Ağustosun aşırı sıcaklarında gündem birden, "Avrupa trenini kaçırmak üzere" olduğumuz üstünde odaklaştı.
Bizim kişisel görüşümüz ise, trenin çoktan kaçtığı merkezinde. 20 yıldan önce de, biraz zor yakalanır...
2. Dünya Savaşı'nın en kanlı dramlarından geçen ve bir milyondan fazla ölü veren bir avuçluk Yunanistan dahi, treni kaçırmadığı için; bugün adam başına düşen ulusal geliri, Türkiye'dekinin 5 katı... "Yaşam kalitesi" açısından ise 65 basamak daha üstünde Türkiye'nin...
Türkiye ise 370 bin resmi lojmanı, 150 bin resmi makam arabası ve 3 bin mahkeme binası eksiğiyle, sadece yönetenler saltanatına göre düzenlenmiş oligarşik bir yapı içinde; hem "statükoculuğu" aşamıyor, hem de krizlerden krizlere sürükleniyor..
Mehmet Ali Birand da, dünkü yazısına şu başlığı atmıştı: "Bulgarlar nerede, biz neredeyiz..."
Yazı şöyle başlıyordu:
"Komşuya hayran olmamak mümkün değil. Öylesine politik reformlar yaptılar ki, AB kapısını zorlama noktasına geldiler. Türkiye ise hâlâ ulusal güvenlik tartışılır mı, tartışılmaz mı kavgası yapıyor ve 159'uncu madde karanlığında yaşıyor..."
Ermenistan'dan sonra eğitime en az yatırım yapan Türkiye... Bütçesinden Adalet Bakanlığı'na sadece binde 7'lik bir pay ayıran Türkiye... Sinsi talanlar ve iri yalanlar bataklığında; bir türlü saydamlaşmak, yani aydınlığa çıkmak istemeyen Türkiye...
Birden aklıma Nazım Hikmet'in 1937'de yazdığı "Kerem gibi" şiiri geldi.
Hava kurşun gibi ağır!
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
erit-
-meğe
çağırıyorum.
O diyor ki bana:
- Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem
gibi
yana
yana..
"Deeeert
çok, hem dert yok"
Yürek-
-lerin
kulak-
-ları
sağır...
Hava kurşun gibi ağır...
Ben diyorum ki ona:
- Kül olayım
Kerem
gibi
yana
yana.
Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak
nasıl
çıkar
karan-
-lıklar
aydın-
-lığa...
Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
erit-
-meğe
çağırıyorum...
Karanlıklar aydınlığa çıksın diye; çok ozan, çok yazar, çok düşünce adamı yandı bu ülkede...
Ama Türkiye, "ulusal gelir dağılımı" açısından dünyadaki 5 en geri ülkeden biri ve Birand'ın dediği gibi, hâlâ kendi karanlığında yaşıyor.
Avrupa treni de kaçıyor.
21. Yüzyıl'ın senteziyle buluşmak yerine, füzyonuna uğramak olasılığı, acı geliyor insana...