kapat
10.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

banner
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )

Ortak zemin

Tartışmaların özü bir sorunun cevabına dayanmaktadır: Türkiye, AB üyesi olacak mıdır?

Bu sorunun cevabını "evet" diye verdiğimiz zaman, birçok tartışma bitmiş olacaktır. Çünkü bu sorunun cevabı "evet" olmak zorundadır, "evet, ama..." olamaz. "Evet, ama..." aslında "hayır" demektir. Bugün Türkiye'de "evet, ama..." diyenler "hayır" demeye çalışmaktadırlar.

Çünkü Avrupa Birliği üyeliğinin ekonomide, siyasette ve hukukta ilkeleri bellidir. "Evet" dediğiniz zaman bütün bu ilkelere "evet" demiş oluyorsunuz. Bu yüzden "evet"in yanında, cılız ya da kuvvetli hiçbir "ama"nın yeri yoktur.

Türkiye, Avrupa Birliği treni yola çıkarken, bu trenin doğal yolcularından biri olarak görülüyordu. 1960'lı yıllarda Türkiye'yi yönetenler bu trenin önemini görmediler. 1970'lerde yönetenler (Demirel, Ecevit vs.) yine görmediler. Bahaneler hep "Türkiye'nin kendine özgü koşulları"ydı.

Kararını veren, solladı
1979'da Ecevit, AB trenine binme imkânını, "milli" ve "milliyetçi" nutuklarla ve elinin tersiyle iterken Türkiye'de kişi başına gelir 1.130 dolardı.

Aynı yıl bu rakam Portekiz'de 1.670, Yunanistan'da 2.830, İtalya'da 3.470 dolardı.

22 yıl sonra, bugün Türkiye'de kişi başına gelir (iyimser bir hesapla) 2.300 dolar kadardır. Portekiz'de 11.500 dolardır, Yunanistan'da 12.400 dolardır, İtalya'da 21.800 dolardır. O günlerin fakir ve karanlık diktatörlük ülkesi İspanya'da kişi başına gelir bugün 16.500 dolardır.

Türkiye'ye 22 yılda sadece "bir Türkiye daha eklenmiş", yani refah düzeyi ancak iki katına ulaşmıştır. Bütün bu ülkelerde ise 6 -7 kat daha ileri bir düzeye ulaşılmıştır.

Bütün bu ülkeler "demokrasi" ve "hukuk devleti" açısından sorunlu dönemler geçirmişlerdir. Ama ortak zemin, ileri demokrasi ve ileri hukuk olarak belirlenince sorunlar çözülmüştür.

Sovyet blokunun Orta Avrupa'daki sorunlu ülkeleri de birkaç yıllık "demokrasiye alışma" sıkıntılarını hızla atlatıp yine aynı "ortak zemin" üzerinde "ulusal ittifak"larını sağlamışlar ve Türkiye'yi "sollamışlar"dır.

Bedelini halk ödüyor
Bulgaristan, kişi başına 1.890 dolarlık bir düzeyle Türkiye'ye yaklaşmıştır. Diğerleri ise hızla geçmişlerdir: Çek Cumhuriyeti 5.790, Polonya 4.860, Slovakya 4.660, Macaristan 5.830.

Bütün bu ülkelerde "ortak ulusal zemin" aynıdır: Avrupa Birliği standartlarında demokrasi, hukuk devleti ve ekonomi.

Bu ülkelerin hepsinin "kendine özgü koşulları" vardır. İspanya'da ayrılıkçı ETA'nın şiddet eylemleri devam etmektedir. Fransa'nın Korsika Adası'nda yine bombalar patlamaktadır. "Kendine özgü koşullar", hiçbir ülkede en ileri demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, liberal ekonomiden geri adım atmanın ya da bunları ertelemenin bahanesi olarak kullanılmamaktadır.

Türkiye "asıl" soruyu sormak ve cevabını net olarak vermek zorundadır: Avrupa Birliği üyesi olmak ve bütün bu ülkelerdeki demokrasi-hukuk-ekonomi ilkelerini tam olarak uygulamak istiyor muyuz?

Bu sorunun cevabı kuvvetli ve net bir "evet" olduğu zaman "ortak zemin" ya da "ulusal ittifak" tam anlamıyla sağlanmış olacaktır. "Evet, ama..."lar bugüne kadar Türkiye'ye çok zaman kaybettirmiş, halka çok ağır faturalar ödettirmiştir.

Bugünkü tartışmaların, sorunların özü budur, gerisi boş laftır.

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır