kapat
08.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ALİ BAYRAMOĞLU(abayramoglu@sabah.com.tr )

Milli güvenlik ve asker

Mesut Yılmaz'ın açtığı milli güvenlik tartışmasına Genelkurmay'dan çok sert bir reaksiyon geldi. Askerin açıklamasını uzun uzadıya değerlendirmek gerekiyor. Bunu yarın yapacağız, bugünkü konumuz milli güvenlik kavramı ve uygulamaları...

Ancak şunu belirtmeden geçmemek gerek: Silahlı Kuvvetler açıklamasındaki "siyasete cepheden giren siyasi bir bildiriyi" andıran sert ton, "ulusal güvenliğin tartışılmasına bile gösterilen büyük tepki", "ulusal güvenlik kavramı ile silahlı kuvvetlerin rolünün birleştirilmesi" ve "siyaseti tarif biçimi", Mesut Yılmaz'ın açıklamalarını sadece doğrular...

Şimdi sormalı: Bizdeki milli güvenlik anlayışı iddia edildiği kadar masum bir kavram mıdır? Eğer öyleyse, Türk mevzuatında "milli güvenlik" kavramı, neden diğer NATO ülkelerinde olduğu gibi sadece "sivil ve askeri savunma, sivil-askeri iç ve dış güvenlik ve koordinasyon" ilkeleri üzerine oturmaz? Neden siyasi, toplumsal, ekonomik hayatın hemen her unsurunu kuşatır?

Evet kuşatır...

1982 Anayasası'nın 118. Maddesinde, milli güvenlik kavramı "toplumun huzur ve güvenliğinin sağlanması" olarak tanımlanır. Milli Güvenlik Kurulu Kanunu'nda bu kapsam daha da genişler. 2. Madde milli güvenliği "devletin anayasal düzeninin, milli varlığının, bütünlüğünün, siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik dahil bütün menfaatlerinin ve ahdi hukukunun her türlü dış ve iç tehditlere karşı korunması ve kollanması" şeklinde tanımlar.

Bu tanım "yürütme organının bütün yetkileri"ni içermekte, daha öte, "sosyal, kültürel, ekonomik, teknolojik iç gelişmeleri takip edilip yönlendirilecek, hatta müdahale edilecek milli güvenlik unsurları" arasında sıralamaktadır. Yani kavram; ekonomik, sosyal, kültürel konularda bile "milli menfaat" tanımı yapmakta ve menfaatten hareketle iç ve dış siyaset üretmektedir.

Nitekim aynı kanunun 4. Maddesi, MGK'nın görevleri arasında, "ülkenin siyasi, sosyal, iktisadi, kültürel ve teknolojik durum ve gelişmelerini sürekli takip ederek değerlendirmeyi, milli hedefler yönünde güçlenmelerini sağlayacak temel esasları tespit etme"yi sayar...

MGK Genel Sekreterliği de bu çerçevede çeşitli daire başkanlıkları ve başmüşavirliklerden oluşturulmuştur. Bunlar arasında "Ekonomik politika", "Kültürel politika", "Sivil Toplum Örgütleri", "Yazılı ve Görsel Basın" ve "İnternet" müşavirliklerinin yer alması, bu kavramın hem ne tür takip, yönlendirme ve uygulamalara yol açtığının, hem hükümetin işlevinin ne ölçülerde ikame edildiğinin bir göstergesidir.

Peki bunların laiklikle, bölücülükle, ülke bütünlüğüyle ne ilgisi vardır?

Üstelik tüm bunlar madalyonun bir yüzünü oluşturur...

Madalyonun diğer yüzünde milli güvenliğin örgütlenmesi vardır.

Her şeyden önce genel sekreter komuta kademesinden bir orgeneraldir. Kuruldaki kritik görevlerin, "daire başkanlıklarının, müşavir ve başmüşavirlerin ezici çoğunluğu da, yüzde 90 oranında asker ve emekli askerlerden oluşur", sadece bilgi derleme işi yapan uzmanlar sivildir.

Kanundaki yetkilere gelince iş daha da büyür...

MGK Genel Sekreteri gerek devlet bilgisini süzgecinden geçirip derlerken, gerek alınan kararları takip ederken, gerekse milli güvenlik belgesindeki esasları uygularken, tüm kamu kurum ve kuruluşlarıyla başkakan adına ilişkiler kurar, istediği her türlü belgeyi kanunen alır, "planlar hazırlar ve bu konudaki uygulamaları takip ve kontrol eder, düzenler, yönlendirir ve koordine eder. Ve bunları yaparken başbakan adına yetkilidir.

Kısacası MGK Genel Sekreteri iç ve dış siyasi, sosyal, medyatik, kültürel, teknolojik her konuda önlem alır, politika geliştirir, uygular ve bunları denetler; yani "hiçbir sorumluluğa sahip olmadan, ait olduğu asli kurum çerçevesinde ülkeyi yönetir". Genelkurmay bildirisinde adı geçen ve Başbakan imzasıyla yayınlanan "Milli Güvenlik Belgesi" de bu çerçevede oluşur.

Kısacası, başında bir asker bulunan ve personel yapısı bakımından ağırlıklı olarak "askeri nitelikte olan bir kurum", sivil "kamu idaresini denetler ve yönlendirir"...

Kısacası, MGK, hükümetin devreye girmesini gerektiren noktalarda, "bilgi üzerinde kurduğu denetimle, bilgi servisi esnasında yürütmeyi ve siyaseti yönlendirir".

Ve bu çerçevede alınan kararlar da, Güneydoğu'dan Kıbrıs meselesine, yerel yönetimler reformundan milli eğitim politikalarına, ülkede yaşanan siyasi tıkanıklığın ana unsurunu oluşturur.

Çünkü demokrasinin dumura uğramasıyla birlikte; siyasette refah ve özgürlük ilkelerinin yerini, güvenlik ve tehlike ilkeleri alır.

Kimse kendisini kandırmamalı, sorunlu siyaset, sorunlu devletin ve sistemin bir ürünüdür.

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır