kapat
18.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.sahibinden.com
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 


Canım Mustafam

Perşembe akşamı, Mehmet Tezkan'ın kaptanlığındaki ATV Ana Haber'i izliyorum. Aynı zamanda Milli Takım'ın fizyoterapisti Abdurrahman Bey'le fizik hareketi yapıp adalelerimi güçlendiriyorum. Kulağım TV'de hareketleri yapıyorum.

Televizyondaki bir haber, bir köpekle dalaşan eski Trabzonlu futbolcu Mustafa Başkan'ın kalpten öldüğünü söylüyor. Tabii ben de bizim Mustafa'ya hiç yakıştıramıyorum. Onun ağzından doktordu, hastaneydi hiç duymadım. Kendimi "O değildir, onun bürosunda köpek yoktur" diye teselli ediyorum.

Ailem benden saklamış

Odaya döndüm. Eşime sordum. "Haberde Mustafa'nın adını işittim. O olması mümkün değil. Zaten üzerinde sarı-lacivertli forma vardı" dedim. Ben hep olmasın istediğim için, yıllarca Ankaragücü'nde forma giydiğini unutmak istiyorum.

Daha 2 gece önce bendeydi. Oturmuş gırgır yapıyorduk. O atıyor, ben yakalıyordum. Eşime tekrar sordum. "Evet, doğru. Sen rahatsız olduğun için söylemedik. Ama oğlumuz Yusuf'u cenazeye gönderdik" dedi.

Mustafa ile arkadaşlığımız Laleli'de 1957'de başladı. İlkokuldaydık. İyi bir futbolcuydu. İnanılmaz şaka kaldırır, altın kalpli bir insandı. Nazar Cafe'de bizim inanılmaz bir ekibimiz vardı. 6 ayda bir biraraya gelirdik. Başrollerde Mustafa ve de bizim Ömer olurdu.

O günleri unutamam

1973-74'lü yıllarda bir gün Cafe'ye gelip tuzağı kurdum. Herkes beni dinliyor, gözucuyla Mustafa'ya bakıyordu. "Bebek'ten geliyorum. 1 domates gördüm. Tarttırdım tam 4 kilo geldi" dedim.

Kahvede kimseden çıt çıkmıyordu. Mustafa atıldı, "Onu ben de gördüm. Hatta ben 5 kiloluğuna da rastladım." Herkes masanın altındaydı. Onu anlatmak kolay değil. Kitap yazmak lazım. Gazete sayfalarına sığmaz.

Müthiş bir santrfordu

Galata, Bolu, Trabzonspor, Ankaragücü, Sivasspor'da yıllarca futbol oynadı. Maçtan geldiğinde kollarıyla kafası ayaklarına inmiş, bacağı çekiyor, sakatlandığını bize göstermek istiyordu. Gırgır başlıyordu. Bu Cafe, Türk tiyatro tarihinde inanılmayacak bir yer alır. Vaktimiz olsa da orayı ve Mustafa'yı yazabilsem.

İnanılmaz bir santrfordu. İnönü'de bir maçını izleyen Özarı, "O, tam bir İngiliz santrforuydu. Müthiş golcü. Uzun değil ama havada zamanlaması mükemmel. İkili mücadelelerde geçmene imkan yok" şeklinde yazmıştı.

Seni unutmayacağım

Kardeşlerine, ailesine, arkadaşlarına, bütün gece ağlamaktan doğru dürüst yazamadığımı söylemek isterim. O kardeşimi öyle bir yüreğimde tutuyorum ki, bir daha çıkmamacasına. Sen cennetin içinde kendine yeni arkadaşlar bulmuş mutlaka orada da herkesi kırıp geçiriyorsundur.

Mekânın cennet olsun. Nur içinde yat sevgili Mustafam. Seni arkadaşların olarak hiçbir zaman unutmayacağız.

www.superbahis.com

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır