kapat
08.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Önce ağabeyi sonra sevgilisi


Mimar Senem Kaymaz geçtiğimiz Cuma günü, hap içerek nedensiz bir şekilde intihar eden ağabeyi Burak'ı toprağa verdi.
24 saat sonra da, 4 yıldan bu yana birlikte olduğu sevgilisi Gürkan'ın ölüm haberini aldı. Senem Kaymaz geçtiğimiz dönem İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden mezun olmuştu. Ağabeyi Burak ise tekstil bölümünü bitirmişti. Ağabeyi ile aynı sınıfta okuyan sevgilisi Gürkan'ın ise alt sınıftan birkaç dersi vardı.

Yedikleri, içtikleri ayrı gitmeyen üç gencin ortak hayallerinin gerçekleşmesine çok az zaman kalmıştı. Gürkan da mezun olduktan sonra, birlikte Amerika'ya gidecekler ve tekstil işiyle uğraşıp zengin olacaklardı... Dört yıldan bu yana birlikte olan Senem ile Gürkan, Amerika'da biraz para kazanıp, toparlanınca evleneceklerdi.

AĞABEYİN NEDENSİZ ÖLÜMÜ
Geçtiğimiz hafta cuma günü, karakoldan gelen uğursuz bir telefonla alt üst oldu yaşamları... Telefon açan polis memuru Senem'e, ağabeyi Burak'ın intihar ettiğini haber verdi. Senem hemen karakola koştu. Doktor olan ağabeyi Serdar Tatlıağaç'la birlikte yaşayan Gürkan da vakit geçirmeden sevgilisinin yanına gitti.

Olay adli kayıtlara çoktan geçmişti... 28 yaşındaki tekstil mühendisi Burak Kaymaz, yalnız yaşadığı Beyoğlu Pürtelaş Sokak, Numara 73'teki evinde ölü bulunmuştu. Bıraktığı kısacık not bu ölümün kayıtlara 'intihar' olarak geçmesi için yeterli oldu. Ölümünün üzerinden bir kaç gün geçtiği anlaşılan genç mühendis, son nefesinde bıraktığı notta, "Faturalarımı ödeyin" diye yazmıştı.

VE SEVGİLİSİ DE GİTTİ...
Adli Tıp Morgu'nda geçen birkaç saatin ardından cenazeyi alıp Kaymaz Ailesi'nin yaşadığı Samsun'a doğru yola çıktılar. Gürkan kötü durumdaydı. Burak'ın hayattaki tek arkadaşı olduğunu söylüyor, bu zamansız ölümün dayanılmazlığından dem vuruyordu. Senem de onu teselli edecek halde değildi. Ağabeyini yani 'can'ını kaybetmişti.

Ve Samsun'daki cenaze töreninin ardından Gürkan, sevgilisi ile vedalaşıp İstanbul'a dönmek için yola çıktı. Senem ise acısıyla başbaşa kalmıştı. Ertesi gün yüreğinin yeni bir acıyla kavrulacağını bilmeden gözyaşı döküyordu ağabeyi için. Gürkan'ın da ölüm haberi geldi... Bir köprünün parmaklıklarından aşağıya bırakıvermişti kendini.

Şimdi art arda gelen bu acılarla başa çıkmaya çalışıyor Senem... Kendince 'neden'lerin, 'niçin'lerin yanıtını bulmaya çalışıyor. Ve yanıtını bulamadığı her soru acısını biraz daha arttırıyor.

Gürkan göz göre göre gitti
Gürkan'ın intiharı dikkatleri Boğaz'daki güvenlik sistemine çekti. Gürkan çırpınırken, bir can kurtaran bile bulunamadı

Gürkan 64 metre yükseklikten sulara çakıldığında hâlâ yaşıyordu. Yaptığından pişman olmuştu sanki, köprünün altından geçmek için su almaya başlayan Saipem 7000 gemisinin Boğaz'dan geçişinde görevli Gemi Kurtarma ve Sahil Güvenlik ekiplerine doğru birkaç kulaç attı. Ancak hızla akan sular arasında gözden kayboldu.

POLİS CANKURTARAN DEĞİL
Saipem 7000'in köprü geçişini kolaylaştırmak için 11 metre dibe batırıldığı sırada, çok sayıda sahil güvenlik ekibinin gözü önünde gerçekleşen olayın ardından ortaya çıkan tartışmalar, Gürkan'ın kurtarılmasının mümkün olup olmadığı konusunu gündeme getirdi.

Birçok görüşe göre hem olay sırasında köprü altında bulunan güvenlik güçleri, hem kısa sürede olay yerine ulaşan Kıyı Emniyeti ve Kurtarma ekipleri, hem de deniz polisi Gürkan'ı kurtarabilirdi. Ama Boğaz'ın güvenliği için etkin ve aktif çalışmaları sadece büyük kapsamlı deniz kazalarında kullanabilen deniz güvenlik birimlerinde, ferdi olaylara müdahale edebilecek bir deniz cankurtaran servisi yoktu.

İstanbul Deniz Polisi yetkilileri, intihar ihbarı üzerine hemen harekete geçtiklerini ancak yetişemediklerini söylediler. Olay yerine gelen polisin suyun içinde yalnızca bir karartı gördüğünü söyleyen bir emniyet yetkilisi, "Polisimiz yüzme biliyor. Ancak onun görevi, kendisinden yardım isteyen kişiye halat, can simidi ve motorda bol miktarda bulunan can yeleklerinden atmaktır. Batık durumda olanlar için de sualtı ekiplerimiz hazır. Ancak bizim polisimizin görevi cankurtaranlık yapmak değildir" diye konuştu.

ATLAYANIN ŞANSI YOK
Sahil Güvenlik yetkilileri de kendilerine bir ihbar gelmediğini öne sürdü. Ferdi deniz kazaları sırasında görev alan cankurtaranların bağlı bulunduğu Sualtı Federasyonu Başkanı Harun Sevinç, altyapının olmaması nedeniyle sadece batık ceset ve arabalara yetişebildiklerini söyleyerek, 20 metreden sonra su beton etkisi yaptığı için köprüden atlayan birinin kurtarılmasının zor olduğuna dikkat çekti.

Bir intiharın analizi
Prof. Dr. Özdemir Kolusayın: "Bu kadar yüksek atlamalarda ya da düşmelerde beyinde travma meydana gelebilir. Beynin ileri-geri hareketi ya da dönüşünden dolayı travmalar oluşur. Bu da damarlarda yırtılma ve kanamaya yol açar. Akciğer, karaciğer ve bağırsaklarda yırtılmalar meydana gelir. Atlama ya da düşme durumunda, kişinin düşme pozisyonu da önemlidir. Kaburga, omurga ve kollarda kırılmalar meydana gelebilir, travma şokları yaşanabilir. Omuriliğin etkilenmesi sonucu da travma şokları oluşabilir ki, bu da doğrudan ölüme götürür."

Psikiyatr Nevzat Tarhan: "Mühendİs adayı genç, kendisini ümitsizliğe düşüren olayların etkisinde kalarak bir çıkış yolu aramış olabilir. Çıkış yolu olmadığına karar verince de, ölümü bir çare olarak görmüştür. Önce Gürkan'ı intihara iten sebepleri araştırmak, psikolojik otopsi yapmak gerekir. Fotoğraflardan anladığım kadarıyla yüz ifadesinde kendinden emin, ne yapacağını bilen bir kişinin yaklaşımı var. Böyle bir kişinin durdurulması çok zordur. Yakınlarından biri olsaydı geri dönebilirdi. Duygu dünyasında çıkarak kendisini ölüme kilitlemiş."

Meral AVCILAR- Nebahat KOÇ

www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır