|
|
|
|
Kardeş kardeş
Maç öncesi tarifi imkansız bir tuhaflık vardı bende... İçimde 'kıpırtının' zerresi yoktu. Her türlü sonuçta keyfim kaçacak çünkü... Göztepe'yi de, Denizli'yi de çok seviyorum, ne yapayım? Olaya 'objektif' bakmaya çalışıyorum; Göz Göz'ün tribünleri, Denizli'nin kalitesi ağır basıyordu.
Başta, her ikisi de savunma ağırlıklı, gol yememe amacıyla başladı maça... Mustafa Özkan sağ kanatta, hücuma yeterli katkıyı sağlayamadı. Sol taraftaki Mehmet'in alıştığımız uzun soluklu top taşımalarını zaman zaman izlesek de, ortaya dönüşmeyen bu akınlarda Ersen ile Kabat boynu bükük kaldı. Denizli'nin kaliteleri tescilli 'beter bücürleri' bir şey yapamıyor. Ahmet Hassan, Timuçin hatta Levent çalım sevdasına kapılıp, topu eveleyip gevelemekten öteye geçemiyor! Birbirlerine çok uzak kalan Veysel ile Coulibaly'nin frekansları bir türlü tutmuyor!
Hacı baba taktiği
İkinci bölümde Denizli'ye oranla daha 'iştahlı' bir Göztepe çıkıyor sahaya; kanatları kullanan, hücumda çoğalan, rakibinin arkasında topla buluşup, gol denemeleri yapan... Kabat'ın ağları bulan topuyla, Göztepe'de yüzler gülüyordu.
Hiç beklenmeyen gol, Denizli'yi az da olsa, kendine getirdi. Hacı baba taktiği (!) doldur boşaltla gol aramaya başladılar. Son dakikalarda oyuna giren Doğan Seyfi'nin yarattığı karambolde golü atan Coşkun, Sakıp Hocası'na gereken cevabı verdi!
|
|
|
|