kapat
06.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.sahibinden.com
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Bir sınav hakkı daha


Çağrımız üzerine dün Sabah'ta biraraya gelen yüzlerce öğrenci ve veli Milli Eğitim Bakanı'na seslendi: Suçlu değiliz af istemiyoruz. Bir sınav daha bekliyoruz..
SABAH'ın Nişantaşı'daki binasının koridorları ve salonları, dün çarpık eğitim sistemi nedeniyle 1 yıl kaybeden yüzlerce öğrenci ile velilerinin hıçkırıklarına boğuldu... Veliler af istemiyordu... "Bizim çocuklarımız suçlu değil ki" diyor ve ekliyordu: "Onlara sadece bir sınav hakkı daha verilsin..."

Haklılardı...

Hepsinin evinde yas vardı... Bir yanda boğazlarından, en zorunlu harcamalarından kısıp çocuklarının eğitimi için harcadıkları paralar, diğer yanda onbinlerce öğrencinin kaybettiği yıllar...

SUÇ KİMDE?
İstek Semiha Şakir Lisesi öğrencisi Şima Gürel, "Tek suçlu biz miyiz? Neden eğitim sistemini sorgulamıyorlar?" diyordu... Bu sözleriyle 8 yıl çalışan-çalışmayan ayrımı yapılmadan, başarısız olanlar sınıfta bırakılmadan lise kapılarına konulan onbinlerce öğrencinin daha ilk yılda baraj sistemi ile elenmesine isyan ediyordu...

Küçükçekmece Kız Meslek Lisesi'nde okuyan Çiğdem Akbayrak ise resim dersinden sınıfta kaldığına işaret ederek, "Bütün derslerden başarılı olduğum halde beceriye dayanan resimde başarısız olduğum için aynı sınıfı ikinci yıl okumak zorunda bırakılmam insafsızlık değil mi" diye soruyordu...

Ya anneler, babalar... Onlar da, çocukların yaşamını değil, mevzuatı ön planda tutanları insaflı olmaya çağırıyorlardı... Milli Eğitim'in amacının elemek değil, eğitmek olduğunu haykıyorlardı... Ankara'da masa başında oturup milyonlarca gencin geleceğini etkileyecek kararlar alanları biraz daha insaflı ve vicdanlı olmaya çağırıyorlardı... Bir veli şöyle haykırıyordu:

"Çocuk sahibi olmayan bizim neler çektiğimizi bilemez..."

Eminim ki; dün yalnız SABAH'ta biraraya gelen İstanbullu öğrenciler ve veliler değil, İzmir'de, Ankara'da, Bursa'da, Adana'da., Trabzon'da, Muğla'da, Sivas'ta Türkiye'nin dört bir yanında yeteneksizliğinden, tembelliğinden değil eğitim sisteminin çarpıklığı ile ilkelliğinden bir yılları gaspedilen onbinler feryat ediyordu:

"Bizi elemeyin, eğitin... Bir sınav hakkı daha verin..."

'Af doğru değil'
Yarım puan yüzünden çocukları sınıfta kalan velilerin başlattığı faks yağmuruna eğitimciler de karşı görüşü savunarak katıldı

Lise 1'inci sınıflarda sınıf geçme notunun düşürülmesi veya sınıfta kalanlara bu yıla mahsus af çıkarılması için velilerin başlattığı faks hareketine eğitimciler de katıldı. Ancak eğitimcilerin mesajı "Kesinlikle af olmasın. Bu eğitim kalitesini düşürür" şeklinde.

Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Aydın Özyar da affın eğitime büyük bir darbe olacağını söyledi. Sistemin sınıfta kalmayı zaten son derece zorlaştırıldığını belirten Özyar, "Üç-dört dersten 1 alsa bile bir dersten 5 alan sınıf geçiyor. Böyle bir sistemde bir af getirmek başarılı öğrenciyi cezalandırmaktır" dedi. Ortaöğretim Genel Müdürü Hüseyin Atılgan da Eğitimde kalitenin yükseltilmesi gerektiğini belirterek, "Düzenleme bunun için yapıldı. Bir sistem kuruldu, bunu artık bozmamak lazım. Zaten sınıf geçmek son derece kolay" dedi.

KARŞI ATAK
40 yıllık bir eğitimci olarak affı son derece zararlı bulduğunu söyleyen Aydın Özyar, "Uygulanan sistemde sınıfta kalmak zaten çok zor. Öğrenci kalmak istese bile kalamaz. 3-4 dersten 1 alsa bile bir dersten beş alınca ortalamayı tutturup yine geçiyor" dedi. Özyar, affın başarılı öğrenciye "senin ders çalışmana gerek yok" demek anlamına geleceğini söyledi. Özyar, "Af kesinlikle öğrencinin aleyhine. Elini kolunu sallaya sallaya gezse bile kalmayacağını biliyorsa, eğitimde kalite olmaz. Lise, üniversite kapısıdır. Okul başarısı düşerse ÖSS puanı da olumsuz etkilenir. Bu, başarılı öğrenciyi cezalandırmaktan başka bir şey değildir. Başarısız olana not yükseltme sınav hakkı verilmiş. Daha ne olsun? Ben bir eğitimci olarak elimde yetki olsa, başarı notunu daha da yükseltirdim" diye konuştu. Eğitimci Murat Barkan'ın görüşleri de şöyle: "Not ortalaması çok önceden yükseltilmeliydi. Türkiye'de veliler, öğrenciler ve eğitimciler ucuz popülizmden vazgeçmeli. Yıllarca aflarla, düşük notlarla eksik eğitimli insanlar yetişti. Düşük not ortalaması nedeniyle başarı köreltildi. Yıllarca not ortalamasının yükseltilmesini söyledik. Şu noktaya kadar duyarsız kalan insanlar şimdi harekete geçti. Yanlış uygulamalar yüzünden maalesef orta öğretim dejenere oldu. Not ortalamasının yükseltilmesi bazı öğrenci ve velileri mağdur etmiştir."

ERDAL BİLALLAR


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır