kapat
18.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.sahibinden.com
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Gökyüzü ağlıyor, Seren ağlıyor, biz ağlıyoruz!


Seren büyüdükçe o sıcak kızın izlerini üzerinden sildi. "Elalem davul çalıyor ben kontrabas" dedi!
Memleketin gayet ciddi sorunları varken benim çereçöpe kafamı takıyor olmam derdüstü muradüstü olmamdan kaynaklanıyor sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz.

Bu mektubu size "kıyamet yağmurları" yağarken yazıyorum.

Zaten ırzına geçilmiş olan dünyamızın gün be gün kötüye gidişine bu denli höyküre haykıra ağlıyor olmasının şaşılacak ne yanı var sizce?

İnsan böyle havalarda serotonin eksikliğine uğrayıp fevkalade mutsuz olurmuş. (Olur. Oluyor da zaten...)

Benim de zırtpırt ağlayasım var mesela. Yoo, herşey yolunda merak buyurmayın; ondan değil.

Serotonin eksiği çok fena bişey. Kötümser oluyorsun, bokunla kavga ediyorsun falan filan.

Zaten niye onca yıl antidepresan kürleri yapıldı sanıyorsunuz? Sonuç... Şiş bir Ayşegül. Bu antidepresanların da böyle bir etkisi var kiminin üzerinde.

"Sürü ile insan zeplin gibi gezerken sen niye takıyorsun bakiim kafana?" diyecek olanlara "size SAYGIMDA-A-AN" demekle yetineceğim.

SEREN SEREN GÜNLER
Siz yazımı güzel güzel okuyadurun bugün kendimden bahsetmeyi düşünmüyorum.

"Maalesef." (Burası Tarkan'ın telesekreterindeki sesinin kırılganlığı tonunda okunacak.)

Bu hafta Seren Seren Seren Serengil'in bir yumrukta nasıl serildiğinin "göz göre göre" boyutlarını inceleyeceğiz. Ailenizin magazin muhabirine döndüm farkındayım. Ama benden de TBMM yada ekonomi haberlerinin sınırlı sorumlusu olmamı beklemiyordunuz değil mi?

Gökyüzü ağlıyor, Seren ağlıyor. E, onu görünce biz de ağlıyoruz...

Gün geçmiyor ki Seren'le henüz ayrılmadığı kocasının ana haber ve malum programlarda, çiçekler arasında, koltukta, orada, burada elele gözgöze hallerini günün popüler şarkılarının görüntüye taban teşkil edecek şekliyle görmeyelim.

Onlar evlendikleri halde muratlarına eremedi. Bizim kerevete çıkmamızı geçtim; üzüntüden yerle yeksan olduk.

Murada ermeyi bırak, tee başından beri beklenen sonuca nihayet erdiler.

"Kenar gezme dolan yar beri beri" türküsü fonda, sadede geldiler.

Ben Seren'i, o küçükkenden tanırım. Şirin mi şirin bir cimcime hanımdı.

O sıra Mehmet ağabeyinizle evlilik hazırlıkları içindeyiz. Ağabeyiniz özgür bir ruh ya, Öztürk Serengil'in evinde kalmakta. Çağırdılar, bir gün ziyaretlerine gittim.

Ortalıkta sevimli bir yer cücesi dolaşıyor. Sıcak mı sıcak bir kız çocuğu.

Aaa Seren'miş. Rahmetlinin ev nüfusu mebzul miktarda o sıralar.

"10! Çok çok iyi" diye puanlar verilen o meşhuur yarışmanın nekahat dönemi...

Evin içinde irili ufaklı komedyen adayları dolanmakta.

Bir tanıdık sima daha var ve sonradan öğrendiğime göre o sıra Mehmet'in sevgilisi!

Ufak bir ipucu verecek olursak, sonraları Mehmet'in dışında ortak bir özelliğimiz daha olacak; "yazı yazmak"... Neyse konu bu değil. Seren'den söz ediyoruz şimdi.

Seren büyüdükçe o küçük sıcak kızın tüm izlerini üzerinden tamamen sildi.

Görünümünü geçtim, hayatı kendine dert edinen, bir eli yağda bir eli bağda iyi aile kızı söylemiyle "Elalem davul çalıyor ben kontrabas" demeğe getirdi hep lafı. Sonunda dedi de.

Görünmenin erdemini çoktaan keşfetmiş olan Seren bu günlerde derdini de gözler önüne seriyor. Biz de seyretmekteyiz. Şimdi tekrar sahnelere dönecekmiş; ait olmayı istediği yere.

Aşkta da umarım arzu ettiği kıvamı yakalar.

Mutluluk görüntülerinde de görüldüğü üzere yanaklarını acıtır gibi büküştürmeyen, onu ve köpeğini eline geçirdiği irice bir yaprakla dövmeyen ve mutlak onu ondan çok seven birini bulur.

Sahne bahane. Küçük Seren'in sevgiye, ilgiye herşeyden çok ihtiyacı var. Benim anlayabildiğim bu.

Bugünkü hayat bilgisi dersimiz burada sona erdi. Haftaya çoook değişik bir konuda buluşmak üzere; canımdan çok sevdiğim efendilerim benim.

Benzetme köşesi
Hakan Öztürk kardeşimiz vardır. Bizim çevrede gayet iyi tanınır. Moda dergilerinin takipçileriyse fotoğraf çekimlerindeki prodüksiyon ve sanat yönetmenliği imzasıyla hatırlayabilirler. Beyaz adıyla nam "Beyazıt Öztürk'e benzetiyorlar mı seni" diye sormuştum. "Ay! Evet" dedi. Ne anlamda bilinmez. Soyadlarına da bakar mısınız, aynı. Bu yakışıklı çocuklara "The Öztürk Bradırs" da diyebilir miyiz acep?

aldinc@arti.net.tr

Faks: 0212 293 98 46

Ayşegül Aldinç

www.superbahis.com

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır