F.Bahçe, Hakan Bayraktar'ı kaliteli bir futbolcu olduğu için ve de büyük kavgalar vererek aldı. İyi de bir bonservis ödedi. Şimdi Hakan'ın bir idmandan önce kahvaltı ettiği için antrenmanda bayılması ve ertesi gün de tesislerde uyuyakalıp antrenmanı kaçırması konuşuluyor. Daha doğmamış bir yıldızı, böylesine ufak-tefek nedenlerle kurban etmek çok yersiz. Eğer biz bu çocuğu kazanmak istiyorsak, olayları dışarda anlatmadan, kendi bünyemizde eriterek bunu daha çabuk ve daha kolay başarabiliriz.
Bir futbolcunun başına gelen bu tarz talihsizlikler, kendi takım arkadaşları arasında espri konusu olur. Bu tip takılmalar Hakan'ı küçük düşürebilir. Futbol oynayanlar gayet iyi bilirler ki; takım arkadaşları arasında alay konusu olmak, o futbolcuyu psikolojik açıdan çok gerilere götürür.
Hakan'ın bir an evvel toparlanıp F.Bahçe'ye faydalı hale gelmesini, Hakan'dan çok ben istiyorum. Çünkü F.Bahçe'ye onun gibi genç ve istikbal vaat eden birkaç tane oyuncu lazım. Bu isimleri bulup kazanırsak, durum hergün daha iyiye gider.
Üstelik unutmayalım ki, F.Bahçe takımı Süper Lig'in yaşlı takımlarından biri durumunda. Bu yüzden, Mustafa Denizli'nin uykuya dalmış bir futbolcusunu uyandırmasını ve daha çok çalıştırmasını her F.Bahçeli gibi ben de istiyorum.
Sarı-lacivertli ekip, geçen sezon şampiyon olduğu gün söylediğim bir laf vardı: "Eğer F.Bahçe Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olmak, G.Saray gölgesinden çıkmak istiyorsa geçen sene yapmış olduğu yabancı transferleri çok iyi bir şekilde gözden geçirmeli, bu sene onların yerine en az 2 ya da 3 iyi yabancı alması şart" demiştim ve Mustafa Denizli'ye açık bir mektup yazmıştım. "Bu transferler yapılmazsa, Şampiyonlar Ligi'nde sonucu hüsran olur" demiştim. Demek ki, bazı şeyleri Mustafa'nın dışında da görebilenler oluyormuş.