kapat
19.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

68'lilerin rüyası gerçek oldu


Hippilerin dünyayı, özellikle de keşfedilmemiş Doğu'yu tavaf etme hayalini Fotoğrafevi gerçeğe dönüştürüyor.
Sultanahmet'ten başlayıp İran üzerinden Moğolistan'a ve Katmandu'ya 'sarı bir otobüsle' yolculuklar düzenleniyor

Bir zamanlar çiçek çocuklar bir otobüse doluşur, Katmandu'ya, Tibet'e yol alırlardı. Bu otobüs Avrupa'dan hareket ettikten sonra Sultanahmet'e gelir ve uzun bir mola verirdi. Ardından tekrar yollara düşerlerdi. Ne yatacakları otel belliydi, ne de yiyecekleri yemek. Yolların, durakların onlara sunduğu sürprizlere açıklardı. Sonra devir değişti. '68 albümlere bakılıp "Ne çılgınmışız" diye anılmaya başlandı. Yuvarlak gözlükler, uzun etekler, çizgili pantolonlar çocukların okul kermeslerinde satıldı, incecik vücutlar biraz da yağ bağladı.

Artık Katmandu'ya, endüstrinin hakim olmadığı gizemli Doğu'ya değil; devremülklere gitme zamanıydı. Gezginlik yerini 'her şey dahil' tam pansiyon turizmine devretmişti. Tüm bu değişime ve konfora rağmen hoş bir gülümseme ile anıldı hippilerin yolculukları. Kimi de keşke tekrar olsa dedi.

SARI OTOBÜS YENİDEN!
Bunu deyip, geçmişi oturdukları yerde yad etmek istemeyenlere duyurulur: Fotoğrafevi buna benzer bir bakış açısıyla Doğu'ya yolculuklar düzenliyor. Birbirini tanımayan 13 yolcu -isterse tanıyabilir de- sarı bir otobüse binip yollara koyuluyor. Hareket İstanbul'dan ama her seferde Sultanahmet'e uğranıp eskiye bir selam çakılıyor!

Fotoğrafevi şu ana kadar Katmandu ve Moğolistan'a yedi sefer yaptı. Her seferinde harita aynı, güzergah farklıydı. Böylece yolculuğun rutinleşmesi önlendi ve sürprizlere kendilerini açabildiler.

KENDİNİ YOLA BIRAK
Bu gezilere rehberlik eden fotoğrafçı Özcan Yurdalan "sarı otobüs"ün seyrini, pusulasını şöyle anlatıyor: "Yolculuklarımızda hedeflenen bir menzil var, ama duraklarda ne kadar kalınacağı, nerelerde konaklanacağına dair kesin kurallar yok. Bunlara oraya vardığımızda karar veriyoruz. Zaten yolcu olabilmek için insanın kendini yola bırakması lazım. Yoksa keşfetmek zorlaşır. Sırt çantalılar gibi de değiliz, turistler gibi de. Bir menzilimiz var, ama sürprizlere de açığız. Örneğin, Hindistan'a gittiğimizde bir gece kaybolduk ve yolumuz dağ köylerinden birine düşmüştü. Geceyarısıydı ve köyde bayram vardı, bizi de bayrama kattılar, hatta şeref konuğu olduk. Sahneye çıktık, barış-kardeşlik mesajları verdik. Bir diğerinde planda olmayan bir yere varmıştık, ertesi gün Dalai Lama'nın geleceğini öğrendik, o gece orada kaldık. Töreni, halkın onu karşılayışını izledik. Bunları normal bir turda bulmak çok zor."

YEDİ GÜNDE DEVRİALEM!
En uzun yolculukları İstanbul-Moğolistan olmuş sarı otobüsün; 20 bin km. (Dünyanın çevresinin 40 bin km. olduğunu hatırlatalım.) Genelde iki-üç günde bir otellerde konaklanmış ama Sibirya'yı boydan boya geçtikleri yedi gün içinde sadece otobüste yaşanmış. Yemekler otobüste yapılmış, otobüsteki yataklarda yatılmış.

Güzergah böyle uzun olunca bir gün baharda uyanmış yolcular, bir gün kışta. Tabii kültürler ve insan yüzleri de her gün değişmiş. Yurdalan "Bu şoke edici bir durum" diyor; "mesela İran'da şairler mezarlığına gitmiştik ve bir şairin cenazesi vardı. Kadınlar-erkekler yarım gün boyunca şiirler, şarkılar söyleyerek hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Oysa hemen yanıbaşındaki Erzurum'da erkeklerin ağladığını görmezsiniz. Bu tür olaylar insana siyasal rejimlerin, sınırların dışında bir bakış açısı veriyor. Yolculuk hali de zaten biraz budur."

İran hem ucuz hem kolay
* İran'a nasıl gidilir?

Her gün Beyazıt'tan otobüsler var. Aksaray'daki otobüs firmaları her gün İran'a bilet satıyor. Ayrıca trenle de gidilebilir. Haydarpaşa'dan haftanın iki günü İran'a sefer düzenleniyor.

* Bir İran gezisi kaça mal olur?

İran çok ucuz. Buradan ulaşım sağlandıktan sonra, gerisi kolay. Yemek (temiz bir lokontada): 2 dolar, otel (yine temiz): 3 dolar. Ulaşım yine çok ucuz; 100 litre benzin 1 dolar. Bazen bu da bizden olsun bile diyorlar.

İki farklı yol
Şubat aylarında yola koyulan sarı otobüsün iki güzergahı var.

İstanbul-Katmandu: İran, Pakistan, Hindistan, Nepal, Katmandu.

İstanbul-Moğolistan: İran, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Sibirya, Moğolistan, Orhun Abideleri.

Yolculuk yedi hafta sürüyor. Bir yolculuk 1750 dolar ama gidiş ya da dönüşlerden birinde uçak kullanırsanız 2 bin dolar.

Fotoğrafevi tel: 0212 251 05 66 / 245 40 08.

İran'ın diğer yüzü

Sarı otobüsün güzergahı İran'dan geçiyor. Yurdalan'ı bu gezilerde

en çok etkileyen İran'ın değişen yüzü olmuş

Özcan Yurdalan, Doğu'ya yaptıkları bu gezileri dizi kitaba döküyor. İlk kitap "İran" Om Yayınevi'nden çıktı. "Doğu'ya Açılan İlk Kapı İran", "Kızım Olmadan Asla"dan farklı. Yurdalan İran'ı "Yanımızdaki uzak ülke" olarak tanımlıyor. Kent kültürünün hakim olduğu ülkenin en sevdiği ve gidip görülmesini tavsiye ettiği kent İsfehan. Ardından Tebriz ve Şiraz geliyor. Tahran için ise "uçsuz bucaksız" diyor, "İstanbul gibi. İçine girmek için uzun kalmak gerek."

ŞAİRLER MEZARLIĞI
Yurdalan İran'a gidenlerin Nakşe Cihan (Cihan'ın nakşı) meydanını, Zayende nehri köprüsünün altındaki nargile kahvelerini görmelerini öneriyor. Tabii birkaç ekol halinde devam eden, geleneksel halıcı dükkanlarını, seramikçileri, bakırcıları, hat-tezhip, minyatür dükkanlarını da... "Tarih ise her yerde. Camileri, çeşmeleri, köprüleri ve meydanları İran sanatının en ince örnekleriyle bezeli."

Şairler mezarlığı bile var İran'ın. Hem de öyle tarihte kalmış değil; hâlâ ölen şairler oraya gömülüyor. Anlayacağınız şairlik bir meslek İran'da. Fars edebiyatının gücü bunu sağlıyor olsa gerek...

KADINLAR GECE SOKAKTA
Yemeklere gelince; Yurdalan asıl mutfağın evlerin içinde olduğunu söylüyor. "Lokantalarda çoğunlukla kebap var. Ama eti çok iyi terbiye ediyorlar. Zayende nehrinin altındaki nargile kahvelerinde öğlen abduşt yani sebzeli et-suyu yemeği ve doh adındaki reyhanlı ayrandan verilir. Porsiyonlar ise çok büyük, buradakinin üç katı diyebilirim."

'Kadınların durumu nedir?' sorusuna Yurdalan "Kadınlar gece 12'de bile sokakta" diyor. "Otobüslere arkadan binip iniyorlar ama dolmuşlarda erkeklerle yan yana oturuyorlar. Bir yumuşama var. Sinemalar haremlik selamlık ama kadın bir erkekle gitmişse yan yana oturabiliyorlar. Tabii salonlar karanlık değil, loş! Çoğunlukla hastanelerde, postanelerde çalışıyorlar; kadın doktor sayısı da fazla."

Yurdalan yumuşamanın yanı sıra şunun altını çiziyor; "Evet, gece bile sokakta dolaşıyorlar, ama bu bir korkudan ötürü. Kadına yönelik suçların cezası çok büyük de ondan..."

Yabancı kadınlara yönelik kötü bir muameleyle karşılaşmadığını da ekliyor: "Sadece giyim kurallarına uymaları bekleniyor, o kadar!"

BUKET AŞÇI

www.superbahis.com

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır