin ifadesi alındı, tutuklananlar oldu. İşkence iddiaları var. Yine de benimle ilgili soruşturma açılacak bir konu bulunamadı. Müteahhitlerin babamın işyerinden alışverişe zorlandığı haberi yalandır."

İhale Yasası!

"Kendi müsteşarınızın usulsüz ihaleler iddiasına karşılık 'Ben Bakan Koray Aydın'ın emirlerini uyguladım. İhale açmadan davetle iş verdik' sözlerine ne diyorsunuz?" soruma ise;

"Bu davetiye usulü ihaledir. Bakana davetiye ile belirleme hakkı verilmiştir. Sorumluluk varsa yargı gereğini yapar" cevabını verdi.

İhalelerde bu sorunların yaşanmaması için çıkarılan 'İhale Yasası'nın kendi eseri olduğunu söyleyen Aydın "Bu yasa son 50 yılda yapılmış en büyük yapısal dönüşümdür. Ama bununla ilgili tek köşe yazısı okumadım. Hep olumsuzlukları dile getiriyorsunuz" dedi.

Sonuç olarak, ben siyasetçinin Meclis Soruşturma Komisyonları'nda aklanmasının yanlış olduğuna inanıyorum. O da öyle..

"Buralarda verilen kararlar siyasidir. Aleyhime karar verilseydi de karalanmazdım" diyen bakan, o zaman "komisyondan adalet çıkmaz" diyen Ruhat Mengi'ye niçin kızıyor?