Bu konuda maalesef, tansiyonu, kolesterolü, elektrosu ve "kalp ekosu" normal olan"müşterilerini"; "eforlu bir elektro" çekiminden sonra, ille de 350-760 milyon TL. arasında fiyatı değişen, "talyum testi"ne gönderen ve bundan yüzde 30 komisyon alan doktorcuklar hiç bir araştırma yapmamışlardır.
Türk kardiyolojisi için büyük eksikliktir. Vatanını her şeyden çok seven bir Türk, elbet bunu affedemez.
Cinsellik konusu; ekonominin evrensel kurallarından da, Anayasa Hukuku'ndan da, çok daha önde gelir Türkler'de...
Çünkü erkeklerde libidonun hareketlenmesi için, eğitimden geçmiş olmaya hiç gerek yoktur.
Ancak sade Türkler'de değil, tüm Akdeniz Afrikası'nda libidosu hareketlenmiş bir erkek çocuğunun, ilk cinsel deneyimini nasıl gerçekleştirdiği sorunu, hep meçhul kalmıştır.
Bilimin büyük bir ayıbıdır bu...
Osmanlı döneminin kırsal kesim erkeklerinde, ilk cinsel deneyimin dişi eşekle olduğu bilinmektedir. Dişi eşekle yapılan ilk cinsel deneyim üstüne, tüm dünyanın da ders alması gereken, teknik gelişmeler olmuştur tarihimizde.
Şöyle ki:
1- İki tuğla alacaksın; tuğlaları üst üste koyup üstüne çıkacaksın, dişi eşekle rahat sevişebilmek için..
2- 5 okkalık bir ağırlık alacaksın; dişi eğeşin kuyruğuna bağlayarak, kuyruğu eşeğin sırtı üstüne atıp, cinsellik organını örtmemesini sağlamak için..
3- Bir el aynası alacaksın. Cinsel ilişkiye giriştiğin sırada, arkadan birisinin gelip gelmediğini izlemek için...
4- Bir elma alacaksın. Orgazm olduğun anda eşeği öpemeyeceğin için, elmayı ısırmak için...
Zaferlerden zaferlere koşmuş, sonunda da -asla kendi hatası yüzünden değil- iç ve dış düşmanlar yüzünden yıkılıp gitmiş Osmanlı uygarlığının, insanlığa ihsan ettiği büyük buluşlardır bunlar...
Cumhuriyet inkılâb-ı mukaddesiyle, çağ atladıktan sonra; kırsal kesimdeki erkek çocukların ilk cinsel deneyimlerini, dişi eşekle yapma geleneği de sona erdi...
Dişi eşeğin yerini tarlalarda unutulmuş çürük kavunlar aldı.
Köy çocukları birbirlerine kırmızı kurdeleyle süslenmiş, çürük kavunlar armağan etmeye başladılar...
Çağ atlamışlığın en büyük göstergesi de bu oldu; kırmızı kurdeleyle süslenmiş çürük kavun ikramı...
Çağ atlamışlığın kentlerdeki cinselliğe yansıması nasıl oldu? Maalesef "talyum testleri"nden yüzde 30 komisyon alan doktorcuklar bu konuyu hiç merak etmediler...
Ne ayıp...
Osmanlı döneminde kadınlar cinsel organlarının tüylerini ağdayla alırlardı.
Çağ atladıktan sonra jilet kullanmaya başladılar..
Ve demokrasiye geçildikten sonra da, tüyleri özgür bıraktılar.
Türkleri hâlâ daha çağ dışı görenler, kadın organlarındaki tüy değişimini bilmeyenlerdir.
Gelelim sevişme pozisyonlarından hangisinin kalbe zararlı olduğuna... Kadınların üstte sevişme modasındaki yaygınlıkla, cinsel ilişki temposunu kendi orgazmlarına göre ayarlama çabası dahi kalbe zararlı değildir..
Uzakdoğu'nun uyguladığı ve Türkler'in pek bilmediği bir cinsel ilişki pozisyonu hakkında ise henüz hiçbir doktora tezi yapılmadı.
Sırtı üstü yatan kadının üstünde, kadının ayaklarına doğru yüz üstü yatan erkeğin pozisyonu pek benimsenmemiştir Küçük Asya'da..
Klitoriyen kadınlardan çok, vajinal olan kadınların yeğlediği bir pozisyondur bu ve asla insan haklarına aykırı değildir.
Ve bu pozisyon dahi kalbe zararlı değildir.
Ne mutlu yaz tatillerinde her gün sevişiyorum diyene..