kapat
25.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
HAŞMET BABAOĞLU(hbabaoglu@sabah.com.tr )

Bir zamanlar heyecanlıydık!

"Rize koyunda vapurumuz kıyıya oldukça uzak bir noktada demir atıyor.

Küçük bir kent... Parkın karşısında üç katlı bir bina yükseliyor. Bu, Rize'nin en yüksek binalarından birisi. Altında bakkal, ikinci katı kahvehane, üçüncü katı otel: Palas Oteli; odalardan birine yerleşiyorum ve artık Rize'deyim.

Burada yaşamımın 16 yılını geçireceğimi, yıllar boyu Rize ve çevresi ile ilgileneceğimi, doğma büyüme Rizeli gibi buralara bağlanacağımı hiç düşünmemiştim."

Yukarıdaki satırlar 1938 yılı Ağustos ayını anlatıyor. Türk çayının iki babası var. Biri Zihni Derin, öteki Asım Zihnioğlu. Bu satırlar da Asım Zihnioğlu'nun anılarını topladığı güzelim kitabı "Bir Yeşilin Peşinde"den... Yeşil, tabii ki çay yaprağının yeşili...

Bu satırların devamı şöyle: "Zihni Derin benden bir önceki vapurla gelmiş, fidanlıkta bulunan iki ahşap evden birinin üst katında bir odaya yerleşmiş. Onu alt kattaki odayı laboratuvar olarak kullanma hazırlığında iken buluyorum. Beni sevinçle karşılıyor ve birkaç arkadaşamızın daha geleceğini haber veriyor. Ülkemizin bu köşesinde kurulacak çay bahçeleri ve bunu gerçekleştirme konusuna geçiyor, bu davanın artık başarıya ulaşma zamanının geldiğini anlatıyor."

Zihni Derin daha 1924 yılında Batum'dan getirdiği magnolia grandifolia, keria Japonica gibi egzotik süs bitkilerini ekmiş ve iyi sonuçlar almış bile. Şimdi sıra ekonomide... Yani çayda!

Bu kitabı yine karıştırmaya, Asım Zihnioğlu'nun anılarının ayrıntılarına dikkat etmeye başladım.

Neden?

Çünkü kriz sonrası insanı biraz da kederlendiren bir tartışma başladı. Tartışma demek de doğru değil belki! Tartışmalı bir nostalji demek gerek... Yerli Mallar Haftaları hatırlanmaya başladı, "yerli mallar" kültürü kutsanır oldu...

Kapalı bir ekonominin kavramlarına özlem duymak bugünkü dünyada çok geri mevzilere çekilmektir. Fakat daha önemlisi, Cumhuriyet'in ilk yıllarında asıl önemli olan şeyi göz ardı etmektir.

Asım Zihnioğlu'nu bu yüzden tekrar okuyorum. Çünkü orada, o dönemin insanlarının heyecanını açık seçik görüyorum.

Çünkü önemli olan malın yerli olup olmaması değil, ekonomiyi bir "dava" kılan içten ve güçlü bir heyecan...

O dönem çay yabancı! Zihni ve Asım beyler binbir güçlükle boğuşarak çayı Rize ve çevresinde yetiştirmek için çabalıyorlar. Heyecanla ve keyifli bir ruh haliyle...

Sakın Rize'ye kapanmış "çileciler" sanmayın onları! Okuyun "Bir Yeşilin Peşinde"yi. (TÜBİTAK Yayınları)

1930'lu, 40'lı yıllar boyunca Hindistan'ın kuzey yaylalarından, Seylan kırlarına, Bağdat'tan Bombay'a mekik dokuyor Asım Zihnioğlu... En doğru bilgi, en iyi üretim için dünyayı dolaşıyor.

Bugün de asıl değerli olan, o günlerin heyecanını yakalayıp yaşatmak! Yoksa, mal yerliymiş yabancıymış farketmiyor, dünyamız hep küçük kalıyor.

İZLERKEN

Bilimin tatları
Bilmem farkında mısınız? TRT2'de epeydir yayımlanan bir program var: Bilim ve Yaşam...

Bu program BİTAV, yani Bilimsel ve Teknik Araştırma Vakfı'yla TRT'nin işbirliğinin sonucu ortaya çıktı. Bilimi gündelik hayatın diliyle anlatıyor. Özgün araştırmalara; merak edip de soracak kimse bulamadığımız soruların yanıtlarına yer veriliyor. Cumartesi günleri saat 20.00'de.

Unutmadan!.. Bu akşamki Bilim ve Yaşam'da Hititler'in başkentinin yıllardır sanıldığı gibi Hattuşaş değil de, Şapinuva olduğunun kanıtlanmasının öyküsü var. Bir tür dedektiflik öyküsü. Bence bir bakın!

www.superbahis.com


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır