kapat
15.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.ciceknet.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Magandalık türleri!


Mücadele edilmesi gereken o kadar çok "maganda"lık ve saygısızlık var ki...
Yerlere izmarit atanlar, tacizciler vs. masum kalır. Cümle alemin gözü aydın! "Maganda timi kuruluyor..." Magandaların gözü korksun artık!

Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül önderliğinde "Saygısızlığa Karşı Yeniden Oluşum Hareketi" adı verilen bir organizasyon hayata geçiriliyor...

Adı geçen "yeniden oluşum"un kökleri, 1930'lara kadar dayanıyor.

(1931 yılında "Saygısızlıkla Savaş Derneği" adı altında bir dernek kurulmuş. Dönemin ünlü grafikerlerinden İhap Hulusi'ye afişler hazırlatılıp, vatandaşa uyarılarda bulunulmuş.Yerlere tükürmeyin, insanları rahatsız etmeyin vs.)

Evet, anlaşılan, 1931'den bu yana sürdürülen savaşta doğru dürüst bir mevzi kazanılamamış ki 70 yıl sonra ikinci bir savaşa daha karar verilmiş...

Kısaca "maganda timi" adı verilen gönüllü grubun eylem planı dahi hazırlanmış...

Çöp bidonlarına varıncaya kadar görünür her yere afişler asmaya hazırlanan "Saygısızlığa Karşı Yeniden Oluşum Hareketi" mensupları, toplumdaki tüm saygısızlıklara, yani magandalıklara karşı özel eğitime tabii tutulacak... Yerlere tükürmek, izmarit atmak, arabadan kola kutusu fırlatmak, kadınları taciz etmek, "maganda timi"nin el koyacağı belli başlı saygısızlıklar olarak belirlenmiş...

Şimdi, her şey, iyi, hoş da eksiği var!

Mücadele edilmesi gereken o kadar çok "maganda"lık ve saygısızlık var ki...

Yerlere izmarit atanlar, tacizciler vs. masum kalır.

Kendimi gönüllü sayıyor ve "yeniden oluşumcular"a katkıda bulunmak istiyorum.

Ve listemi sıralıyorum...

Hangi birinden başlamalı...

Örneğin, "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?"cular... Bu türe, uçakta, kırmızı ışıkta (!), konserlerde ve daha çok da Ankara'da rastlamak mümkün.

Saygısızlıkta üstlerine yok!

Televolelerde sıkça gördüğümüz, "maydonoz"lar. Görüntü dünyamızın saygısızlık rekortmenleri!

"Telif hakkı" denince tüyleri diken diken olan "bir kısım yayıncı" ve bir kısım yapımcı". Zontellektüeller...

Bilimum yeteneksiz, bilgisiz şarkı(!) sunucuları..(Kendilerine dj-vj süsü verenler)

Kulağımızın ırzına geçerler, gürültü kirliliği yaratırlar!

"Haber" diye "N'aber" sunanlar! Beynimizin tepesini attırıp, saygıda fazlasıyla kusur edenler!

"Hayata Dönüş" operasyonu yapıyorum diye "hayatlar"a zerrece saygı göstermeyenler... Yalancılar, "acı"ya bile saygısı olmayanlar...

"Bana ne IMF'den... Bir ülke savaş geçirirse, daha sonra düzlüğe çıkabilir... Piyasalardaki bu yaygaranın yüzde sekseni psikolojik..." diyen...

Başhekimi ayağa kalkmadığı için kovan ve bağırsak kanseri hastaya "Sapasağlamsın, kalk gez, böyle ufak tefek şeyler ameliyat edilmemeli" diyebilen saygısız politikacı tipleri...

"Türk'ün Türk"ten başka dostu yok" diye buyurup en büyük saygısızlığı Türkler'e yapan Türkler!

"Yazı yazıyorum" diye yüreğimizi kazıyan (!) yazma özürlü yazarlar. Okura saygısızlık değil de nedir?

Piyer Loti'de ihale açıp işletmeleri dağıttıktan sonra içki yasağı getirerek çalışmalarını önlemek ve Piyer Loti'ye yapılan binlerce dolar masrafı heba etmek... Belediyecilik mi saygısızlık mı?

Görgüsüz düğün sahipleri ve görgünün olmadığı yerde şarkı türkü çığırıp seyircisine saygısı olmayanlar!

Evet, saygısızlık bu. Say, say bitmez aslında.

Fakat yerimiz dar, yoksa hayatımızı karartan, yüreğimizi acıtan daha pek çok "saygısızlık" örneği vermek isterdim de diğer sütunlara saygısızlık etmeye gerek yok!

Şaka değil gerçek...

İstanbul 1901...20'nci yüzyılın başları... İstanbul barosuna kayıtlı avukatların toplamı 19.

Sadece, Miltiade Jacobo ve Basile Dessırıs'in uyruğu Osmanlı (!).

Savunmak (!), Rum, Ermeni, Fransız, İngiliz ve Levantenlerin tekelinde...

Yüz yıl önce bir avukatımız bile yokmuş! Hukuka hiç sıra gelmemiş!

Haktan, hukuktan fazlasıyla muzdarip olmamızın, "gerçek hukuk devletinde bu olur mu?" diye söze başlamamızın altında bu mu yatıyor yoksa?

Avukat dostum Aydın Coşan'dan aldığım bu tarihi belge "hukuk"un şakaya gelmediğini pek de güzel gösteriyor aslında.

Nebil ÖZGENTÜRK


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır