kapat
18.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.sahibinden.com
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Hippi'likten mankenliğe


Biz onu ak saçları ve hınzır gülümsemesiyle tanıyorduk. Sarar'ın 48 yaşındaki yakışıklı mankeni Joe Kloenne hippi, Budist, müzmin bekâr ve kadınlar konusunda biraz problemli çıktı
Sarar giyimin beyaz saçlı yakışıklısı olarak tanıdığımız Joe Kloenne geçtiğimiz haftalarda kış kataloğunun çekimi için İstanbul'daydı. Türk kadınlarının gülüşüne hasta olduğu 48 yaşındaki bu olgun erkeğin meğer hasta olunacak daha birçok yönü varmış...

* Kısa bir özgeçmiş lütfen...

Kentucky'de doğdum. Bir süre California'da yaşadım. Orada müzik okudum. Sonra Hawai'ye gittim. Cankurtaranlıktan garsonluğa kadar pek çok iş yaptım. Moda hakkında hiçbir şey bilmiyor, hippi gibi yaşıyordum. Saçım sakalım birbirine karışmıştı.

Bir gün çalıştığım restoranda hizmet ettiğim bir adam bana manken olmamı teklif etti. Kendisi Japonya'da büyük bir moda ajansının sahibiymiş ve o sıralar Nike'a bir iş hazırlıyorlarmış. Nike işi için 160 adayla görüşmüş ve hiçbirini beğenmemiş. Bana günde 400 dolar vereceğini söyledi. Ben o güne kadar bu kadar parayı bir arada görmemiştim. İki hafta sonra GQ dergisine kapak olmuştum. New York'ta ve İtalya'da tanınıyordum. Her şey çok hızlı gelişti. Daha Versace'nin kim olduğunu bilmeden moda dünyasının ortasına dalmıştım.

* Sizin oralarda böyle "keşfedici adamlar"dan çok var değil mi?

Evet. Benim bütün manken arkadaşlarımı bir yerlerde bazı adamlar keşfetmiştir.

* Nike reklamının üzerinden ne kadar geçti? Şimdi hayatınız nasıl?

20 yıl geçti. Şu anda çok mutluyum. Ve benim için şu an çok önemli. Buda ve Zen felsefesine inanıyorum. Hiçbir zaman materyalist olmadım. Parayla işim olmadı. Lüks yaşamıyorum. New York ve Miami'de gayet sade iki tane evim var. Çok iyi arkadaşlarım var, onlarla çok güzel sevgiler paylaşıyorum.

* Neden evli değilsiniz?

Ben de merak ediyorum. Babamın ailesinde de çok bekâr insan var. Herhalde genetik. Türkiye'de fal baktırdım. "Sen yalnızsın, yalnız kalacaksın ama böyle mutlusun" dediler.

* Kadınlarla aranız nasıl?

İlişkileri artık çözmeye başladım. Bence ilişkilerde kadın da erkek de aktif bir sosyal ve iş yaşamına sahip olmalı.

Söylersem ahlakınız bozulur

* Nasıl insanlarla birlikte olursunuz?

Bunu anlatmak için kasetler yetmez.

* İpuçları verir misiniz?

Bu benim sırrım. Türk çocuklarının ahlakını bozmak istemiyorum.

* Anladım. Spor ve beslenme konularına geçelim...

Her zaman vücuduma dikkat ettim. Hippi iken bile... 15 senedir yoga hakkında bilgim var ve son dört senedir aktif olarak her gün yoga yapıyorum. Bu aralar Doğu tıbbı ve Thai Chi konusunda çok okuyorum. Yapay yiyeceklerden hoşlanmıyorum. Şeker ve cola'dan uzak duruyorum. Çocukluğumdan beri bu böyle. Altı kardeşim var. Benim babam sütçüydü. Zengin değildik ama iyi besleniyorduk.

MÜZİKTE BACH MODADA ARMANİ
* Moda dünyasında hangi markalar size tam olarak hitap ediyor?

Ben günlük hayatta şortla dolaşırım ama bana göre Armani her zaman bir numara... Müzikte Bach, modada Armani. Armani'den sonra Sarar geliyor.

* Gerçekten mi?

Altı yıldır Sarar ile çalışıyorum. Paris'te Londra'da, nerede giyersem giyeyim herkes bana üzerimdeki kıyafetin ne olduğunu soruyor. Gerçekten çok beğeniyorum Sarar'ı. Çünkü Sarar bir aile şirketi. Bu sebeple detaylara çok önem veriyorlar. Dünya markalarının hepsi çok makinalaştı.

Edip Akbayram Miami'deki komşularımı delirtiyor
* İstanbul'un en sevdiğiniz mekânları nereler?

Nevizade'deki İmroz'u çok seviyorum.

* İlginç. Laila değil İmroz ha?

İlk geldiğimde ekipçe gitmiştik. Ertesi gün tek başıma gittim. O gün bu gündür her geldiğimde gidiyorum. Tramvaylı caddeyi (İstiklal'den bahsediyor) çok seviyorum. Oradaki kasetçilerden Türk müziği arşivim için bir sürü CD aldım.

* Kimler var o arşivde?

Edip Akbayram "Bekle Bizi İstanbul" ilk aldığım kasetlerden. Bay Sarar'ın arabasında dinlemiştim. Gidip kasetçide melodisini mırıldandım, verdiler. Mustafa Sandal var. Ney ağırlıklı Klasik Türk Müziği eserleri var. Bu şarkılar Miami'deki komşularımı delirtiyor ama ben çok seviyorum.

* Türk deyince aklınıza ilk ne geliyor?

Gözler. Türkler konuşurken birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlar. Türkiye'den gittiğim zaman insanların gözleri nerede diye merak ediyorum. Bazen Miami'de Türk Hava Yolları'nın ofisine gidip çalışanların gözlerine bakıyorum. Kendimi iyi hissediyorum.

SİBEL ARNA

www.superbahis.com

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır