kapat
17.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.sahibinden.com
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Dertli gitar sustu


Türkiye'nin en iyi blues gitaristi, 'altın çocuk' Yavuz Çetin, ruhunda açılan yaraların acısına Boğaz Köprüsü'nden atlayarak son verdi...
Spot ışıkları üzerine kilitlendi dakikalarca.... Gözler sahnede gitarıyla devleşen dal gibi genç adama çevrildi... 27 Temmuz gecesi Mazhar- Fuat- Özkan'ın Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda verdiği konserin kahramanlarından biriydi Yavuz Çetin... Notalar parmaklarının arasından kayarken fısıldamadı, haykırdı... Kurtarılmayı bekleyen bir kahraman gibiydi... Mazhar Alanson, onu "İşte Altın Çocuk" diyerek tanıttı dinleyicilere... Evet Yavuz Çetin gerçek bir "altın çocuktu". Blues-rock alanında Türkiye'nin en iyi, en yetenekli müziyeni olarak tanıyordu yıllardır. 31 yaşındaki bu genç müzik dehası, önceki akşam Boğaziçi Köprüsü'nde atlayarak yaşamına son verdi... Ne çok sevdiği gitarı, ne müzik, ne de hazırlıklarını sürdürdüğü yeni albümü bu trajik sona engel olamadı.

ALBÜM HAZIRLIĞI
Uzun süredir psikolojik tedavi gören Çetin, 10 gün kaldığı Balıklı Rum Hastanesi'nden yeni albümünün hazırlıkları için çıkmıştı. BMC Müzik Şirketi ile bir yıllık sözleşme imzalayan genç sanatçı, bir yandan önümüzdeki aylarda piyasaya çıkacak olan "Satılık" adlı albümü için çalışıyor, bir yandan da ruhunu kemiren bunalımlarıyla boğuşuyordu. O gün kendisi gibi müzisyen olan kız arkadaşı Mine Erkaya ile Nişantaşı'ndaki psikoloğuna uğradı. Doktordan çıktıktan sonra kız arkadaşına stüdyoya gideceğini söyledi ve ayrıldılar...

SON NOT: EVİ TERK ETTİM!
Akşam 19.00 sıralarında Peugeot marka otomobiliyle Boğaziçi Köprüsü'ne geldi, arabasını durdurdu ve köprü korkuluklarına doğru koşarak kendini Boğaz'ın serin sularına bırakıverdi.

Arkadaşından uzun süre haber alamayan Erkaya, Çetin'in Arnavutköy'deki evine gittiğinde garip bir notla karşılaştı: "Evi terk ettim!" Erkaya, akşam saatlerinde Yavuz'un intihar haberini alacaktı. Genç sanatçının cesedi, Sahil Güvenlik ekipleri tarafından denizden çıkartıldı. Otomobilde yapılan aramada 1 milyar nakit para dışında herhangi bir şey bulunamadı. Birkaç yıl önce eşinden ayrılan 1 çocuk babası Çetin'in bir süre önce Arnavutköy'den ev kiralayarak burayı dayayıp döşediği, bu nedenle hayli borca girdiği öğrenildi.

GİTARINA AŞIKTI
Ünlü gazeteci Erdal Çetin'in oğlu olan Yavuz Çetin, 1970 yılında Samsun'da doğdu. Ortaoğrenimini İstanbul'da Haydarpaşa Lisesi'nde tamamladı. İlk enstrümanı bağlama oldu ancak hayatına yön veren gitar ile tanışmasıydı. Liseden okul arkadaşı Ercan Saatçi ile birlikte kurdukları grup ile yaptıkları "I Will Cry" adlı şarkı ile Hey dergisinin düzenlediği yarışmayı kazandı. Marmara Üniversitesi Müzik Bölümü'ne başladı. "Hard Time Passengers" ve "102 Sayfa" adlı gruplarda gitar çaldı. "Labirent" adlı grubu kurdu. Bir dönem Ali Otyam ile "Pi" grubunda çalan Yavuz Çetin, 1990 yılında barlardaki gece çalışmalarını yaptığı "Blue Blues Band" adlı coverband grubunu biraraya getirdi. Teoman ve Göksel'in albümlerinde stüdyo müzisyenliği, başta Coca Cola olmak üzere birçok reklam filmlerinin müziğini yaptı. 6 yıl devam ettiği üniversite eğitimini yoğun gece çalışmaları yüzünden tamamlayamadı. 27 yaşında söz yazarı, besteci ve yorumcu olarak imzasını attığı "İlk" adlı albümünü Ercan Saatçi'nin prodüktörlüğünde çıkardı. Kıraç'ın son albümü "Bir Garip Aşk Bestesi" nde çalıştı. Sibel Tüzün'ün "Hayat Buysa Ben Yokum Bu Yolda" isimli albümüne de katkıda bulundu. 15 yıldır MFÖ'nün gitaristi olan Çetin, dünyaca ünlü müzisyenler Marcus Miller ve Wyton Marsallis için de gitar çalmıştı.

Müzik dünyası notalarla nefes alan, gitarına aşık ama ruhu yaralı bu genç yeteneğin acısını yaşıyor.

PSİKİYATRİSTİ ÖZKAN PEKTAŞ: Hastanede kalmalıydı ama albüm için çıktı
Bir süre Balıklı Rum Hastanesi'nde tedavi gördü. Hastanede kalması gerekiyordu fakat kendisi çıkmak istedi. Çünkü bir albüm hazırlıyordu. Onun için müzik çok önemliydi ve müzikle ilgilenmek istiyordu. Balıklı Rum Hastanesi'nde bulunan bütün doktorlar ilgileniyordu onunla. Ben Yavuz'un çok eski arkadaşıyım. Hep onun yanındaydım. Hem maddi hem manevi sıkıntıları vardı. En son bir hafta önce gördüm. Bizim çok sevdiğimiz, şeker gibi bir insandı. Rahatsızlığı ile ilgili bir son bu... Tek başına bir şeylerin mücadelesini vermeye çalışıyordu. Ama hastaneden çıkması onun için çok kötü oldu. Uyuşturucu konusunda bir şey söylemem. Konu bu değildi. Ama hastalığı ile ilgili derin konuları da anlatmak istemiyorum. Meslek ahlakı açısından doğru olmaz.

ARKADAŞLARI İNTİHARIN ŞOKUNU YAŞIYOR

ERCAN SAATÇİ: Bunu yaptığına inanamıyorum
Çetin benim çocukluk arkadaşımdı. Biz müziğe Haydarpaşa Erkek Lisesi'nde birlikte başladık. İlk grubumuz Ercan-Yavuz-Vahe üçlüsünü kurduk. O Türkiye'nin yetiştirdiği ender yeteneklerden biriydi. Benim müzikal anlamda gelişmemde önemli katkıları oldu. Kaset yapan tüm pop sanatçıları için de çok önemliydi. Ülkemizde çıkan pop müzik kasetlerinin hemen hepsinde emeği vardır. Benim hem müzik arkadaşımdı, hem de bugüne kadar yaptığı tek kasetine prodüktör olarak imza attığım bir sanatçıydı. 5 yıl önce, arkasını getireceğimizi planlayarak yaptığımız kasetine "Yavuz Çetin İlk" adını vermiştik. Üzüntüm sonsuz. Böyle birşey yapmış olduğuna hâlâ inanamıyorum.

TEOMAN: Yokuş aşağı düşüşünü adım adım izledik
Bir jenerasyonun en yetenekli müzisyenlerinden biri, hatta bence en yeteneklisi artık yok. Ve ne acıdır ki çok şaşırmadık. Çünkü, gencecik bir çocuğun müzisyen olarak hızla yükselişine ve hayatta aynı hızla tükenişine tanık olduk. Yavuz, hayata sıkı sıkıya tutunmuyordu. Üstelik bu durumu çevresine de sirayet ediyordu. Bu yüzden ona ettiğimiz tavsiyelere biz de inanmaz olmuştuk. Ona yardım etmek isteyenlere karşı kalkanları o denli güçlüydü ki, insanları pes ettiriyordu. Pes ettirdiği insanlardan biri de bendim. Eminim onu her seven, şu anda içinde benim hissettiğim suçluluk duygusunu duyuyor. Sevdiğiniz birinin hızla yokuş aşağı gitmesini izlemek çok yorucu. Bizler de yorulmuştuk... Çok üzülsek de kararına saygı duymalıyız.

AYKUT GÜREL :O, gördüğüm en iyi müzisyendi
Müzik dünyası için Çetin çok büyük bir kayıp. Hayatımda gördüğüm en iyi müzisyenlerden biriydi. Bu kadar başarılı olduğu halde bu kadar iyi olan bir insan daha tanımadım. Galiba fazla yetenekten olacak içine kapanık bir yapısı vardı. Eğer iyi bir menajeri olsa dünyanın en büyük sanatçılarından biri olurdu. Ercan'la birlikte ona bir kaset yapmıştık. Olmadı, şansı yaver gitmedi. En büyük şansızlığı da Türkiye'de doğmuş olması. Çetin'in ölümü müzik için büyük kayıp.

FUAT GÜNER : Türkiye için büyük bir kayıp
Çok sevdiğimiz bir insandı. Hayatında hiç kimseyi üzmedi, kırmadı. Bizim için çok önemliydi. Ve Türkiye için inanın büyük bir kayıp bu. Çok iyi bir müzisyendi. Psikolojik sorunları olduğunu biliyordum. Bunun için ilaç kullanıyordu. Maddi sıkıntısı yoktu. Böyle bir şeye biz müsaade etmezdik zaten. Evli ve bir oğlu vardı. Ama evliliğini uzun zaman önce bitirdi. Mine isminde bir sevgilisi vardı. En son onunla konuşmuş galiba... Sonrasını bilmiyorum. Böyle bir insan bir daha gelmez. Melek gibi biriydi. Sıkıntılarıyla hiç kimseyi üzmek istemezdi.

ÖZKAN UĞUR : Yazık oldu, çok yazık oldu!
Çok üzgünüz. Hâlâ inanamıyorum. Uzun yıllardır kendisini tanırım. Hiç kimseye zararı olmayan birisiydi. Çok yazık oldu. Yeni albümünü bitirmişti. Bir iki ay sonra piyasaya sunacaktı. Çok heyecanlıydı. Ama olmadı işte... Uzun süredir psikolojik tedavi görüyordu. Ruh durumu biraz bozuktu biliyorduk. Ama yapacak bir şey yok. Sonunda kendi kararını kendisi verdi.

www.superbahis.com

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır