kapat
16.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.ciceknet.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
YAVUZ DONAT

Renkli TV davası

AB Adalet Divanı'nın "uyarısıyla", haklarımız verilmeye başlanırsa..."Serbest dolaşımdan, vizeye... Çocuk parasından, ikamet iznine..." O kadar çok hak, o kadar fazla imkân elde edeceğiz ki...

Bugün "dışımızda cereyan eden" ama bizi "son derece yakından ilgilendiren" bir hukuk savaşından bahsedeceğiz.

Öyle bir hukuk savaşı ki...

Dava "yıllarca" sürdü.

Türkiye'nin haberi bile olmadı.

"Dava sonuçlandı."

Yine kimsenin haberi yok.

"Hikâyemizi" perde perde, aşama aşama sunacağız.

Birinci perde
Türkiye on yılı aşkın bir süredir, renkli TV üretiminde "dünya devi."

Vestel, Beko, Profilo gibi firmalar, Avrupa'yı kasıp, kavuruyorlar.

"Özellikle de beş ülkeyi."

Almanya, İngiltere, Fransa, Belçika ve Hollanda'da satılan televizyonların "büyük bölümü" Türk malı.

Firmalarımız, Avrupa'da bayrak dalgalandırmaya, rüzgâr estirmeye başlayınca...

Avrupa'da "elektronik üzerine iş yapanların birlikleri" harekete geçiyor.

Şikayet
Ve "AB Komisyonuna" başvuruyorlar:

- Türkiye'den, Avrupa'ya artık ucuz TV girmesin.

Komisyon "gerekçe" istiyor.

"Elektronik İşverenleri Birliği" gerekçe bildiriyor:

1. Türkiye, Batı'ya sattığı TV'ler için Japonya, Güney Kore, Singapur ve Hong Kong'dan "vergisiz" ara mal alıyor... Böylece TV'leri ucuza malediyor.

2. Türkiye, Avrupa ile imzaladığı 1970 Katma protokolünü zorluyor... Batı'ya istediği kadar TV satıyor... Oysa Türkiye, AB'nin tam üyesi değil.

Bu iki gerekçenin yanısıra, işverenler, AB Komisyonundan "iki de talepte" bulunuyorlar:

1. Türkiye'nin "üçüncü ülkelerden" aldığı ara mallara "AB tarifeleri esas alınarak" gümrük vergisi uygulansın.

2. Türk malı TV'lerin Avrupa'ya girişine "kota" konulsun... "Vergi" konulsun.

İkinci perde
AB komisyonu bu "başvuruyu... Şikâyeti" alınca...

"Beş ülkeye" yazı yazıyor.

Almanya, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Belçika'ya.

Yazılar, doğrudan "hükümetlere."

Ve "görüş" isteniyor.

Bir yıl geçiyor.

Beş hükümetten hiçbir yanıt gelmiyor.

İnceleme
Bu arada Türkiye, "Avrupa'ya TV satmaya" devam ediyor.

"Avrupalı işverenler" de AB Komisyonu'nu sıkıştırıyorlar:

- Türkiye damping yapıyor... Ucuza TV satıyor... Rekabet imkânımız kalmıyor... Engel olun.

Ve AB Komisyonu "olayı yerinde incelemeye" karar veriyor.

"Beş ülkeden birer temsilci" isteniyor.

"Komisyon yetkilileri ile birlikte" Türkiye'ye geliyorlar.

"Durumu" inceliyorlar. Ve dönüşlerinde de toplanıp, kararı veriyorlar.

Üçüncü perde
Karar "şikâyetçilerin lehinde."

"Türkiye'den TV ithal eden Avrupalı firmaların ise" aleyhinde.

Karar "özetle" şöyle:

1. Ey ithalatçılar, Türkiye'den ucuz TV getirdiniz.

2. Böylelikle, Türk TV'leri, Avrupa'da üretilenden yüzde 15 daha ucuz hale geldi.

3. Avrupalı üreticinin rekabet şansı azaldı.

Kararda bir de "cezalar" bölümü var.

AB Komisyonu "Türkiye'den TV ithal eden Batılı firmalara" ceza kesiyor.

Sadece bir Alman firmasına kesilen ceza tam "8 milyon 200 bin mark."

İtiraz
Beş Avrupa ülkesinin "ceza yiyen firmaları" derhal, kendi hükümetlerine başvuruyorlar:

1. İnsanlarımıza daha ucuz TV sağladık.

2. Türk malı TV'ler kaliteli.

3. AB Komisyonu, bize verdiği cezayı kaldırmalıdır.

"Durum" AB Komisyonu'na iletiliyor.

Komisyonun yanıtı:

- Kararımız kesindir... Ceza kaldırılmayacaktır.

Dördüncü perde
Ve 1997 yılında "iş büyüyor."

Beş devlet, "AB Komisyonu yanlış yapıyor" diye ısrarını sürdürüyor.

Ve Almanya, İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda "on bir avukat" tutuyor.

Türkiye'den TV ithal eden firmalar da "on dört avukat."

AB Komisyonu'nu "AB Adalet Divanı'na" şikâyet ediyorlar.

"Adalet Divanı" AB'nin en üst yargı organı.

Verdiği kararın "temyizi" yok.

Komisyon da "on bir avukatla" davaya katılıyor.

Ve "AB tarihinin en büyük hukuk savaşı" başlıyor.

Ve karar
AB Adalet Divanı uzun süre çalıştı.

"Bilirkişilerden" rapor istedi.

Ve 1997'de açılan "36 avukatlı hukuk savaşı" şimdi sona erdi.

AB Adalet Divanı "gerekçeleri ile birlikte 50 sayfa tutan" bir karar verdi.

Kararda, "Türkiye, 1964'teki ortaklık anlaşması ile 1970 katma protokolüne uymalı" deniliyor.

Ayrıca...

"Türkiye-AB Ortaklık Konseyi" eleştiriliyor:

- Türkiye ya da Türkiye'den TV ithal edenler bir yanlış yaptılarsa... Ortaklık Konseyi neden bu yanlışları zamanında düzeltmedi.

Bir suçlama-eleştiri de AB Komisyonuna:

- Türkiye'nin, uluslararası anlaşmalardan doğan hak ve yükümlülükleri vardır... AB Komisyonu neden Türkiye ile yakından ilgilenmiyor?

Ceza yok
Kararın "sonuç" bölümüne gelince...

AB Komisyonu'nun verdiği "para cezaları" kaldırılıyor.

Ve "AB Komisyonu'nun sadece Türkiye'yi veya Türkiye'den TV alanları suçlamaya, cezalandırmaya hakkı yoktur... Komisyon'un bizzat kendisi hatalıdır" diyor.

Haklar
Renkli bir davanın ardından verilen renkli karar, Türk renkli TV sektörünü nasıl etkileyecek?

Bunu "önümüzdeki günlerde" göreceğiz.

Ancak...

Bizce kararın "en önemli bölümü", yüce mahkemenin "AB Komisyonu'nu" uyarması:

- Türkiye'nin, uluslararası anlaşmalardan doğan hak ve yükümlülükleri ile yakından ilgileniniz.

Komisyon bugüne kadar hep "yükümlülüklerimizle" ilgilendi.

Değişik mallarımıza "kota" koydu.

Ama sıra "haklarımıza" gelince...

AB Komisyonu hep "es" geçti.

Şimdi AB Adalet Divanı'nın "uyarısıyla", anlaşmalardan doğan haklarımız verilmeye başlanırsa...

"Serbest dolaşımdan, vizeye... Çocuk parasından, ikamet iznine... Eğitimden, sağlığa" o kadar çok hak, o kadar fazla imkân elde edeceğiz ki.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır