kapat
16.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.ciceknet.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ŞELALE KADAK(skadak@sabah.com.tr )

Değişmeyen bir devlet

Şirketlerin değişimi anladığını ancak devletin eski kafa yapısını sürdürmeye çalıştığını söyleyen Tuğrul Tekbulut, "Bilgiyi, kaliteyi dikkate alan bir döneme girdik. Devletle çelişkiler burada başlıyor" dedi

Kurduğu araştırma-geliştirme merkezi Türkiye'de teknoloji üretiyor. Logo Business Solutions Genel Müdürü Tuğrul Tekbulut, bulduğu her fırsatı Türkiye'nin geleceğinin bilişimden geçtiğini anlatmakla geçiriyor. Yaşanan krizle ortaya çıkan milyona yakın yeni işsizler ordusunun bilişim sektöründe değerlendirilebilmesi için bir an önce harekete geçilmesini istiyor. Artık insanların kendilerine daha yakın bir devlet görmek istediğine inanan Tekbulut, değişime mümkün olduğu kadar direnç gösteren kamunun başarılı olamayacağını vurguluyor.

* Sizce Türkiye nasıl şekilleniyor? Hangi kavramlar, değerler ön plana çıkıyor, hangileri gözden düşüyor?

Uyanıklık, köşe dönücülük gözden düştü. Herhalde işadamları köşe dönücülükten çok çekmiştir. Şu anda iş yaşamında katma değeri, bilgiyi, işçiliğin üzerine çıkarmak gibi yükselen bir değerimiz var. "Kardeşim burası Türkiye" lafları bitti. Risk almak yükselen değer oldu. Yüksek risk alamazsınız, teknoloji geliştiremezsiniz. Artık insanlar devletin kendilerine daha yakın olmasını istiyor. Devlet oluşturulan katma değerin büyük bir kısmına el koyuyor ve bunu doğru kullanmıyordu. Devletin bu şekildeki ululuğu artık tartışılıyor.

* İşadamı-siyasetçi ilişkisinin değişeceğini düşünüyor musunuz?

İşadamı artık katma değer yaratan, vergi ödeyen insan tipine dönüştü. Köşe dönücü işadamı imajı değişiyor. Kendileri de bu tip işadamlarını dışlamaya başladı zaten. Hem şirket için hem de ülke için artık şeffaflık lazım. İşletmelerimiz bunları çoktan başardı. Sorun şurada: İş yaşamı bunu geç de olsa anladı, uygulamaya başladı ama bir bakıyor ki devlet anlamadı. Devlet hala eski kafa yapısını sürdürüyor. Çelişkiler buradan çıkıyor.

* Kamu bu değişimi algılayabiliyor mu?

Bence sistem olarak hayır. Değişimlere mümkün olduğu kadar direnç göstermek için herşeyi yapıyor. Ama kamu yönetimindeki insanlarla tek tek konuşmaya başladığınızda, bütün olayların farkında olan, hatta bazen sorunları çok daha radikal dile getiren insanlarla karşılaşıyorsunuz. Benim de zaten anlayamadığım bu. Birey olarak hepsi bu görüşte olan insanlarımız niye birlikte bu işi yapamıyor?

* Şirket kültürün de bir değişim oluyor mu?

Artık uluslararası şirket haline gelmek önemli. Kendimizi öyle bir pozisyona koymalıyız ki, sizi bütün dünya tanımalı. İnsanın önemi arttı. Çalışanlar şimdi daha kral. Şimdi biz patron olarak kendimizi çalışanlarımıza beğendirmeye çalışıyoruz. Özellikle bilgi teknolojileri sektöründe. Yaratıcılığa çok önem veriliyor. Zaten dünyanın herhangi bir yerinde iş bulabilecek insanlarla çalışıyoruz. İyi yönetişim şirketlerin yapısında önem kazanıyor artık. Türkiye'ye dikkat edin, kalitede dünya şampiyonları çıkarmaya başladı. Şimdi araştırma-geliştirmede de bunu yapacağız.

* İçinde yer aldığınız sivil toplum örgütlerinin yeni Türkiye'nin oluşumunda nasıl bir rol oynayacağını düşünüyorsunuz?

Ben TÜSİAD ve Türkiye Bilişim Vakfı'nda görev aldım. TBV olarak biz "Türkiye'de bilişim harcamalarının çok az olduğunu düşünüyoruz ve bunun artması gerektiğine inanıyoruz" diye ortaya çıkmıştık. Bugün itibariyle bilişime harcanan paralar GSMH'nın yüzde 1'ine geldi. Biz başladığımızda yüzde yarımdı. Bence sivil toplum örgütleri sayesinde Türkiye'nin açıkçası nereye doğru yönelmesi gerektiği ortaya çıktı.

Yapılan yayınlara ve halkta oluşan tepkilere bakarsanız, bu dernekler düşünce üreten kuruluşlar haline gelmiş. TÜSİAD, dünyaya eklemlenmiş, demokratik, çağdaş ve rekabetçi bir Türkiye için araştırmalar yapıyor. Ben üç senedir üyeyim ve yapılan işin çokluğuna hayret ediyorum. TÜSİAD'ın söyleyecek sözü var, bunu cesaretle söylüyor.

Kontrolsüz özelleştirme sosyal patlama yaratır
* Artan işsizlik bir sosyal patlama yaratabilir mi?

Adam çıkarılıyor. Başka çare yok. Ama beni rahatsız eden özelleştirme olurken, bu konunun tamamen ortada kalması. Telekom satılacak diye konuşuluyor ama bu süreçte dışarı çıkacak insanlara ne olacağı konuşulmuyor. Türkiye'de bugüne kadar sosyal patlama görmedim ama bence, bu kadar kontrolsüz özelleştirmeyle sosyal patlamaya doğru gidebiliriz. Çünkü 'Şirketi satalım, gerisi ne olursa olsun' olmaz. Çözüm üretmek gerekir. Örneğin bilgi teknolojileri sektöründe o kadar çok insan açığı var ki. Hindistan, adamlarını dünyaya bilgi işçisi diye yetiştiriyor. Sizin 65 milyonluk nüfusunuzun 35 milyonu genç ve eğitilebilir durumda. Siz bu insanları eğitmiyorsunuz.

* Beş yıl sonra nasıl bir Türkiye görüyorsunuz?

Bu sorunların bir kısmını çözmüş, bir kısmını hala tartışan, bazılarına ayak direyen, çözmek için kriz bekleyen... Yani doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye'nin bütün bu dalgaların hepsini bir kere de çözecek devrimci bir dönüşe ihtiyacı var.

Yarın\Bülent Erkmen
* Yakın döneme kadar beceri uzmanlıktan, çabuk yapmak doğru yapmaktan daha değerliydi.

* 17 Ağustos depremiyle başlayan, krizle süren sıkıntıların büyüklüğü ve şiddeti bilginin, bir işi çok iyi yapmanın önemini öne çıkardı.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır