kapat
21.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.sahibinden.com
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ABDURRAHMAN YILDIRIM(yildirim@sabah.com.tr )

Sermaye ve servet cahilliği

Merkez Bankası'nın 1999 krizi sırasında yaptığı bir hesaplama yurdışına çıkan yerli servet miktarının 89 milyar dolara vardığını ortaya koymuştu. Son iki krizle birlikte bu miktarın daha da arttığı ve 100 milyar doları geçtiği tahmin ediliyor. Bu para Türkiye'de aradığı güveni bulamadığı, kendini yerli mevzuatın ve kayıt düzeninin dışında tutmak istediği, Türkiye dışında belli bir güveni sağlamak için yurtdışına çıktı. Mali sistem olarak belki yeterli güveni verebilseydik bu ölçüde çıkış olmayacaktı.

* Toprağa gömülen kaynaklar- Sadece yurtdışına çıkan para değil, iyi kullanamadığımız, ölü yatırım olarak toprağa gömdüğümüz kaynaklar da var. Örneğin, inşa halinde, bitmiş ama kullanılamayan, satılamayan, satılsa da boş duran yaklaşık 100 milyar dolarlık yazlık ve lüks konut yatırımı bulunuyor. Bu kaynak daha iyi değerlendirilebilirdi.

* Kamuda ölü yatırımlar- Daha yeni araştırması yapıldı. Tam olarak 52 milyar dolarlık bir kamu ölü yatırımı da var. Popülizm uğruna yanlış yapılmış, zamanında bitirilmemiş, bitirilmesi de çok zor, bitirilse dahi kullanılmayacak olan bu projelerde 52 milyar dolarlık yatırım boşa gitmiş olacak.

* Altındaki atıl kaynak- Dünyada altını en çok seven ülkelerden birisiyiz. Hem takı ve ziynet eşyası olarak kullanıyoruz, hem işleyerek ihraç ediyoruz. Tasarruf amacıyla altın tutuyoruz. Türkiye'de 5-7 bin bin ton altın stoku var. Bunun beşte biri tasarruf amacıyla olsa 10-15 milyar dolarlık bir ölü yatırım demek. Üstelik ithal ettiğimiz, bedelini dolar olarak ödediğimiz bir kaynak bu. Tassarruf olarak altına yönelme bir alışkanlıktan kaynaklansa da, burada mali sisteme güvensizliğin payı olabilir.

* Yastık altındaki paralar- Türkiye'de belli bir paranın yastık altında olduğunu biliyoruz. Sisteme girmek istemeyen, kayıtdışı kalan, şu veya bu şekilde üretken ekonominin içine girmeyen bu paranın miktarının 15 milyar dolar dolayında olduğu sanılıyor. Daha çok Almanya'daki Türk işçilerinden dolayı sistem dışındaki bu paranın yarısı veya daha fazlasının (yaklaşık 15 milyar mark) Alman Markı'ndan oluştuğu tahmin ediliyor. Vergi korkusu, bankanın batması korkusu gibi etkenlerle mali sistemin dışına çıkan paranın daha çok bankaların kiralık kasalarında veya ev ve işyerlerindeki kasalarda saklandığı biliniyor. Nitekim 94 krizi, 98 Rusya krizi ve Şubat krizleri sirasında para kasalarının satışlarında ciddi bir artış oldu.

Şimdi yastık altındaki paraların en azından yarısının mali sisteme bir giriş yapması zorunlu hale geliyor. Nedeni markların euroya dönüşme zorunluluğu. Bunun en son tarihi 28 Şubat 2002. Dolayısıyla o tarihe kardar yastık altı markların mali sisteme çıkarak euroya dönüşmesi gerekiyor.

İşte bu dönüşme sırasında mali sistemde bir miktar para kalırsa ne alâ. Bu bir kazanç olacak.

* Toplu fakirleşme- Ancak hemen hatırlatalım. 1998 Sonbaharı'ndaki mali milat ile birlikte sisteme yaklaşık 4 milyar dolar girmişti. Belki bir anlık rahatlama sağladı. Ancak kamu kesimindeki bu tutumla toplumda sermayeye ve servete karşı bu cehaletle olayı tersine çeviremedik.

Türkiye'den sermaye çıkmaya, servetler kaçmaya devam etti. Paralar mali sistemin dışına çıktı. Sonuçta mali sistem küçüldü ve kamulaştırıldı. Olan mali kaynaklara da devlet talip oluyor. Elimizdeki finansal kaynakları ülkemizde tutamadığımız, etkin ve verimli kullanamadığımız için sonuçta üretim finanse edilemiyor. Ekonomi daralıyor ve hep birlikte fakirleşiyoruz.

* Sonuç- "Cehalet daima nedamete (pişmanlığa) sebep olur" Türk Atasözü

www.superbahis.com


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır