Win-Türkçe
ASCII

YAĞMUR BEREKETİ
Yaz düğünlerini açıkhavaya göre hazırlayanların tek derdi hava raporlarını dakikada bir kontrol etmektir.

Pazar günü aynı kontrolü defalarca yaptım ve yağmurun 3 gün daha süreceğini öğrenince bahçe yerine doğruca Çırağan Sarayı'nın kapalı salonuna gittim.

Elçin ve İsmail Cem birkaç hafta arayla evlendirdikleri çocukları için herkesin özlemini çektiği iki düğün yaptılar. Sadece yakın dostlarını davet ettikleri düğünlerdeki ikram da, süsleme de abartısız ama çok şıktı. Düğündeki tek yenilik damadın nikâhtan sonra yaptığı anlamlı konuşmaydı.

Damadımız Shwan Taha, Irak'lı bir avukat baba ve doktor olan bir annenin oğlu. Taha, sözlerine yaşamına katkıda bulunanlara teşekkür ederek başladı: "İpek'le evlenme arzumu annesi Elçin Hanım'a ilettiğim zaman kendi annem kadar çetin bir cevizle karşılaştığımı anladım. Haklıydı da... Irak'tan gelen tanımadık bir gence, kızını niçin teslim etsindi? Ama bir buçuk yıl sabrettim; sonra beni kabul etti. Şimdi onu annem kadar çok seviyorum." Konuşmasının sonunu bir şiirle bitiren Taha sonra İpek'e döndü ve "Sıra senin" dedi. İpek de, "Bugün havanın yağmurlu olması beni o kadar üzdü ki, teselli edenler "yağmur berekettir" dediler. Buraya kadar gelip bizimle bu bereketi paylaştığınız için çok teşekkürler... Şimdi hep birlikte eğlenelim" diyerek sözlerini bitirdi.

İpek'ten sonra damat Taha güzel bir kararını daha açıkladı: "Geleneklerimize göre davette gelinle ben her masaya uğrayıp teşekkür etmeliyiz; bu da saatlerin geçmesi demektir. Bu akşam bu geleneği bozalım; siz piste gelin, hep birlikte sabaha kadar dans edelim."

"Aşk ne güzeldir" şarkısıyla İpek'le dansı açan Shwan'ı pisti dolduranlar kucaklayıp havaya attılar, tuttular, defalarca attılar... Irak'tan gelen kasetlerle coşanlar bir anda pisti doldurdu. Çetin ceviz kayınvalide Elçin Cem damadıyla, İpek de babasıyla dans ediyordu.

Ve hepimizin özlediği bu harikulâde düğünde yaşlısı, genci herkes saatlerce doyasıya dans etti.

KİMLER GELDİ?
* İsmail Cem'in konukları arasında gazeteciler çoğunluktaydı. Dışişlerinden daha çok genç çalışma arkadaşlarını davet etmişti. En yakın akrabası rahmetli karikatürist Ali Ulvi'nin eşi, Alev ablasıydı.

Gazetecilerin çokluğu Cem'in basından kopamayacağının göstergesiydi. Yakın dostu Ercan Arıklı ile çıkardığı haftalık gazeteye iki sayfa hazırlamam için beni ziyaret ettikleri ve birlikte çalıştığımız günler sinema şeriti gibi gözümün önünden geçti.

Cem (ona biz Cem deriz) hâlâ aynı Cem. Saygılı, mesafeli, biraz mahzun ve duygusallığını örtmeye çalışan zarif bir adam. Gazeteye kırk yıl önce geldiği zaman kızların yüreğini hoplatan Cem kalbinin daima eşi Elçin için çarptığını davranışlarıyla kanıtladı. Belki de başarısının sırrı budur.

DÜĞÜNDEN MANZARALAR

Gazeteciler çoğunluktaydı
* Uğur Bayar o gece dört aylık olan oğlu Ali'yi ilk defa Çeşme'de bırakan, eşi Selin'le düğüne katıldı. Elime doğanlardan biri olduğu için Uğur daima kendisiyle ilgili sorularımı yanıtlar. Bu sefer kulağıma eğilip ağabeyi ile ilgili haber verdi: "Mehmet Ali artık hariciyeden ayrılıp politikaya girmeye hazırlanıyor". Hariciyemiz Washington'dan dönen çok parlak bir memurunu kaybediyor ama Mehmet Ali Bayar sayesinde pomitika seviyeli ve dürüst kbir niteliğe kavuşacak.

* Televizyonlarda fırtınalar estiren Nuri Çolakoğlu 7 kilo vermiş: sırrı cebinin içinde sakladığı minik haplarda. Yeni hamlelerini de henüz sır olarak saklıyor ama bazı kişilere politika yolunda yol göstereceği belli...

* Cem'lerin oğlu Kerim ve gelinimiz Andrea Cem, Küba'dan çok mutlu döndüler. Şimdi İpek'le Shwan'ın Tayland'dan dönüşünü bekliyoruz.

Tek üzüntümüz Cem Ailesi'nde evlenecek başka çocukların olmaması. İnşallah torunları -biz olmasak bile- bu güzel aile geleneğini sürdürürler...

LEYLA UMAR