Türkiye'nin son on yılında kuşkusuz Yılmaz da vardı. Demirel vardı, İnönü vardı, Çiller vardı, Erbakan vardı, Baykal vardı, Bahçeli vardı, Ecevit vardı. Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz halen var olmaya devam ediyorlar.
Türkiye'nin son on yılına bakınca "iyi" şeyler görmek mümkün mü?
Bölücü terör bu on yılda gerçek bir "tehdit" oldu, on binlerce can aldı, yüz binlerce insana acılar yaşattı. Terörün bu boyutlara ulaşmasını engelleyecek olan "yönetim"di. İleriyi göremeyen "yönetim"leri eleştirmeden bu dönemi anlamak ve anlatmak, gerçek dersler çıkarmak mümkün değildir.
Son on yıla bakıldığı zaman başka neler görüyoruz?
Büyük ekonomik ve mali krizler görüyoruz...
Sürekli enflasyon görüyoruz, halkın sürekli fakirleştiğini görüyoruz...
Kamu bankalarının arpalık olarak kullanılıp, artık kullanılamayacak hale getirildiğini görüyoruz...
Devletin iç ve dış borçlarının sürekli katlandığını görüyoruz...
Emeklilik ve sosyal güvenlik sisteminin iflas aşamasına geldiğini görüyoruz...
Gelir dağılımındaki dengesizliğin arttığını görüyoruz...
Yatırımların azaldığını görüyoruz...
TL'nin sürekli değer kaybettiğini görüyoruz...
İşsizliğin arttığını görüyoruz...
Tarımda üretimin gerilediğini, modernleşme ve rekabet gücünü sağlayacak adımlar atılmadığını görüyoruz...
Kişi başına milli gelirin dolar olarak yüzde elli azaldığını görüyoruz...
Eğitim sisteminde kalitenin gözle görülür biçimde gerilediğini görüyoruz...
Özelleştirmenin, bütün yönetimler tarafından "yüze göze bulaştırıldığı"nı görüyoruz...
Belediye hizmetlerinde geriye gidiş görüyoruz...
Susurluk skandalını görüyoruz... Çeteler görüyoruz... Yolsuzluklar, rüşvetler görüyoruz...
Türkiye son on yıldır "mutsuz" koalisyonlar tarafından yönetiliyor, yönetilmeye çalışılıyor. Yılmaz'ın söylediği doğrudur, "Türkiye on yıldır patinaj yapmaktadır".
Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği'nin, "ulusal güvenlik" tartışmasıyla ilgili olarak Mesut Yılmaz'ı hedef alan açıklamasının dayanağı da aynı "patinaj"dır.
Genelkurmay, "ulusal güvenlik kavramı" ile ilgili bir tartışmanın "kamu"ya açık olarak yapılmasına, böyle bir tartışmanın başlatılmış olmasına "sert" ve "siyasi" bir açıklama ile tepki göstermiştir.
Genelkurmay Genel Sekreterliği açıklamasındaki "başarısızlık" listesi, Mesut Yılmaz'ın da ötesinde son dönemin bütün siyasi yönetimlerine yönelmektedir.
Genelkurmay, "ekonomiyi iflas noktasına getirdiklerini", "siyasi istikrarın kişisel ihtiraslar nedeniyle bir türlü sağlanamadığını" belirterek siyasilerin görevlerini yapmadıklarını ve başarısız olduklarını vurgulamaktadır.
Bu açıklama son on yıllık "patinaj"a koyulmuş bir noktadır, ama aynı zamanda o "patinaj"ın bir sonucudur. Bunun arkası yeni bir kriz olarak gelirse, faturanın daha da ağır olacağı kuşkusuzdur.