kapat
15.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.ciceknet.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

'İyi ki üniversiteye gitmedim!..'


Televizyonun pamuk prensesi Ece Erken, sahnede karnına taş isabet edince gerçekleri gördü mü acaba? Yoksa zaten biliyor muydu?
Ece Erken uzun zamandır ekranlarda gördüğümüz bir yüz. Hatta ekranlarda büyüdü de diyebiliriz onun için. Programa şortlarla çıkan bir kız çocuğuyken git gide daha alımlı bir kadın haline geldi. Televizyon programının yanı sıra çeşitli organizasyonlarda sunuculuk da yapıyor. Ne var ki geçen hafta İskenderun'daki bir organizasyonda taş yağmuruna tutulan Erken iki büklüm, apar topar hastaneye kaldırıldı. Bayılmıştı. Acaba ayıldığında Türkiye'nin başka bir ucunun kendi yaşadığı pembe dünyadan farklı olduğu ayrımına varmış mıydı?

* Taş fırlatıldıktan sonra bayıldınız. Ayıldığınızda ilk düşündüğünüz şey ne oldu?

Rezil oldum dedim. Çünkü beni kucaklayan adam biraz garip tutuyordu. Seyirciye rezil olduğumu düşündüm.

* Hiç 'şimdi anladım dünya kaç bucakmış, Türkiye o kadar pembe değilmiş' demediniz yani?

Taş karnıma geldiği için ben işin ciddiyetini anlamadım. Daha sonra doktor "o taş başına gelseydi beyin kanaması geçirebilirdin" dedi. Eğer gerçekten o taş başka bir yerime gelseydi hanyayı konyayı tabii ki görürdüm ve hatta gösterirdim de. Fakat o taşın bana atıldığına inanmıyorum. Çok olaylı bir geceydi ve seyirci öfkeliydi. Tesadüf taş bana geldi. İskenderun'a giderken uyarmışlardı zaten, dikkat et tek parça çık demişlerdi. Orada hep öyle olaylar olurmuş.

* Sizin içinde bulunduğunuz hayatla oradaki arasında çok fark var.

Ben o şehirlere gittiğimde afallıyorum, çünkü İstanbul'da çok daha farklı bir yaşamımız var. İstanbul'dan başka bir şehirde yaşayamam, küçük bir şehirde yaşayamam. Belirli bir yaşam tarzım var. Fakat onlar için de çok üzülmüyorum doğrusu. Eğer orada doğmuş büyümüş olsaydım ben de oraya alışmış olacaktım.

* Siz 'oralarda' değil, ekranlarda büyüdünüz.

Evet, ben lisedeyken Kral TV'de çalışmaya başlamıştım. Kral TV'ye o zaman üniformayla gidip geliyordum. Baktım ki ben bu işte olmak istiyorum, üniversite sınavına bile girmedim. İkisinin bir arada yürüyeceğine inanmadım. İyi ki de üniversitede okumadım. Üniversite mezunu olup iş bulamamayı tercih etmezdim asla. Zorlukla bitiriyorsunuz bir de iş bulmak için uğraşıyorsunuz, iş bulsanız asgari ücretle çalışıyorsunuz. Ülkemizin gerçeği, o yüzden hayatımdan çok memnunum.

* Sizin için öncelik para kazanmak...

Bir kadının söz hakkı olması için parası olması lazım. Ben bunun için çalışıyorum. Bu bana bir özgüven veriyor. Kendi başıma yaşayabilecek bir kadınım diyorum.

* Bunun bir bedeli var herhalde?

Özel hayat diye bir şey kalmıyor. Show TV'ye geçince birdenbire şöhret oldum ve hayatım magazin programlarına taşındı. Başta elime silah alıp o haberleri yapanları vurmayı bile düşünüyordum. Sonra onlar vazgeçti, ben de saklanmayı öğrendim. Tuncay Öztarhan ile birlikteyim. Tek sorunumuz bu. Bir yıldan beri ilk kez yakalandık.

'Kadınların prime time'da yapacağı çok şey yok'

Prime time'da başarılı olan tek kadın Hülya Avşar. Onun tutmasını da ilk başlarda programa gelen bir hizmetçinin sürekli onu aşağılamasına bağlıyorlar. Beğenilen bir kadın eziliyor yani

* Hiç bu mesleği bırakmayı düşündünüz mü?

Bazen çok bunalıyorum. İlla ki bir nedeni de olmuyor. Patrondan azar işittim, reytingim düştü falan değil, nedensiz... Geçen hafta böyle bir şey yaşadım mesela. Yurtdışına gideyim, orada bir iş bulurum, kendi başıma yaşayayım dedim. Ama göze alamıyorum. Burada bir işim var, iyi para kazanıyorum, bir düzenim var. Yine de bir gün gitmek istiyorum.

* Siz de sıkılıyorsanız... Programda cep telefonuyla bile konuşuyorsunuz.

Program artık öyle bir hal aldı ki, ben neysem oyum, hayatımda ne oluyorsa o programda yer alıyor. Buna cep telefonumun çalması ya da mesaj gelmesi de dahil. Benim programım, bana ait bir şey. Her şey orada olmalı. Benimki en çok izlenen sabah programı ve rakipsiz olduğuma inanıyorum.

* İzlenmemekten korktuğunuz oluyor mu?

Pek korkmuyorum, çünkü insanlar beni seviyor. Mesela Şebnem Dönmez'in programı çok seviliyordu, fakat ailenin cici kızıyken bir anda seksapeli ön planda bir kızı oynamaya başladı ve insanlar bunu istemedi. Ama benim başka bir kitlem var. Ben hem kadınları hem de eşlerini elimde tutuyorum. Kıskanılacak bir kadın değilim çünkü.

* Hayat boyu şirin mi kalacaksınız?

İçimde başka türlü bir şey yok ki. Ben dekolte giyinmeyi de sevmiyorum mesela. Kendimi hiç seksi hissetmiyorum. Ayrıca kadınların beni sevmesi çok hoşuma gidiyor, çünkü kadınların sevmesi zordur. Bu saatten sonra seksi kızı oynayıp o kitleyi kaybetmek istemiyorum.

* Televizyonla ilgili büyük hayalleriniz yok mu?

Hedefi çok fazla büyütemiyorsunuz. Kadınların prime time'da yapabileceği pek bir şey yok. Benim aşmak istediğim de bu. Prime time'da bir kadın da başarılı olabilir. Bir tek Hülya Avşar var. Onun tutmasını da ilk başlarda programa gelen bir hizmetçinin sürekli Hülya Avşar'ı aşağılamasına bağlıyorlar. Beğenilen bir kadın eziliyor yani. Bu galiba kadınların hoşuna gidiyor.

* Hülya Avşar'la aranız nasıl? Destek oluyor mu?

Aramız iyi, ama bana ablalık yapmıyor. Bana en büyük destek Seda Sayan'dan gelir her zaman. Bu piyasada birbirine çok fazla destek olan insan yoktur zaten. Neyse ki ben pek hırslı değilim. Şimdiye kadar hep şansım yaver gitti de öyle buraya geldim. İşimi şansa bıraktım. Artık şansım nereye kadar giderse.

Aslı E. Perker


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır