kapat
18.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.sahibinden.com
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
YAVUZ DONAT

Nabız iyi atmıyor

Adapazarı kan kaybediyor... Adapazarı'nda nabız iyi atmıyor. Memur barut fıçısı. Öğretmen dinamit. Esnaf saatli bomba. Çevreden laf atılıyor: Ankara sağır... Hatta... Sağır oğlu sağır!

Adapazarı "altı milletvekili" çıkarıyor. Son seçimde "öyle bir denge" kurmuşlar ki...

Herkes "kısmetini" almış.

Fazilet "iki milletvekili."

MHP, DSP, ANAP ve DYP de "birer."

"Bu pazar seçim olsa" dedik:

- Sandıktan ne çıkar?

Herkes birbirinin yüzüne baktı.

Ve yanıtı, Adapazarı Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Erol Öztürk verdi:

- Sadece burada değil, bütün Türkiye'de, sandıktan "bağımsızlar" çıkar.

ŞOFÖR ESNAFI
Adnan Uyumaz, Adapazarı Şoförler Derneği'nin başkanı.

- Başkan, durum nasıl?

- Felaket... Kriz... Taşımacılık bitti... Kamyoncu öldü... Taksici hepten perişan.

Bu sırada "çevreden biri" söze karıştı:

- Hele otobüsçü... Hele otobüsçü... Felç.

"Siz kimsiniz" diyecek olduk.

- Ben Tahsin Balaban... Otübüsçüyüm... Masraf iki kat arttı, iş yarı yarıya indi.

KÖTÜ YÖNETİM
"Biri" dedi ki:

- Kriz bizi depremden daha kötü vurdu.

"Diğeri" dedi ki:

- Sanayi çarşısında her gün iki dükkân kapanıyor.

"Öteki" dedi ki:

- Derviş Derviş diye umutlandık... O da fos çıktı.

"Beriki" dedi ki:

- Görüyorsunuz işte, hükümet buraya gelemiyor... Gelen tepki görecek.

"Bir dakika arkadaşlar" dedik:

- Sakin olun... Deprem, Allah'tan.

Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Erol Öztürk "doğru" diye araya girdi:

- Deprem Allah'tan... Ama kriz kimden?.. Tamamen kötü yönetimden.

İNTİHAR
"Çevreden" biri sordu:

- Yavuz Bey... Dara düşen... Borcunu ödeyemeyen esnaf ne yapar?

Biz yanıt vermedik.

Ancak yanıt "Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi" Atilla Ayhan'dan geldi:

- İntiharlar arttı... Borcunu ödeyemeyen intihar ediyor.

Son bir ayda "altı intihar" olmuş.

Biz Adapazarı'nda iken "bir intihar haberi daha" geldi.

- Oto tamircisi Hakkı Usta sizlere ömür... Dükkânda kendisini asmış... İyi adamdı rahmetli... Borcunu geciktirdi... Bunu gururuna yediremedi.

DOSYA
Adapazarı "kan kaybediyor."

Adapazarı'nda "nabız iyi atmıyor."

Memur "barut fıçısı."

Öğretmen "dinamit."

Esnaf "saatli bomba."

Ticaret Odası Başkanı'na dedik ki:

- Başkan bu gidiş, iyi gidiş değil.

Başkan hemen bir talimat verdi:

- Yavuz Bey'e dosyayı getirin.

Dosya geldi.

Adapazarı'nda yıllar itibariyle kişi başına milli gelir:

1998.....3199 dolar.

1999.....2702 dolar.

2000....2585 dolar.

2001.....2000 dolar.

Ayrıca...

İhracat "yüzde 79 gerilemiş."

Fabrikalar "yüzde 56 kapasite ile çalışıyor."

- Başkan, bu gidiş iyi gidiş değil.

- Yavuz Bey bu gidişin iyi gidiş olmadığını anlatmak için elimizden geleni yapıyoruz... Ama Ankara'nın kulakları duymuyor.

"Çevreden" bir laf atılıyor:

- Ankara sağır... Hatta... Sağır oğlu sağır.

Bir müjde
Acı ama gerçek:

Adapazarı'nda, çalışma yaşındaki her üç kişiden biri işsiz.

Bu "korkunç" bir oran.

"Ürkütücü."

Adapazarı'nda bize bu bilgi verilince...

Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, cebinden telefonunu çıkardı.

Ve "bir yeri" aradı:

- Adapazarı... İşsizlik... Yüzde otuz... Çok yüksek... Acil önlem...

Sonra "karşı taraf" konuştu.

Işıkara Hoca "not aldı."

Konuşma bitince sorduk:

- Nereyle konuştunuz?

- Ankara'yla... Başbakanlık'la... Proje Uygulama Ünitesi ile.

- Sonuç?

Prof. Işıkara, aldığı notları okumaya başladı:

- Avrupa Yatırım Bankası'ndan, bu bölge ile ilgili bir kaynak sağlanmış... İlk etapta 600 milyon Euro... Bir ay sonra kullanılmaya başlanacak... Hak sahiplerinin (depremde işyeri yıkılanlar) bir kısmına hazır işyeri verilecek... Bir kısmına da işyeri kredisi... Kredi uzun vadeli olacak... Derviş Bey bu konuyu yakından takip ediyormuş... Kredinin gerisi gelecek.

KADERE BAK
Sakarya Caddesi... İzmit Caddesi... Çark Caddesi...

Bu caddelerden çok geçtik.

İki yıl önce "savaş yeri" gibiydi.

Şimdi "derlenmiş, toparlanmış."

Prof. Işıkara, biz, bazı meslektaşlarımız Adapazarı caddelerini dolaşırken...

Meşhur "Elmas Oteli"nin önüne geldik.

Depremde yerle bir olan "beş yıldızlı otelin."

Seçim gezilerinde bu otelde çok kalmıştık.

Şimdi "yerinde yeller esen otele... Yıkıntılara" bakarken...

Ticaret Odası'nın bir yöneticisi dedi ki:

- Yavuz Bey, kadere inanır mısınız?

"Tabii" dedik.

- Neden sordunuz ki?

"Şunun için" dedi.

Ve bir "kader hikâyesi" anlattı.

***
16 Ağustos 1999'da "üç Amerikalı" Adapazarı'na gelmişler.

"İş görüşmesi" yapmaya.

Görüşmeleri bitmiş.

"Önceden yer ayırttıkları" Elmas Otel'e gitmişler.

Rezervasyondaki görevli demiş ki:

- Otelimizin müdürü sizlerle konuşmak istiyor.

Müdür gelmiş.

Ve üç Amerika'lıya şunları söylemiş:

- Rezervasyonunuz bir ay önceden yapıldı... Üçünüze de birer oda ayırdık... Ancak... Bugün, otelimizin sahibi Ayhan Bey (eski milletvekili Ayhan Sakallıoğlu) Adapazarı'na geldi... Bu gece otelde kalacak... Kendisine yer olmadığını söyledik... Sizden bir ricası var... Acaba... Biriniz yine tek kişilik odada, diğer ikiniz ise çift kişilik odada kalır mısınız?.. Lütfen kabul edin... Patronumuzun ricası.

Amerikalılar "böyle şey olur mu" diye tepki göstermişler.

Ve otomobile bindikleri gibi...

İstanbul'a gitmişler.

Ayhan Sakallıoğlu ise...

"Kendi otelinde" kalmış.

***
17 Ağustos sabahı, Elmas Otel, yerle bir olunca...

Amerikan elçiliği... Amerikan şirketi... Amerikan şirketinin Türkiye'deki temsilcisi... "Kayıp üç Amerikalı'yı" aramaya başlamış.

Acaba "öldüler mi?"

Yoksa "enkazın altında yaşıyorlar mı?"

Bu sırada...

Bir gün önce resepsiyonda görevli olan... Mesai saati bitince evine giden... Ve böylece yıkılan otelin altında kalmayan biri "Amerikalılar gitti" demiş:

- Tek kişilik oda verilmeyince kızdılar, gittiler... Kurtuldular... Ama bizim patron otelde kaldı ve öldü.

"Kadere" nasıl inanmazsınız?

Sessizlik
Aziz Duran.

Adapazarı'nın iki devredir Belediye Başkanı.

Son seçimde, Fazilet Partisi'nin Adapazarı'ndaki oyu "yüzde 24."

Ama "Fazilet adayı" Aziz Duran'ın aldığı oy "yüzde 38."

"Sevilen... Uzlaşmacı... Çalışkan" bir yönetici.

- Başkan, Fazilet kapandı.

- Öyle oldu.

- Saadet kuruldu, girdiniz mi?

- Hayır.

- Ya AK Parti'ye?

- Hayır.

- Başkan, ne düşünüyorsun?

- Şimdilik bağımsız ve bağlantısızım.

- Ya sonra?

- Yavuz Bey siyaseti değil de depremi konuşsak... Kaynak lazım... Yollarımızı görüyorsunuz, perişan.

***
Nihat Aslan "Arifiye Belediye Başkanı."

Necati Cantimel "Kâzımpaşa Belediye Başkanı."

İkisi de "Fazilet'ten" seçilmişlerdi.

Şimdi onlar da "Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Duran gibi."

"Bağımsız ve bağlantısız."

"Sayın Başkanlar" dedik:

- Gönlünüzde hangi aslan yatıyor?.. Saadet mi, AK parti mi?

Dediler ki:

- Yavuz Bey, Adapazarı'nı nasıl buldunuz?.. Ankara nasıl?.. Hükümet nasıl?.. Ekonomi nasıl?

Israr ettik:

- Saadet mi, AK Parti mi?

Yanıt "sessizlik."

www.superbahis.com


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır