kapat
11.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

banner
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )

Sultanların sultanı olmuşlar artık!..

Nerdeyse iki ay olmuş, gidip görmeyeli.. Hollanda'dan yıllardır görmediğim, can arkadaşım Ercan Tanrıverdi, ailesi ile tatil için İstanbul'a gelince "Onları öyle bir yere götüreyim ki, değsin" dedim içimden.. "Öyle bir şey olsun ki, Avrupa'da bulamasınlar.."

Ne var?..

Sultanların Dansı.. Türk gösteri tarihinin doruk noktası.. Dünya çapında bir gösteri olayı..

Mayıs ayında "Üç gün" diye başlamıştı reklamları.. Mayıs bitti, haziran bitti, temmuz bitti.. Ağustos bitiyor, devam.. Şimdi Efes Antik Tiyatro'da bir hafta.. Ardından Aspendos'ta bir hafta. Sonra gene İstanbul..

Sonra.. Sonra Dünyaya açılış.. İsrail ve Japonya ile anlaşma tamam gibi.. Bir çıktılar mı, dünya turnesi olacak..

Ercan'a "Sultanların Dansı" der demez, "Aman hocam" dedi.. "Biz taa Hollandalardan duyduk, efsaneyi.. Gelir gelmez, bilet için başvurduk.. 'Hiç yer yok.. En erken eylül' dediler.. Oysa görmeyi ne istiyorduk" dedi.

"İşte" dedim, "Kısmet ayağınıza geldi.."

Ercan beni, hani yazmıştım, Ankara'da yaşarken, Ankara dönüşlerinde hava alanı yolunda durdurup, Gelik'te ağırlayan dostum.. O zaman Gelik, tarihi bir binanın alt katı sadece.. Şimdi o bina süs gibi kalmış.. Gelik, bir site kadar büyümüş.. Ama lezzet ayni..

Eski günlerden kalma bir Gelik yapacağız.. Bu defa ağırlama benden yalnız..

Sevgili Orhan ve Hikmet Mizanoğlu dostlarımızı da aldık.. Orhan kalender, Hikmet seçicidir.. Öyle herşeyi beğenmez..

Gelik'te yemek harikaydı..

Sonra Mydonose'da perde açıldı..

Vay canına..

İki ayda, şov nasıl gelişmiş.. Bir defa, dans ve koreografi öyle bir oturmuş ki.. Artık kusur yok.. Asıl ışıklar.. Işıklar da gençlerle birlikte dans ediyorlar. Böyle bir ışık dizaynı..

Ercan nasıl keyiflendi, nasıl coştu.. Yıllardan beri dışarda yaşıyor.. Dışarda yaşayanların, Türkiye'nin başarılarına coşkusu başka oluyor.. "Bu şov hemen Avrupa'ya gelmeli.. Başta, Almanya, Hollanda hemen görmeliler.. Görmeliler ve Türkün neler yapabileceğini anlamalılar" dedi..

Hikmet bayıldı.. Ben öldüm!..

Hele o ikinci perdedeki Horon.. Hele o horon.. Dünya dünya olalı böyle bir horon tepildi mi?..

Sevgili patron Güvenç'le konuştuk, şovdan sonra.. İsrail ve Japonya'dan gelen organizatörleri gösterdi bana.. Görüşmeler son aşamada imiş. İsrail 3, Japonya 7 gala istiyor şimdilik.. Japonlar, Tarkan konserine de bayılmışlar.. 7 gece de Tarkan istemişler.. Dahası Mydonose'un çadırına da bayılıp "Bize de böyle bir çadır kurar mısınız" demişler..

Dünya teknoloji harikası Japonlara, gidip çadır kuracak ve içini de dolduracağız.. Bunu kimler yapacak?.. Türkler..

Japonya'ya teknoloji, Japonya'ya yetenek, Japonya'ya şov ihraç edeceğiz.. İyi mi?..

***
"Derviş, boş bir vaktinde Dansın Sultanları'nı izlesin de, Türk'ün, önüne büyük bir hedef konan, disiplinli çalışma imkanı sağlanan Türk'ün nasıl mucizeler yaratabileceğini görsün" demiştim..

Aklı evvel bir meslekdaşım, saldırdı.. "Şeyi şeyine denk Hıncal efendi.. Senin geceleri gezecek vaktin var.. Derviş'in kafasını kaşıyacak vakti yok" diye..

Güldüm geçtim.. Gerzekliğin böylesine gülmem de ne yaparım..

Derviş Sultanların Dansına gitti, çıkarken de aynen benim dediklerimi dedi, şaşkın tosuna inat!..

***
Sultanların Dansı, çok büyük bir sahneye gerek duyuyor.. Yüzlerce insan ve tonlarca dekorun nakli de kolay değil. Bu yüzden kıyamet koptuğu halde, Anadolu turnesi yapamıyor.

Ama çözüm bulunmuş.. Anadolu'dan İstanbul'a turlar düzenleniyor.. Sultanların Dansı'nı içine alan, İstanbul ziyareti paketi..

New York'ta, Londra'da görmüştüm, böyle turları.. Bizde de başladı.. Mayıs ayından beri, 3500 kişilik salonu her temsilde boş yer kalmamacasına dolduruyor, bir de iç turizmi teşvik ediyorlar.. Fiatlar da üç otuz para değil.. Hele krizde bir ülke için bayağı pahalı.. Buna rağmen boş yer yok..

Yani..

Güzeli yaparsan, bu millet, parayı bir yerlerden buluyor..

Sultanların Dansı, akıllara sığmaz bir projeydi. Bu projeye yatırım yapmak için insanın "Zır" çılgın olması gerekirdi. İki genç adam, önce kendilerine, sonra insanlarına inandılar ve inanılmaz şovu ortaya çıkardılar..

Bir kere daha kutlarım.. Bin kere daha kutlarım.. 10 kere seyrettim.. Bin kere seyrederim..

Dansları artık ezberlediğim için, şimdi, sahnedekilere teker teker de bakıyorum.. Nasıl tertemiz, nasıl pırıl pırıl gençler ve nasıl neşeyle, keyifle yapıyorlar işlerini.. Sen işini keyifle yaparsan, seni seyredene de bulaşır bu keyif anında.. Bunu biliyorlar sanki.. Yüzlerce güler yüz.. Yüzlerce neşe var, o bilgisayarla düzenlenmiş gibi, disiplinli ve sistemli adımların tepesinde..

Mucizenin asıl sırrı da bu..

İşinden zevk almak.. İşini neşeyle, keyifle yapmak.. Şu anda benim yaptığım gibi..

Böyle bir güzelliği, böyle bir coşkuyu, böyle bir ihtişamı, böyle bir gururu yazarken nasıl keyifli olmam ki..

Yazı aslında şu ana kadar on kere bitti. Ama son noktayı koymak içimden gelmediği için uzatıyorum. Keyfimi, neşemi uzatıyorum..

Ülkemin gençleri..

Patronları, uzmanları, hocaları, müzisyenleri ve dansçıları ile benim ülkemin gençleri..

Ne mutlu size.. Ne mutlu bize!..

Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar
Abuzittinciğim, Bu hafta karamsar olaylar peş peşe geldi.. Önce Ecevit'in gözlüğü.. Doktorlar Ecevit'e yeni bi gözlük verince, seni bilmem ama ben pek ümitlenmiştim. "Çok şükür artık vatandaşın ne hale geldiğini görür" dediydim. Ama yeni gözlüğünü iki gün ya taktı ya takmadı, gene eskisine döndü. Dönünce de bütün ümitlerim balon gibi söndü.

"Ecevit neden eski gözlüğüne döndü?" dersen, söylendiğine göre olay şöyle gelişmiş.

Başbakan yeni gözlüğüyle kontrole gitmiş. Doktorlara: "Eskisinden çok daha iyi görüyorum, sizlere teşekkür ederim" demiş. Sonra da hep birlikte hastanenin terasına çıkmışlar. Terastan bütün Ankara ayaklar altındaymış. Ecevit, yeni gözlüğüyle daha iyi gördüğünü göstermek için parmağını ileriye doğru uzatıp:

"Orası Meclis binası.. değil mi ?" demiş.. Doktorlar:

"Evet efendim Meclis binası .."

"Şu da Genel Kurmay.."

"Evet. Genel Kurmay"

"İş Bankası.."

"Evet, evet İş Bankası.."

"Atakule"

"Kule..kule."

"Hemen arkasındaki Çankaya Köşkü.."

"Doğru.. Hemen arkasındaki de Çankaya köşkü .."

"Daha ötedeyse Eyfel Kulesi.."

" !!!"

" Eyfel Kulesi'nin yanında da¥"

İş bu noktaya gelince Başhekim araya girmiş:

"Valla maşallah bu yaşta çok çok iyi ama izninizle, New York'taki Özgürlük Anıtını da görmeden ben şu gözlüğü alayım (gözlüğü almış) siz buyrun gene eskisini takın. Böylesi vatandaşlarımız için de ulusal güvenliğimiz için de daha hayırlı olur."

İşte Abuzittinciğim beni bu hafta karamsar kılan ilk vaka, Ecevit' in eski gözlüğüne dönmesi oldu. İkincisine gelince, haberi Sabah'da okudum. Başlık şöyleydi:

"Bir efsane sona mı erdi ? Türk erkeği 15'te kaldı."

Habere göre Avusturya'daki Klasenfeurt Üniversitesi'nin 34 ülkede yaptığı penis boyu araştırmasına göre , Türklerinki sadece 15.1 santimmiş. Danimarkalılarınki ise 18.9!

Çüşş.. Bence bu dış mihrakların yeni bi tezgahı, yeni bi oyunu.. Başka bi şey olamaz.. Ulusal güvenliğimizden sonra "Onursal güvenliğimize" de el attılar. Biz Türk erkeklerini küçük düşürmek istiyorlar. Buna şiddetle karşı çıkmalı , kınamalıyız. Ve de 15.1 rakamını sadece bi şartla kabul edebileceğimizi bütün dünyaya haykırmalıyız:

"15.1 = İstirahat hali !"

Münasip yerlerinden öperim.

Kardeşin Güneş.

Yücel Yener!..
Yücel Yener dört yıl için yeniden TRT Genel Müdürü.. RTÜK tarafından 65 aday arasından ilk turda seçilen, koalisyonu oluşturan üç parti lideri tarafından anında onaylanan Yener'in kararnamesine, Cumhurbaşkanı Sezer de imza attı. Yener dün sabah, kısa bir süre önce ayrıldığı koltuğuna yeniden oturdu.

Yener, TRT'nin kuruluşundan bu yana kendi içinden yetişen ilk ve tek Genel Müdürü..

TRT'nin gelmiş geçmiş en başarılı yönetmenlerinden de biri.. Belki de birincisi.. Çünkü, daha önce başarılarına şahit olduğumuz Genel Müdürler, bir tekeli yönetiyorlardı. TRT rakipsizdi. Herkes, iyi de, kötü de olsa millet sadece TRT'yi izliyordu. Oysa Yener, yığınla iç ve dış özel kanalın at oynattığı bir meydanda TRT'nin başına geldi.

Ocak ayında, Yener'e "Telepazar" önerisini yaparken, oturup konuşmuş, "Bu yıl seçim yılın.. İçerden, dışardan aleyhine kullananlar çıkar" diye uyarmıştım.. "Umurumda değil.. Onun bunun lafına göre karar verecek olsam, bu kurumu yönetemem. Ben inandığım insanlarla, inandığım işi yaparım" dedi.. Sonuna dek de arkamızda durdu. Ama biz onun arkasında duramadık. Seçim döneminde Yücel'i yıpratmak için ipe sapa gelmez dedikoduları dayanak yapıp, askere kadar gittiler ve "Bu atamaya engel olun" demeye bile getirdiler.

TRT için çalışıyor olmamız, bu ortamda ortaya çıkıp, Yücel'i savunmamızı engelledi..

Benim umurumda değil. Yıllardır hem de nasıl saldırıyor, ama bir tek kıl kopartmayı başaramıyorlar. Ama beni kullanıp Yener'i yıpratırlar diye, sustum ve Cumhurbaşkanı'nın da onayını bekledim..

Atamayı yürekten alkışlıyorum..

Gelecek günlerde, Yücel Yener'e yönelik, üzerinde konuşmaya değer eleştiriler (İğrenç dedikodulara değil) üzerinde görüşlerimi açıklayacağım.

Başarılı ve kurumun içinden yetişmiş ilk ve tek bürokratın asla hakketmediği eleştirileri elden geçireceğiz.

BİZİM DUVAR
'Bir reklam: IMF'nin Türkiye'ye yardım etmeye çalışmasının sebebi tamamen duygusaaaaaal...

Hakan&Utku'

TEBESSÜM
Fıkra Yıldırım Tuna'dan

İki yaşlı kadın huzurevinin balkonunda sohbet ediyormuş.. Eski günlerin bereketi ve ucuzluğundan bahsetmeye başlamış birisi.. "Aah! neydi o eski sebzeler.. Patlıcanlar şu uzunlukta ve şu kalınlıkta idi.." demiş elleriyle de tarife devam ederek.. "Soğanlar da şöyle şöyleydi!" "Vallahi ne dediğini duyamıyorum!" demiş öteki "Ama tarif ettiğin adamı hatırladım..!"

SEVDİĞİM LAFLAR
'Uygarlık harekettir, durum değil.. Yolculuktur, liman değil!..

Arnold Toynbee (1889-1975)'

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır