Derbi işte böyle olur
Önce Beşiktaşlı taraftarları kutluyorum. O ne muhteşem tezahürattı öyle... G.Saray taraftarıyla mukayese ediyorum da, aralarında organizasyon açısından büyük fark var. Üstelik Beşiktaş senelerdir şampiyon olamıyor. G.Saray ise Türkiye'de ve Avrupa'da büyük başarılara imza atmasına rağmen böyle bir desteği arkasında bulamıyor.
İki takımın oyuncularını da kutluyorum. Sahaya yüreklerini koydular, koştular, olağanüstü mücadele ederek goller attılar, kaçırdılar. Hakikaten 'derbi' adını hakeden bir maç oldu. Uzun yıllardır, 2 takım arasında böyle heyecanlı bir 90 dakika seyretmemiştim.
Bu heyecan fırtınasının içinde tabii ki hatalar da yapıldı. Yanlış yapanların başında da hakem Muhittin Boşat geldi. 2. dakikada G.Saray'ın nizami golünü niye vermedi bilmiyorum. Böyle maçlarda oyunun başında iptal edilen bir gol takımı olumsuz etkiler. Nitekim öyle de oldu. G.Saray darmadağın oldu, oyun disiplininden koptu.
Defansa hiç yardım yok
Mondragon'a ilk yarı 16 geri pas geldi. Zaten Emre ve Vedat'ın teknik kapasiteleri sınırlı. Aralarında pas yaparken bile taraftarın yüreği ağzına geliyor. Peki neden geri top? Tabii sebebi var. Orta alan ve forvet oyuncuları savunmaya yardım etmiyor. İlk yarıdaki dağınıklık nedeniyle orta sahanın vazifesini defansın solunda oynayan Ergün yüklenince tabii o kulvar açık kaldı. Beşiktaş da, bu zaafı çok iyi kullanarak çok sayıda pozisyon yakaladı, 2 de gol attı.
Ümit Karan, son 3 haftadır takımı için hiçbir şey yapmadı. Dün de Ronaldo'nun karşısında ezildi kaldı. Peki Serkan neden ilk 11'de yoktu. Aynı şekilde Sergen de... Bülent ve Fleurquin, oyunun büyük bölümünde pas hataları, gamsız ve güçsüz tavırları ile G.Saray'ı frenledi. Kadro yetersiz, sakatlar var. Maraton da çok yüklü. Ama Lucescu, işte bu sıkıntılı dönemde oyuncu seçiminde hata yapmaman lazım ki, fire vermeyesin.