kapat
18.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.sahibinden.com
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ALİ BAYRAMOĞLU(abayramoglu@sabah.com.tr )

Deprem ve siyaset

17 Ağustos Körfez depreminin "siyasi ve sosyal artçı şokları"nı geçiştirmeden tartışmakta yarar var. Bu şoklar, sadece yaşanan insani dramların değil, "geleneksel bir kamu duruşunun iç yüzü"nü bir "neşter darbesi" atılmışcasına gözler önüne seriyor.

Rakamların ortaya koyduğu gerçekler, genel olarak, onları nasıl kullandığınıza bağlıdır. İstatistikler kimi zaman yaşananı, onu aşan bir çıplaklıkla yüzünüze vururlar, kimi zaman da yaşananları ve olanları ustaca gizlerler.

Kamu otoritesinin deprem sonrası yaptığı çalışmalara ilişkin rakamlar da böyle bir "gizleme Ğ göz önüne serme işlevi" görüyorlar...

1999'un sıcak aylarında "depremzedelerin konut sorunlarını bir yıla varmadan çözeceği" sözünü veren Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'ın aradan iki yıl geçtikten sonra verdiği bazı rakamları birlikte okuyalım şimdi.

Bakan iftiharla diyor ki:

"23 bin konut yaptık, 14 bin konutu teslim ettik. Geri kalanını da iki ay içinde teslim edeceğiz..."

Bu rakamlarla iftihar mı etmeli?

İki yılda teslim edilen konut sayısı, yapıldığı iddia edilen sayının ancak yüzde 60'sıysa, yani yüzde 40'lık bir gecikme varsa, ortaya çıkan sonuç şudur:

Devlet sözünü verdiği ve yapmak zorunda olduğu 39 bin konutluk işin ancak dörtte birini yapmıştır. Konut bekleyenlerin dörtte üçü hâlâ beklemektedir. Ve "ekim ayı sonuna kadar bölgede konut sorunu kalmayacak" dese de, Koray'ın verdiği sözleri yerine getirilme hızına bakılırsa, bu dörtte üçün ev sahibi olabilmesi için birkaç yıl daha beklemesi gerekecektir.

Bakan diyor ki: "Sadece Düzce'de bir çadırkent kaldı..."

Oysa depremden iki yıl sonra değil bir çadırkent, bir tek çadır kalması bile başlı başına sembolik bir anlam taşımaktadır. Oysa bu, bırakın göğüs gererek telaffuz etmeyi, akla gelmesi dahi, sıkıntı verici bir durum olmalıdır...

Dram keşke sadece fiziki olsa...

Örneğin Aydın nedense prefabrik binaları hiç akla ve dile getirmiyor; bu binalarda "deprem molozları"nın hemen yanı başında yaşayanları da öyle...

Bunlar olanlarla ilgili...

Peki ya bundan sonra olacaklar ya da olabilecekler için neler yapıyor bu bakanlık...

Malum, ülke, yüzde 90'ı itibariyle deprem kuşağında... İstanbul'un deprem riski, bu açıdan dünyanın en kritik şehirlerden biri olan Tokyo'yla eşit...

Dün Okay Gönensin yazmış:

Deprem sigortası binaların güçlendirilmesi ve kontrollerin yapılmasını sağlamak için zorunlu hale getirildi. Ne var ki, İstanbul çevresindeki 11 milyon binanın sadece 800 bini zorunlu sigorta yaptırmış durumda... İstanbul'daki 56 hastanenin güçlendirilmesi için Dünya Bankası'nın hazırladığı proje Başbakanlık'ta bekliyor... Körfez depreminde İstanbul Üniversitesi ameliyathanelerinin bile çatlaklar yüzünden bir süre kapatıldığı hatırlanacak olursa, durumun ne denli vahim olduğu ortada...

Özetle, aylardır deprem uzmanları İstanbul'u büyük bir depremin beklediğini söylüyorlar. Ama ortada ne bir adım atan var ne bu sözleri ciddiye alan...

Neresinden bakarsanız bakın, iş gelip bu ülkedeki "siyaset ve hizmet zihniyeti"ne takılıyor.

Siyaset ve devlet insan için değil midir?

Bırakın her şeyin "merkezi"nde olmasını; bizde insan, "ideolojik söylemlerin, grup çıkarlarının, rant anlayışının sıradan, cansız, ruhsuz bir malzemesi"dir.

Bizde sadece ölünce hatırlanır; ölümde, afette bile ideolojik dolgu malzemesi olarak kullanılır insan. Çünkü "zayiatları değil, düzeni dikkate alan bu sistem" rant - çıkar - beka derken insanı bile devletleştirir. "Siyaset ve devlet insan için formülü" yerini "insan, siyaset ve devlet için formülü"ne bırakır...

Ve 17 Ağustos depremi sonrasında olduğu gibi ona karşı çıkışlar onu zayıflattığı oranda, fatura yine karşı çıkışa, insana döner...

Döner de döner...

www.superbahis.com


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır