kapat
08.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
HAŞMET BABAOĞLU(hbabaoglu@sabah.com.tr )

Bu krizi aşarız

Krizi aşarız! Ama nasıl? Hayır!.. Hayır!.. Ne faiz oranlarından, ne dövize talepten, ne IMF programından, ne de siyasal istikrardan filan söz edeceğim.

Krizi aşarız...

Nasıl?

Krizi aşmaktan başka çaremiz olmadığını anlayınca...

Aslında bu kadar yalın!

Peki bunu nasıl anlayabiliriz?

Dümdüz sorular sorarak...

Sorularımıza dümdüz yanıtlar arayarak...

Sorun bakalım: Bugün işsiz olanlar yarın iş bulacaklar mı? Yoksa işsizlik kaderleri mi olacak?

Sorun bu soruyu: Versin bakalım yanıtını ekonomistler, siyasetçiler, bürokratlar ve ötekiler... Versinler!

O zaman anlarız ki, bu işin miskinlik, yalancılık, kötümserlik, boşvercilik ve siyasal hamasetle geçiştirilecek yanı yok!

Ve işte o zaman kaçmadan, oyalamadan ve oyalanmadan aşmaya başlarız krizi...

Rakamlar, programın reçetesinin acı olduğunu anlatan bitmez tükenmez konuşmalar, para politikaları...

Hepsi, ama hepsi "Bugün işsiz olanlar yarın da işsiz mi olacaklar?" sorusunun yakıcılığı karşısında kavrulup giderler!

Yalan biter; doğrular başlar ve "sıka sıka" krizi aşmaya başlarız.

***
İkide bir "sosyal patlama olacak mı" sorusunu gündeme getirip korku üzerine toplum mühendisliği yapmaya kalkışan uyanıkları durdurursak...

Sosyal patlama korkusunun sosyal adalete değil, otoriter iktidarlara yaradığını bilirsek...

Bu korku sayesinde yeryüzünde nice ilkel rejimin çoğunluğun aç, azınlığın tok yattığı düzeni sessizce sürdürdüğünü unutmazsak...

O zaman asıl soruyu sorabiliriz: Sosyal rahatlama olacak mı?..

Hadi bakalım, bunun yanıtını verelim.

O zaman krizi aşmaya başlarız...

Bize sosyal patlamanın ipuçlarından değil, ufukta sosyal rahatlamanın ipuçları var mı, ondan söz edin...

***
Artık devletin kaynak kıtlığından, kaynak transferindeki yetersizlikten, ülke içi üretimin yeterli kaynak üretemediğinden falan söz etmeyi sürdürmek yerine...

Desek ki, para yok!...

Para yooooook!

Bazen açık seçik sözler, eylemler kadar devrimcidir!

Kaynak yetmiyor derseniz, kitleler dışarda kalıp krizi çözmenizi beklerler.

Ama olmayan şeyin kaynak maynak gibi uzak ve uzmanca bir şey olmadığını, basbayağı para olduğunu bilir ve anlarsa; krizi paylaşmaya, krizden yeni bir dayanışma ahlâkı çıkarmaya başlar kitleler...

***
Daha açık konuşmalıyız.

Siyasette, ekonomide kavramların, sloganların, basmakalıp deyimlerin arkasına saklanmayı terketmeliyiz...

Ve artık kimse krizin suçlusu olarak krizi göstermemeli! (Bu totolojik mantığa daha ne kadar tahammül edeceğiz; bu saçmalığı daha ne kadar dinleyeceğiz?)

Yani...

Krizi aşmamızın ilk adımı krizin dar dünyasından kurtulmaktır.

Kötümserliğe kapılmayı önleyecek en ferah yol, eleştirinin önünü cesaretle açmaktır.

Hatta bazen "maksadı aşa aşa" aşılır krizler; krize yüz vermemenin, krizin kendini adam sanmasını önlemenin yollarından biri de budur...

ALTYAZI
Racine: Burada benimle birlikte durabilirsin istersen, ama sıcaktan konuşmak yok. Tamam mı?

Walker: (Adamı saçının telinden tırnağına kadar gözden geçirip) Ben evli bir kadınım.

Racine: Yani...

Walker: Yani kendime arkadaş filan aramıyorum.

Racine: Yani mutlu bir evli kadınım demek istiyorsun.

Bu, Beşiktaş olamaz!
Beşiktaş'ta sözün bir ağırlığı vardır. Vardı... mı demem gerekiyor?

Beşiktaş yüce gönüllüdür. Bir jübile maçını kazanma kaybetme hırslarıyla tartışılıp değerlendirilmesine gönül indirmez. İndirmezdi... mi demem gerekiyor?

Beşiktaş'ta ucuz kahramanlıklara yer olmadığı için kimsenin içini bu tür kuşkular kemirmez, kimse gerçekler yerine kuşkularını ortalığa saçmazdı...

Şimdi olana bitene bakın! İnanılır gibi değil.

Mehmet'in jübilesiyle başlayan tartışmaları unutabilecek miyiz acaba?

Gelelim Sinan Engin'in açıklamalarına...

Beşiktaş menajeri işini gücünü bırakıyor; iki üç kişinin aralarında yapacakları eğrisi çok doğrusu pek az bir konuşma modelini medyaya taşıyor.

Olmadı!

Adım gibi biliyorum ki, Başkan Bilgili de "olmadı Sinan!" diyor.

Ancak Beşiktaş yöneticilerinden Sinan Engin'in açıklamalarına "kırgınlığımızı yansıtıyor" diye sahip çıkanlar da oldu.

Bakın dostlar!

İktidarlar öyle kolay kolay kırılmaz... Kırılırsa da, bu yüzden ortalığı dağıtmazlar.

Çünkü kalpler kırılabilir ama kulüp kırılamaz!

Kaldı ki...

Beşiktaş'ta herkesten çok, her şeyden çok iktidar olan, Beşiktaş'ın değerleridir. Yoksa yanılıyor muyum?

Mehmet'in jübilesi bir değer üretti. Ve Mehmet şimdi kendi yoluna gidiyor.

Peki neden Beşiktaş şimdi anlamsız tartışmalarla değer kaybetme yoluna gitsin?

Bu gidişe derhal bir son verin.

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır