kapat
19.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Bodrum'dan insan manzaraları


Şaka maka, Bodrum'a yerleştik. Bebek Sarp'la her gün yeni bir şey öğreniyoruz. Yeni insanlarla tanışıyoruz

Kibariye, gündelikçi (25)
Adı gerçekten Kibariye. Nüfus cüzdanını gösterdi. Yaz yevmiyesi 30, kış yevmiyesi 20 milyon lira. Yarım saatte bir sigara molası veriyor. İçinde sigara içilmesi yasak olan evlere (örneğin bizimki) kolay randevu vermiyor. Mini şort giymesini yadırgayanlara geri kafalı şeriatçılar diyor. Sen'li hitabına ses çıkarmayınca canım hitabına başlıyor. Biz evde yokken işi üç saat erken bırakmış, komşudan öğrendik. Yarım yevmiye vermeye kalktım. Fena kavga ediyor, tırstım.

Zehra, dövmeci (23)
Üniversite sınavını kazanamayıp ailesiyle kavga ettiğine artık pişman değil. Gecede 200-300 milyona para demiyor. Etrafa paranoyak gözlerle bakıyor. Kendisine bir şey ısmarlanmasına izin vermiyor. Yediğinin içtiğinin parasını ödüyor. İzmirliyim diyor ama Türkçe'sinde Kürt aksanı var.

Tolga, restoranda çalışıyor (28)
Tolga'nın işinin tanımı şu; gündüzleri restoranın önünden geçen turistleri hortumla ıslatıp kahkahayla gülmek, ne demekse herkesi 'babafingooo' diye bağırttırmak, akşamları masaların üstüne çıkıp müzik eşliğinde soyunmak. Abartmıyorum, anadan üryan kalıyor ama yine de eliyle kapatıp asla göstermemeyi başarıyor. Bu arada bazı turistler de ona eşlik ediyor. Şovun sonunda her milletten turistler babafingoo diye bağırıyor. Maaşı 3 milyar. İyi para diyenlere "Kolay mı abi bu kadar millete babafingoyu öğretiyorum" diyor.

Fatih Yürek, şarkıcı (34)
Komik bir şapka ve poposunu zor sığdırdığı alacalı bir pantolonla etrafa gülücükler dağıtarak dolaşıyor. Her zaman Ali Poyrazoğlu'nun yanında ve ona yalakalık ediyor. Buna karşılık Ali Poyrazoğlu mütemadiyen 'sittir lan, ona öyle demezler' falan diyor. O da hiç bozulmuyor ve bu iltifatlara yalaka kahkahalarla gülüyor.

Münir, otelci (35)
Çok yakışıklı, şık ve bakımlı. Dergilerdeki güneş gözlüğü reklam modellerine benziyor. Herkesler gibi bir iki küçük kaçamak yapmak için can atıyor. Ama onun tabiriyle skor 0-0. Yakalanmaktan korkuyor, çünkü otelin asıl sahibi kayınpederi. Kayınpeder de oturaklı adam. Gençliğinde güreşte az babayiğiti tuş etmemiş.

Hayrettin, midye dolmacı (19)
- Tanju diye bir zabıta var geçen gün fena atıştık abi.

- Nasıl oldu, sana ne dedi?

- Bana dedi ki, sittir lan bir daha burada midye dolma sattığını görmiyim dedi.

- Sen ne dedin?

- Ben bir şey demedim.

- Eh fena atışmışsınız yani.

- Fena atıştık abi.

Şakir, ayakkabıcı (35)
Dükkana gelen birisi kesin alıcı gibi gözükmüyorsa yerine oturup gazete okumaya devam ediyor. Hele adres sormaya gelmişse ya da "Abi danışacağım bir şey var" diyorsa yüzünü fena ekşitip her cümleyi 'e', 'ee' diye keserek dinliyor. Lafın tümünün bitmesini beklemeden 'bilemiyorum' diyor.

Mustafa, endüstriyel mutfak malzemeleri satıcısı (45)
Kayseri'de mütevazı bir fabrikası var ama burada satış yapmaya gelmiş. Biri standart diğeri Kayseri şivesi, iki ayrı şiveyi de sonuna kadar konuşuyor ve anında birinden diğerine shift edebiliyor. Örneğin elemanını "Lan oolum ben bunu mu dedim lan, daşşaını gırarım senin" diye azarladıktan sonra bize dönüp "Beyefendiciğim profesyonellik ciddiyeti bir yana, şöyle minimum bir gayret göstermekten acizler görüyorsunuz işte, kusurumuzu affedin, hemen hallettireceğim" diyor. Bir turist kızdan bahsederken "Su içse imiğinden görünüyor, öyle latif öyle zarif" diyor. Bir de bunlardan biriyle evlenip Müslüman yapmanın en büyük sevaplardan biri olduğunu düşünüyor.

Sarp (18 aylık)
Herkeste gördüğü için güneş gözlüğü ve şapka takmaya bayılıyor. Canının istediği dükkana dalıyor, bir şeyleri yıkıp dökerse arkasına bakmadan kaçıyor ve kapıdan çıkınca durup gülüyor. Steteskopu doktorun elinden alıp doktorun kalbini dinliyor.

Sabri Kaptan, balıkçı (66)
Yaz aylarında deniz üstünde alışveriş yapıyor. Yani karşıdaki Batlam adlı kaptana sigara satıyor ve uzo alıyor. Sonra her ikisi de akşamları malları barlara satıp yolunu buluyor. Sahil güvenlik bir şey demiyor, hatta seviyorlar çünkü uçan kaçan onlardan soruluyor. Defalarca kaçakçı yakalatmışlar elbirliğiyle. Benim gümüş satalım önerilerime kulak bile asmıyor. Bir yerlerden seyrettiği ya da okuduğu porno hikayeleri kendi başından geçmiş gibi anlatıyor. Ama zerre kadar zeka kırıntısı yok. "Tabii ben bi soyundum hemen, tabii karı da direkman atladı üstüme hemen" gibi bir üslubu var. Atlamaz olur mu canım, haliyle...

Türker, tabelacı öğretmen (41)
Kendini entellektüel sanıyor. Aydın Avrupalılar'ın nasıl olup da bu cühela lümpen serserilerle düşüp kalktığına akıl sır erdiremiyor. Bar sohbetlerinde İsveçliler gibi duyarlı insanların bile kendisinin 12 Eylül ve işkence anılarını dinlemeyi yarım kesip kaçmalarına şaşıyor. İstanbullu kızların Cezmi Ersöz'ü tanımamalarına da bozuluyor. Artık Avrupa'da da aydın duyarlılığının kalmadığını, globalleşmenin bütün değerleri silip süpürdüğünü iddia ediyor. Davudi sesle okunması gereken şiirler de yazıyor. Bekâr ve müzmin yalnız.

MUAMMER ÖZDEMİR

www.superbahis.com

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır