kapat
25.09.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )

Alternatif "inek planı" şimdilik askıda..

Çok güzel bir inek planı yapmıştık.. Öyle bir plandı ki Amerika'nın Usame Bin Ladin için yaptığı "Rambo sinirlendi" planı bizimkinin yanında üç taş oyunu gibi kalırdı.. Fakat duygusallık yüzünden uygulayamadık..

Özet: Hiç üretim yapmadan "üretim yaparmış" havasında çok zenginmiş gibi yaşayan Türkiyemiz'in meşrebimi eninde sonunda yazarın da fikrini bozar..

Aslında güne öğleden sonra başlayıp "çalışır gibi" yapması; cebinde para olmadığı zamanlar da satılan herşeye talip olması bundandır..

Kontrolden iyice çıkan yazar sonunda Bodrum'un en fiyakalı sitesinden bir ev tedarik eder, bayrağı getirip sitenin orta yerine diker.. Lakin eşyaları taşındığı gün foyası ortaya çıkar..

Emanet kamyonla taşıdığı eşyaların "bitpazarı standartının iki parmak altında olduğu" görülünce orta yerde karizma filan kalmaz.. O artık yazlık komşularının gözünde sitenin en fukara sakinidir..

***
Fukaralık üzerime azap gibi basmış..

Biz gazete çalışanları olarak aybaşı olayını unutmuşuz.. Fiilen "üç aylıklara" geçmişiz.. Lakin bizim üç aylık halimiz cumhuriyet emeklisinin üç aylısı gibi de değil..

Daha çok Osmanlı'nın son yıllarındaki memurların haline benziyor.. Para bulurlarsa üç aylıklarımızı alıyoruz, bulamazlarsa bir sonraki üç aylığın vadesini bekliyoruz..

Sakın söylediklerimden kendi payıma şikayet ettiğimi sanmayın.. Uyumlu koalisyonumuz sayesinde, iki üç vakte kadar; memlekette bizim halimize düşmeyecek bir kuruluş kalmayacak..

Krizden önce 60 cent'e sattığımız gazetenin üzerinde ilan vardı.. Şimdi sadece kağıt maliyeti 60 küsür cent olan gazeteyi ilansız olarak 20 cent'e satıyoruz.. Üstelik cebimize kalan da bunun 12 cent'i..

- "Battı fishing yan going.." durumu ki bu saatten sonra üzerimize para kasası düşse bizi kurtarmaz..

Biz de plan çok ama..
Benim anlatacağım şey başka.. Zengin sitesine fukara komşu olarak konuşlandığımızdan beri bundan nasıl sebeplenip, hayatımı nasıl sürdüreceğimi planlıyorum..

İlk aklıma gelen şey evin bahçesinde inek beslemekti.. Etinden, sütünden faydalanmak için değil.. Zengin komşularıma baskı yapmak için..

Planım basit ama etkiliydi:

Sitemizin fiyakası ingiliz aristokratlarını aratmayacak düzeyde olduğundan burada inek beslemek, doğal olarak ortamı Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği'ne çevirecekti..

Plaja gidip gelirken benim inekle gözgöze gelecek olan komşularım, bu anlamlı bakışlardan etkilenecek, yönetime; sitede inek beslenmemesi yolunda baskıda bulunacaklardı..

Ben de ilk uyarıyı aldığım andan itibaren "İneği kışlığımıza gönderirim ama tazminat olarak da süt parası isterim.." diyecektim.. "Olursa olur suyu, olmazsa pilav suyu.." siyaseti güdecektim..

***
Lakin durumlar değişti.. Benim inek beslemekten, fenni tavukçuluğa kadar uzayan şantaj planlarımı uygulayacak ruh halim kalmadı..

Neden derseniz "fukaralığımız" tesbit edildi bir kere..

İlk anlayan da sitenin içindeki tek köpek olan "Haydut" oldu.. Haydut, siteyi yaratan mimarımızın köpeği.. Üzerine dolma kalemle mürekkep serpilmiş gibi lekeli olduğundan kendine "Dalmaçyalı" süsü veriyor ama değil..

İhtimalki annesi sokak köpeğiydi.. Zengin evlerinden birinin Dalmaçya türü bir erkek köpeği bunun anasını alıp Ship-Ahoy'a götürdü.. Gezdirip tozdururken kola ısmarladı.. Kaşla göz arasında kolasına hap attı..

Bu gayretin sonunda; gövdesi Dalmaçyalı, suratı rendelenmiş gibi duran bizim Haydut peydahlandı.. Genelde sakin bir köpek.. Herkese saygılı.. Kimseyi rahatsız etmiyor..

Sadece beni gördüğü zaman fikri bozulup havlamaya başlıyor.. Bu dalaşmaya tanık olanlar işin sırrını çözemedi ama ben anlıyorum.. Hayvan bana resmen:

- "Ne işin var bu sitede, bas git.." diye bulaşıyor..

Deprem yardımı gibi..
Sitede herkesin evinde klima var.. Biz borç taktığımızdan klimamız takılmamış.. Yılacak değiliz elbet.. Salondaki karşılıklı iki kapıyı açıp cereyan yaptırıyoruz.. Böylece klima hizmetini bedavaya getiriyoruz..

Bu da Haydut'u sinir ediyor.. Gecenin bir vakti kapının eşiğine kadar gelip yüzüme karşı havlayarak eylem yapıyor..

En akıllısı elli kelimeyi anlayan bir köpek dahi hallerimizi anlar da site sakinleri anlamaz mı? Anladılar elbet.. Bu sayede üzerime yoğunlaşan bir şefkat halesi oluştu..

Önce komşulardan birinden ahşap bir bahçe oturma takımı geldi.. İki koltuk, bir kanepe, bir de masa.. Ardından bitişiğinde oturan diğer komşum iki kişilik bir yatak takımı gönderdi..

Dün de başka bir komşum "Yahu bizim evde fazla şezlong var.. Ev eşyası var.. Size göndereyim mi?" diye sordu.. Kabul ettim..

***
Yardımları kabul ediyorum ama iyi niyetin bu kadar fazlası da benim "inek besleyip, süt parası tahsil etme.." projemi hayata geçirmemi duygusal olarak engelliyor..

Ayrıca yardımların sonu gelecek gibi değil..

Bugün de 41 ekran bir televizyon teklif edildi.. "Uydu yayına müsait olmadığı için" reddedecektim ama yardımların "bereketi kaçar" diye vazgeçtim.. Hele göndersinler bakalım, belki satarız..

Şimdilik depremzede gibiyim..

Bir tek serum takmadıkları kaldı.. Her taraftan yardım yağıyor.. Yarın, öbürgün; yardım niyetine bir koli "kanatlı orkit"i ihtiyaç fazlası diye gönderirlerse ona da şaşmam..

Kabul etmeyen de namerttir..

Bu aralar İstanbul'a dönüp dönmeme konusunu ciddi olarak düşünüyorum.. Şimdi üç aylara girdik.. İki ay sonra Ramazan.. Ondan sonra sırada Kurban Bayramı var..

İyiliksever komşularımın kurban postu konusunda, benimle Türk Hava kurumu arasında kararsız kalacaklarına eminim.. Ayrıca fitresi var, zekatı var.. Bu şartlarda İstanbul'a dönmek bana salaklık gibi geliyor..

Kıssadan Hisse: Gökten ne yağmış da yer kabul etmemiş..

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır