kapat
18.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.sahibinden.com
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

www.borusanmakina.com
 

Evimin yolunu değiştirdim


Yıllık cirosu 100 trilyon olan Mensa Mensucat'ın patronu Mehmet Ulutaş Anadolu'da işsizliğin sosyal patlama yaratacak noktaya geldiğini söylüyor
Dört yıl önce İş Bankası'ndan aldığı Mensa'da mucizeler yaratmış Kayserili bir sanayici o. Bugüne kadar fabrikaya yaptığı 75 milyon dolar yatırımla, yaklaşık 3 bin kişiye iş olanağı sağlayan sanayici Mehmet Ulutaş'ın işleri hiç de fena gitmiyor aslında. Yılda 60 milyon milyon dolar ihracat yapıyor.

Ama Ulutaş'ın ruh hali bunun tam tersi. Kriz ortamında pek çok sanayicinin imrenerek baktığı Ulutaş'ın, Adana'nın ve Adanalı'nın halini gördükçe içi kan ağlıyor. "Kimin umurunda enflasyon yüzde 57.5'e inmiş. İnsanlar bir dilim ekmeğe muhtaç" diyen Ulutaş, enflasyonla mücadelenin birkaç yıla yayılmasını istiyor.

BAŞIM HEP ÖNÜMDE
Konu kamu bankalarına geldiğinde ise iyice sertleştiriyor eleştirilerini. "Eğer Ziraat ve Halk Bankası sanayiciye teminat mektubu verirse Mensa gibi 20-25 fabrika daha kurulur Adana'da" diyor.

Hali hazırda 40 bin işsizin olduğu Adana'ya bundan iyi ilaç olur mu? Ama olmuyor. "İstanbul'dan göründüğü gibi değil işler" diyor Ulutaş. Zira Devlet Bakanı Kemal Derviş'in Anadolu gerçeğinden uzak olduğu inancında.

İki kamu bankasının bilançosunu küçültme işlemiyle, Anadolu'da reel sektörün ölüm fermanının imzalandığını düşünüyor. On binlerce kişinin işsiz kalmasına göz yumuluyor ona göre.

Ulutaş'ın yüreği ezik. Zira evinin önündeki işsizler her gün ondan iş bekliyor. Başa çıkamayınca, evinin markete açılan arka kapısını kullanmaya başlamış. Artık önce markete girip, oradan evine çıkıyor. Ulutaş, "Onların halini görünce insan başı dik işine gidemiyor. Bunca insana iş kapısı açtık. Yine de bu duygudan kurtulamıyorum" diyor ve ekliyor: "İş kapıları açılmazsa, asıl şimdi PKK terörü, irtica tehlikesi başlayacak."

'Bankalar karaborsaya düştü'
Ulutaş'a göre eskiden yağ, çimento karaborsaya düşerdi. Şimdi ise bankalar karaborsaya düştü. Ortada kredi alacak banka kalmadı

* Sizce reel sektörün en önemli sorunu ne?

Kemal Derviş mali sektörü iyi biliyor, rüştünü ispatladı. Amerika'dan parayı alıp geldi. Ama reel ekonomi farklı. Vatandaşın halini bilmiyor. İşin insan boyutu unutuldu. Derviş'in eşi dostu hep profesör ya da mali sektörden. Biraz sanayicilerle, sendikacılarla dostluk kurmalı. Gerçekler İstanbul'dan görüldüğü gibi değil.

Benim gibi yüzlerce Anadolu kaplanı gitti bu ülkeye yatırım yaptı. Peki bu devlet ne yaptı? Gitti adamın borcunu bir gecede, ikiye üçe katladı. Ondan sonra bankalara da el koydu. El koydukları bankaların altında yüzlerce sanayi kuruluşu ezildi.

* Sizce tek sorun bankalar mı?

En önemlisi. Sanayi kredi bekliyor. Kriz nedeniyle katlanan borçları için anlayış bekliyor. Biz ihracat ile sorunlarımızı çözüyoruz.

Türkiye'nin yükünü birkaç banka yüklenmiş. İş Bankası bunların başında geliyor. Ama onun da bir dayanma gücü var.

Yani bankacı sanayicinin para sorununu çözemezse ne yapacak? Zaten devlet özelleştirmeye çalışıyor. İki yılda 23 milyon dolar vergi vermişim. Geçtiğimiz altı ayda 30 milyon dolar döviz getirmişim. Ne SSK borcum ne vergi borcum var. Geçen yıl 45 milyon dolar ihracat yaptım. Bu yıl 60 milyon dolar getireceğim. 3 bin işçi çalıştırıyorum. Şimdi yurtdışından hammadde çekeceğim, bana teminat mektubu lazım. Bu sorunumu çöz. Bu benim değil, tüm sanayicilerin sorunu. Arkadaş, adamın KDV alacağı mı var? Ver şu teminat mektubunu, sorunu çöz. Eskiden yağ karaborsaya düşerdi, çimento karaborsaya düşerdi. Şimdi bankalar karaborsa oldu. Niye devlet kendi bankalarını devreye koymuyor? Sağlam firmalara aç kredileri, ver bunların teminat mektuplarını, ver bunların akreditiflerini. Sanayicinin tek sıkıntısı banka. Başka sıkıntısı yok ki! Eximbank çıkıp da,"Ya arkadaş sen bu kadar ihracat yaptın. Hadi ben de riske gireyim 50 milyon doların üzerinde ihracat yapan firmalara 3-5 milyon dolarlık yardım yapayım" demiyor.

* Ayıplı sanayiciyle dürüstü ayırmak o kadar kolay mı?

Tabii. Ama biraz da risk alacaksın. İşini düzgün yapan, teminatları sağlam olan, ayıbı olmayan sanayiciyi sen zaten testlerden geçirmişsin... Bunları koruyacaksın. Getir elindeki müşteri çeklerini, getir fabrikanın hisse senetlerini, ne istiyorsun, teminat mektubu, al sana... Bitir bu işi. Çözüm bu. Şimdiki bürokrat risk almaktan korkuyor. Ben her yaptığım işte Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne giderim diyor. O adamı da kurtarmak lazım. Bu devletin hakkı. Devletin parası kılçıklı paradır. Devletin parasını yiyen adam hiç bir yerde iflah olmaz.

* Peki devlet ne yapsın?

Devlet bugün üç kamu bankasını devreye koysun. Sanayicinin emrine versin. Sağlam, problemi olmayan, şaibesi olmayan insanlarla çalışmaya başlasın. Hemen bugün bu sıkıntı bitirilsin. Ben demiyorum ki kamu bankası gitsin de bulaşık adamla çalışsın. Kamu bankası olmasın da başka bir banka olsun. İşimiz görülsün.

Derviş'e espriyle karışık öneri: Para bas dağıt!

Sanayİcİ Mehmet Ulutaş, reel sektör sorunları için düzenlenen bir toplantıda Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'e yaptığı ilginç bir öneriyi şöyle anlattı:

"Kemal Bey'e işsizliğin boyutunu anlatmaya çalışıyorduk. Üç kuruş maaş için kapımıza gelen insanları, işsiz kaldığı için borçlarını ödeyemeyen, utancından sokaklara çıkamayan insanları anlattık. Tek çözüm var; sanayicinin desteklenmesi ve reel sektörün önünü tıkayan sorunlarının çözülmesi. Sosyal patlama Türkiye için büyük bir tehlike. Hiçbir şey yapamıyorsanız, çalıştırın şu makineleri. Gizli gizli para dağıtın şu fakir fukaraya. Herşeyi IMF'ye anlatmak zorunda değilsiniz ki' dedim."

Yönetmen Sinan Çetin'den beter olduk
Mehmet Ulutaş: Kıbrıs Savaşı'nda bile işimize gücümüze bakardık. Şimdi televizyonda haber takip etmekten, sürekli senaryo yazıp uygulamaktan yorgun düştük. Yönetmen Sinan Çetin'den beter olduk

* Krizde işçinize normal zam verdiniz mi?

Tabii. Mensa'yı aldığımızda DİSK'le anlaşma yaptık. O zaman DİSK'in Başkanı Rıdvan Budak'tı. "Buraya yatırım yap. Biz sonuna kadar yanınızdayız. İşçinin hakkını da senin hakkını da koruyacağız" dedi. Ve öyle de yaptı. O güne kadar DİSK'i belalı sendika diye bilirdik. Ama yanıldık. Burayı ilk aldığımızda 1000 kişi vardı. Şimdi 2 bin 100 kişi çalışıyor. Bu DİSK'in desteğiyle oldu. Canla başla çalıştılar. Destek verdiler. Devlet de böyle yönetilse...

* Aslında kriz size yaramış bile diyebiliriz değil mi?

Kriz bizim kıyımızdan çıktı. Öz varlığımız olduğu için bugünleri kolay atlattık. Sanayicinin her işi krediye koymaması lazım. İmkânları kuvvetli olacak. Tabii bu arada Sinan Çetin'den beter olduk. Aylardır sürekli senaryolar yazıyoruz. "Kurda bir günde yüzde 35 dalgalanma olursa ne yapmamız lazım" diyoruz, "Kendimizi bir Derviş'in yerine koyuyoruz, bir IMF'nin... Bu yüzden krize de hazırlıklı yakalandık. Dalgalı kuru bile 6 ay öncesinden tahmin ettik.

* Asıl sıkıntı ne zaman başladı?

Kasım ayına kadar çok iyi gitti devlet. Hiç sıkıntı yoktu. Ne olduysa Kasım'dan sonra oldu. Bir anda bankalara el koymaya başladılar. Birdenbire frene bastılar. Frene basılır, ama yavaş yavaş... Birdenbire frene bastıkları için işler darmaduman oldu. Mensa'da ciddi bir sıkıntımız yok. Bizim işimize yaradı. Markı 300 bin liraya bozuyordum. Şimdi 600 bin liraya... Biliyorum bu kadar bağırmamıza gerek yok. Dışarıdan bir ödeme geliyor 2 milyon dolar. Bozdurup bozdurup borçlarımı ödüyorum. Ama üzüldüğüm nokta, daha fazlasını yapabiliriz. Kasım ayından önceki krizlerde 1974'te Kıbrıs savaşında babamla çalışıyordum. Savaş var mı yok mu bizi ilgilendirmiyordu. Ama şimdi televizyonun başından ayrılmaz olduk. Sanayici hiç bu kadar tedirgin olmamıştı.

MİNE ŞENOCAKLI

www.superbahis.com

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır