kapat
18.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Tepede uçak sesi aklımda 2 kere 2


Savaştan kaçarak Pakistan'ın Şam Şatu Mülteci Kampı'na sığınan Afgan çocukları, üzerlerinde dolaşan uçak seslerine aldırmadan ders yapıyorlar
Medeniyet nerede biter? Peşaver'den Şam Şatu Afgan mülteci kampına doğru yola çıkmaya başladığımızda medeniyetin izleri de yavaş yavaş yok olmaya başlıyor. Geçen her kilometre bizi biraz daha ilkel bir dünyaya sürüklüyor. Arabalar yerini at ve eşeklere, asfalt yollar da toprak yollara bırakıyor.

55 bin kişinin yaşadığı Şam Şatu Afgan mülteci kampındayız. Kampın geneline hakim olan toz bulutu yüzünden nefes alamıyoruz. Geçen yıl kurulan kampın ilk sakinleri kuraklık yüzünden yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalan Afganlar... Daha sonra da Taliban ve savaştan kaçanlar yerleşmiş buraya. Kampa gereken izni aldıktan sonra girebiliyoruz. Çocuklar hemen etrafımızı sarıyor, kadınlar ise kaçıyor.

ÇOK GERİDE KALDIK
Şam Şatu çok sessiz bir yer; 55 bin kişinin yaşadığına inanmak gerçekten zor. Sessizliği Kur'an okuyan çocukların yarı ahenkli sesleri bozuyor. 6 çadırdan oluşan Muhamedi Mülteci Okulu'nun öğrencilerinin ilahilerini dinliyoruz. Ne demişler, "çocuk, her yerde çocuktur." Bizi fark ettikleri anda sesleri kesiliyor. Dersi unutup yanımızda bitiveriyorlar. Ama öğretmenleri kızılcık sopasını rastgele sallamaya başlayınca sınıflarına tıpış tıpış dönüyorlar.

Arkamızda meraklı bakışları bırakarak okul müdürü Dadkhüda'nın öğretmenler çadırına giriyoruz. Müdür, "Çocuklar çok yaramaz, her zaman oyun oynamak istiyorlar" diye yakınıyor. "Her çocuk oyun oynamak ister" diyoruz. "İyi ama..." diyor, "Bu çocuklar dünyanın diğer çocuklarından çok daha geri durumda. Ülkemizde savaş var."

Muhammedi Mülteci Okulu'nda kızlar sabahçı, erkekler öğlenci. Toplam 400 çocuk eğitim görüyor. Çocuklar Kur'an-ı Kerim, hat, inanç, ahlak gibi İslami derslerin yanında Peştuca, İngilizce ve matematik eğitimi de görüyor. Müdür Dadkhüda okulun en güzel Kur'an okuyan öğrencisi Ekber'i yanına çağırıyor, Ekber başlıyor ilahilere. Kulaklarımızda yanık yanık bir çocuk sesi...

HİÇ SAVAŞIN RESMİNİ YAPTIN MI?
Müdür Dadkhüda bu çocukların savaşı istemediklerini derslerde yazdıkları kompozisyonlarla gördüğünü söylüyor. Örneğin bir kız öğrencinin yazdığı kompozisyonda okulda okuduğu için çok sevindiğini, büyüyünce öğretmen olmak istediğini ve eğer bir gün öğretmen olursa savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu öğrencilerine her zaman anlatacağını yazmış. Bu müdür Dadkhüda'yı çok duygulandırmış.

14 yaşındaki Abdurrahim de Afganistan'dan daha 2 gün önce gelmiş. Ailesi 6 aydır kampta yaşıyormuş. Abdurrahim Kapisa'daki amcasını ziyarete gittiği sırada bombardımana tutulmuş. Bombardımanın nasıl olduğunu soruyoruz ona, yanıt yok. Sadece yaptığı bir resmi gösteriyor. Savaşı kelimelerle anlatamıyor belki ama kağıda döktükleri her şeyi açıklıyor. Kaçan askerler, uçaklar, tanklar, yıkılan evler... Abdurrahim, Kuzey İttifakı'nı destekliyor... "Çünkü, onlar insanlara eziyet etmiyor, öldürmüyorlar. Masum insanları öldürenleri sevmiyorum, hepsi kötü" diyor. Abdurrahim'in ideali doktor olmak. Hastanesine gelen herkesin hayatını kurtaracağı inancında. Ama hayaller bitmez... Ekliyor: "Çok zengin olacağım, çevremdekileri de zengin yapacağım. Bir arabam olacak. Kırmızı."

Onların silahı da uçurtma
Şam Şatu'nun bakımsız minikleri her ne kadar savaştan habersizmiş gibi oynasalar da her şeyin farkındalar. Üzerlerinden geçen savaş uçaklarına uçurtmalarıyla "meydan okuyorlar". Zaten Afgan çocuğu için Taliban yasakladığından beri en değerli oyuncak uçurtma.

Özellikle de 7 yaşındaki Nurullah için. Nurullah daha iki gece önce ailesiyle birlikte Kabil'den gelmiş. Sınıra kadar otobüslerle sonra da at, eşek ne varsa dağları aşarak Pakistan'a ulaşmış. Bir daha geri dönmek istemiyor Nurullah. Dili döndüğünce savaşı anlatıyor:

"Artık Kabil'i sevmiyorum. Bir daha oraya gitmeyeceğim. Bombalar patladı, çok korktum." Bombalardan saklambaç oynarmış gibi kaçtığını söyleyen Nurullah, savaşın etkisini üzerinden atamamış. Elimizdeki kameraya endişe dolu gözlerle bakıyor, sesi titriyor. Ve bize soruyor:

"Neden bomba atıyorlar?"

Okulda harem-selamlık
Muhammedi Mülteci Okulu'nda 400 Afgan çocuğu öğrenim görüyor. Kızlar sabahçı, erkekler öğlenci... Çocuklar 'bezden' sınıflarında Kur'an-ı Kerim, hat, inanç, ahlak gibi İslami derslerin yanı sıra, Peştuca, İngilizce ve matematik de öğreniyorlar. Öğretmenleri çok sert; "Bizim çocuklarımız savaş yüzünden dünyanın bütün çocuklarından daha geride, çok şey öğrenmeleri gerek" diyorlar.

BURAK KARA

www.superbahis.com
www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır