kapat
18.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )

Popülist

Popülist deyimi çoğunlukla "halk dalkavuğu" anlamında kullanılıyor.

Yani ilke olarak inanılmadığı halde, sadece halka şirin görünmek için yapılan işler popülizm, bunları yapan kişi ise popülist oluyor.

Peki kimlerin popülizm yapmaya ihtiyaç duyar?

Halktan bir beklentisi olanlar, değil mi?

Mesela siyasi parti başkanları popülizme başvurabilir. Çünkü halktan oy beklemektedirler. Aynı gerekçe bütün siyasetçiler için geçerlidir.

Gazeteler de zaman zaman popülizm yapabilir, rating bekleyen televizyonlar ve artistler de.

Çünkü hepsinin, popülist yaklaşım sonucunda elde edecekleri bir çıkarları vardır.

Bu mesleklere mensup olan ilkeli kişiler popülizme tenezzül etmez, bazıları ise halkın gönlünü almak için durmadan dalkavukluk eder.

***
Popülizme başvurması gerekmeyenler ise, halktan bir beklentileri olmayanlardır.

Bu açıdan bakıldığında Türkiye'de popülizme en uzak kişi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'dir.

Çünkü Sezer, halktan oy isteyen bir siyasetçi değildir. Türkiye'de cumhurbaşkanlarını halk seçmez.

Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nin başına kendi talebiyle değil, davet üzerine gelmiştir.

Bu makama da sokaktan değil, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı gibi kendi mesleğinin en üst mertebesinden, rica minnet getirilmiştir.

Bütün bunlar göz önüne alınınca; Cumhurbaşkanı Sezer'in Türkiye'de popülizme en uzak kişi olduğu kolayca anlaşılır.

Çünkü ne kişiliği uygundur bu işe, ne de ihtiyacı vardır.

Milletvekillerinin maaş artışını referaranduma götürmesinin gerekçesi ise çok açık: Meclis'te kimsenin göğsünü gere gere savunamadığı ve kamuoyunun büyük tepki gösterdiği bir yanlış kararı halk oylamasına sunmak.

Dünyanın neresinde bir Cumhurbaşkanı, kamuoyunda bu derece tepki gören bir sorunu halka götürdüğü için eleştirilir ve suçlanır?

Referandum, demokratik olduğunu öne süren bir ülkenin meşru uygulamalarından biri değil mi?

***
Tartışmanın ortaya çıkardığı çıplak gerçek şu: Bu hükümet ve bu meclis kendi halkından korkuyor!

Halkın önüne gitmemek için her şeyi yapmaya razı!

Referandumun sonucundan hiç kuşkuları yok. "Bu referandum bizim itibarımızı zedeler!" diyorlar.

Aslında itibarı zedelemez. Zaten zedelenmiş olan itibarın ölçüsünü koyar.

Ne yazık ki Türkiye hiçbir zaman bu kadar trajikomik bir hale düşmemişti.

Kendi halkından korkan ve halkı devreye sokan Cumhurbaşkanı'na ateş püsküren bir siyaset!

Yani, dünya siyaset literatürüne girmesi gereken yeni bir diktatörlük biçimi!

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır