kapat
26.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )

Sazan'ın adı çıkmış, gelincik hepsinden beter..

Bu Bodrum denizinin en sersem balığı gelinciktir.. Açgözlü olduğundan ne görürse atlar, iğneyi mideye kadar yutar.. Yani onu tutmak marifetten sayılmaz.. Marifetten saydın mı başın benim gibi belaya girer..

Gözü kör olmasın o adını bilmediğim fırtınanın.. Bir rüzgar çıktı ki denizi kudurttu.

Bizde akıl kenarda durduğundan o havada balığa çıktık..

Çıktık dediysem, denize açıldı bellemeyin.. İskeleden olta atıyoruz bir de salmalarımız var.. Karidesti, istavritti, hamsiydi, iğneye takıp denize atıyoruz..

Müthiş bir tuzak ama daha bir tek balık düşmedi..

Bizim müthiş tuzaklar buranın balık milletine "beslenme çantası" gibi geliyor.. Bir haftada dört kiloya yakın balığı, yarım kilo karidesi zayi ettik..

***
Konuyu derinleştirmeden önce bir de not düşeyim.. Migros'tan alınma şoklanmış karidesler balıkların en sevdiği yiyecek.. Çünkü daha oltayı savururken karidesin eti havada dağılıyor..

Düşen parçaları su mahlukatı kapışıyor.. Bize de oltayı savurmanın fiyakası kalıyor..

Gelincik günleri..
Günlerin başarısızlığı psikolojimi böyle etkilemişken aşçımız Birol Usta "Selahattin Bey.." diye bağırdı.. Oltasında bir balık sallanıyor.. Koşup baktım, bir gelincik..

Bu Bodrum denizinin en sersem balığı gelinciktir.. Açgözlü olduğundan ne görürse atlar, iğneyi mideye kadar yutar.. Yani onu tutmak marifetten sayılmaz..

Bizim Birol Usta ise amatör balıkçılıkta devlet adamı refleksine sahiptir.. Hükümetin hallerine baka baka böyle oldu aslında.. Yani gelinciği yakalamayı büyük bir balıkçılık marifeti olarak kamuoyuna sundu..

(Burada kamuoyu, iskeledeki tek kişi olarak ben oluyorum..)

Ben sersem sersem balığı seyrederken oturduğum plaj sandalyesini başıboş bıraktım.. Bu arada Birol Usta'yı gösterdiği avcılık yeteneğinden dolayı kutluyordum..

Kulağıma fooşş diye bir ses geldi..

Dönüp baktığımda benim sandalyenin denize uçtuğunu gördüm.. Sadece sandalye uçsa iyi.. Havluların bulunduğu torba ile cep telefonu da gitmiş.. Suya nasıl atladım, ben bilirim..

İlk hamle cep telefonu için oldu.. İkinci hamlede torbayı çıkardım.. Üçüncü hamle sandalye içindi.. Onu yüzerek iskeleye çekmeye çalışırken Ankara medya eşrafından Nuriye Akman Hanımefendi ile İstanbul medyasından fotoğrafçı İlker Akgüngör'ün bana geldiklerini gördüm..

***
Benimle röportaj yapmaya geliyorlarmış.. Fikirlerimin memleket sathına dağılması ihtiyaç haline gelmiş.. Hakiki kamuoyu beni çok merak eder olmuş.. Hatta Şavşat ilçesinde gazete bir gün geciktiğinden istasyona toplanıp bekleşen ahaliyi jandarma havaya ateş ederek dağıtmış..

Burada "fikirleri çok merak edilen" bir medya şahsiyeti olarak denizde sandalye iterek yüzmeye çalışmak pek iyi olmadı tabii..

Görüntümün sersemliği, Ankara'nın ciddi havasını solumaktan diplomat refleksi kazanmış olan Nuriye Hanım'ın hassas ruhunda küçük bir tereddüt yarattı..

Sorularından anladım ki "Sen bu akılla daha kaç bayram görürsün?" demek istiyor..

Biz de "Bayram benim neyime, kan damlar yüreğime.." ciddiyeti ile cevap vermeye çalışıyoruz..

Gayretimiz budur ama yürek tıp tıp..

Biri beni kendi halime bıraktığında konuşurken "züccaciye dükkanına girmiş fil" gibi olurum.. Elimden ancak yazar kasa kurtulur..

Tarihi bir röportaj..
Biliyorum çünkü başıma geldi.. Adını vermeyeyim, bir kadın dergi yöneticisi için "kıyak" röportajı yapıyordum.. O zamanlar daha yazar bozar değiliz.. Sıradan yazı müdürüyüz..

Karşılıklı planımız gereğince o bana kadınlara dair kritik sorular soracak, ben de en marjinal cevapları vereceğim.. Ama yazının sonunu bunların şaka olduğu açıklaması ile bağlayacağım..

Plan iyi.. Ben de iyiyim.. Ünlü kadın yazar ve yönetici de iyi..

O sordu ben söyledim.. Dilin kemiği yok ki.. Anası yufka yapar, oğlan çift çift kapar hesabı her soruya sazan gibi atlıyorum.. O bana "Sence Türkiye'de iyi kadın ressam var mı?" diye soruyor..

Ben Cevap veriyorum:

- "Popoma boya sürer tuvalin üzerine otururum, en iyi kadın ressamın yaptığından daha güzel resim çıkar.."

O bana "Son zamanlarda travestiler çoğaldı, ne düşünüyorsun.." diye soruyor.. ben coşmuşum bir kere.. Üstelik danışıklı dövüş yapıyoruz ya! Röportajın sonunda işin aslını açıklayacağız ya!

- "Kadınlar fuhuş sektöründe bile erkekten geri kalmış.. Gözü dönmüş vatandaş önce travestileri kapışıyor, dönme bulamayan kadınlara saldırıyor.."

***
Ne kadınlardan gol kralı çıkmadığını bıraktım ne de bestekar.. Ulan oğlum biraz sus be.. Dilinin bir ayarı olsun..

Hayır ille de en dikini söyleyeceğim.. Neyse röportajın sonu geldi.. Ben aslında kadın erkek eşitliğine yürekten inandığımı, bunları "erkek egemen mantığı ile dalga geçmek için" söylediğimi anlattım..

İçim öylesine rahat..

O aylık dergi piyasaya çıkana kadar da yüreğimden kılcal damar kopmadı.. Ne zaman ki dergi piyasaya çıktı, bizim gazetenin telefonları kitlendi o zaman anladım başıma gelenleri..

Bizim yazar arkadaş o konuşmanın "beni bağışlatan" bölümünü kullanmamış.. Daha doğrusu işi emanet ettiği editör kızımız işin esprisini anlamadığından kesip atmış.. Yer mi darmış ne?

Kaldık mı biz öfkeli kadın kalabalığı ile başbaşa..

Anam bile telefonda laf dinlemiyor "Seni doğuracağıma taş doğursaydım.." diye bindiriyor..

Bir fabrikanın üç yüz kadın işçisi bana kızdıklarından grev bile yaptı.. O röportajı atlatana kadar neler çektiğimi bir ben bilirim bir de Allah..

Gerçi Nuriye Hanım'ın sorularına akıllı cevaplar vermek için yırtındım ama sonuçtan hala emin değilim.. Röportaj Pazar Eki'nde yayınlanıp, okurun tepkisini alana kadar da emin olamayacağım..

Bakalım başıma neler gelecek?

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır