kapat
13.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Kıyametten bir gün sonra


Türk okuyucular, bu anları, çok iyi bilirler. Panik, koşuşturma, bitmeyen gayretler, kendini feda eden cesur insanlar... New York sanki Gölcük!
Kıyamet gününün ardından, New York sokakları büyük deprem sonrası İstanbul, İzmit ve Gölcük'ü anımsatıyor... Tek fark, polis ve yardım ekiplerinin ilk andan itibaren bölgeye girebilmiş olması. Ama felaket ne polis, ne kurtarma ekibi dinliyor. New York'un görüntüsüne bakılırsa, saldırının boyutları insanı ürkütüyor. En donanımlı ekipler ve en gelişmiş buldozerler bile yetersiz kalıyor sanki.

Zaten New Yorklular da 11 Eylül sonrasında en çok Dünya Ticaret Merkezi enkazı altında kalan kurtarma ekipleri, polis ve itfaiyecilerin ölümüne ağladı. Kulelere yönelik saldırıların ardından hemen binanın çevresini boşaltarak, kriz yönetim masası kuran New York kurtarma ve itfaye ekipleri, sistematik biçimde binada kalanları birer birer gün ışığına çıkardı. Fakat başlarına gelenler kötü ve abartılı bir bilim kurgu filmi gibiydi. Saldırıdan bir saat sonra kulelerin art ardafçökmesiyle, hem üst katlarda mahsur kalanlar, hem de ekipleri, 110 katın yıkılmasıyla oluşan dev enkazın altında acı içinde can verdi.

GÜNDE YALNIZCA 10 KİŞİ
Bu kayıptan sonra, çalışmalar ikinci gün de devam etti. Yoğun toz dumanı nefes aldırmıyordu. Göğe doğru onlarca metrelik enkazın altından çıkarılabilen insan sayısı bir gün içinde 10'u geçemedi. Binanın yüksekliği ve hâlâ süren yangınların oluşturduğu zehirli gazlar nedeniyle, enkaz altında kalanların canlı çıkma ihtimali giderek azalıyor. Ama kurtarma ekipleri Türkiye'deki Marmara depremini örnek göstererek, bu şartlarda bir insanın 13 gün yaşayabileceğini belirtiyor ve çalışmaları aralıksız sürdürüyor.

YAŞIYORLAR MI?
New York dün hayalet şehir görünümündeydi. Dünyanın önde gelen finans ve yatırım kuruluşlarıyla New York borsası ve Nasdaq'ın da kapalı oluşu, felaketin maddi boyutlarının, dünyanın binbir köşesini etkilemesine neden oluyordu. Artık New York'ta bir Dow Jones binası, Goldman Sachs, Dean Witter ve Lehman Brothers yok. Bunun milyonlarca dolarlık etkisini kestirmek ise gerçekten güç.

Ama New Yorklular'ın derdi dünyanın bu saldırıdan nasıl etkilendiği değil, kendi halleri... Aynı İstanbul depremi sonrasında olduğu gibi, bu görkemli şehre de derin bir sessizlik çöktü. Metroya binen, bakkala gitmeye cesaret edenf tek tük New Yorklu vardı. Onların da yüzü asıktı. 50 bin kişinin çalıştığı binadan ya kılpayı kurtulan ya da kurtulamayan birilerini tanıma olasılığı az değildi.f Televizyonların basına üşüşen New Yorklular, dışarıdaki pastırma yazına belki de ilk kez ilgisiz kaldı. İlgi duydukları tek şey haberlerdi. 2000 kişi enkaz altındaydı. Tüm televizyon kanalları "Amerika Saldırı Altında" ya da "Terör Amerika'yı Vuruyor" gibi özel logolarla 24 saat yayınlarına devam etti. İlginç olan, Amerikan medyasının ölü ve yaralıları göstermeme kararıydı. Gerçek dehşeti görmek isteyenlerin gidecekleri tek yer, özel bir kanaldan çıkan BBC yayını oldu.

MAĞAZA MORG OLDU
Yıllar boyu akıllardan çıkmayacak ufak enstantaneler, Amerika'daki krize damgasını vurdu. Örneğin binadan kendini atan insanların fotoğrafını çekmek isteyen bir fotoğrafçı, bir polis memurunun zoruyla olay yerinden uzaklaştırıldı. Fotoğrafçı birkaç dakika sonra binanın çökmesiyle kıl payı hayatta kaldı. O polis memuru ise bir hayat kurtarabilmek için kendi canından oldu. Ölülerin sayısı o kadar fazlaydı ki, DTM'de borsacılar arasında popüler olan Brooks Brothers mağazasının erkek giyimi bölümü morga dönüştürüldü.

KURTARMA ÖYKÜLERİ
Bu arada her yerden hikayeler duyuyorduk. Nasıl kurtuldum; evime nasıl 15 kilometre yürümek zorunda kaldım; karımdan kocamdan haber aldım, alamadım; ciğerlerime toz doldu; enkazdan kaçtım; sevdiklerimi kurtaramadım gibisinden... Wall Street Journal'da çalışan arkadaşım Jason Riley, gazetenin zar zor çıkarılan dünkü sayısında binanın çöküşüyle yaşadığı dehşet anlarını anlattı. Binadan çıkarılan Jason, kulelerin çökmesiyle bir anda kendini enkaz yağmuru ve toz bulutu içinde bulmuştu. Gökyüzünden dev kolonlar ve camlar düşerken, elini kolunu bile göremeden bir kamyonetin altına sürüne sürüne girebildiği için hayatta kalmış.

Kardeşim Defne'nin arkadaşı Rachel ise uçağın binaya saplanmasının ardından DTM bitişiğindeki Goldman Sachs binasından zar zor dışarı atabilmiş kendini. Korku içinde geceyi Defne'nin yanında geçiren Rachel için hayat bir daha aynı olmayacak. Artık New York'ta kimse için hayat aynı olmayacak.

Şehirden notlar...

* HAVALİMANLARI AÇILIYOR
Amerikan sivil havacılık yetkilileri, ülkedeki hava trafiğinin sınırlı biçimde açılmasına karar verdiler. ABD Ulaştırma Bakanı Norman Mineta, Amerikan sivil havacılık makamlarının, dün ertelenen uçuşların yapılabilmesi için bugün hava trafiğinin sınırlı biçimde açılmasını kararlaştırdıklarını açıkladı.

* NEW YORK'U FİLO KORUYOR
Saldırılardan sonra dev bir uçak filosu ve 20'ye yakın gemi kenti korumak üzere tahsis edildi. "US George Washington" filosu artık kuş uçurtmayacak!

* BAYRAK SATIŞI ARTTI
Amerikan tarihinin en büyük bayrak satışlarından biri 12 Eylül'de gerçekleşti. Sadece Wal-Mart mağazalar zinciri dün 88 bin bayrak sattı. Geçen yıl aynı tarihte, aynı merkezlerde 6 bin bayrak satıldı.

ASLI AYDINTAŞBAŞ

www.superbahis.com
www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır