kapat
30.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi


Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )

Görevi bitti mi?

Kemal Derviş kendi kendine göreve talip olmadı, çağrıldı, geldi.

Hükümet ülkeyi ardı ardına iki krize sokmuş ve ne yapacağını bilemez durumdaydı. Yönetim "havlu atmıştı". Türkiye bir anda yarı yarıya fakirleşmişti ve sorumlu koltuklarda oturanlar, sadece oturuyorlardı. Kemal Derviş'i çağırmak onlar açısından "biz bu işi yapamıyoruz"un itirafı oldu. Bu işi yapamadıklarını Türkiye de öğrenmişti, dünya da biliyordu. Bir günde yarı yarıya fakirleşen Türk halkı Ankara'da büyük "afra tafra" ile dolaşanların aslında işlerini yapamadıklarını ağır bir bedel ödeyerek görmüştü.

Krizden ve Derviş'ten ne anladılar
Demokrasi bu tür tıkanmalar için açık ve kesin bir çözüm göstermiştir: Başarısızlığı iyice tescil edilmiş olanın yeni seçimi beklemesine gerek yoktur, istifasını verir; yeni bir yönetim oluşamıyorsa da sandığa gidilir. Ancak Türkiye'ye özgü demokraside bu kesin çözüm de işlemez, çünkü hiç kimse seçim istememektedir.

Kemal Derviş bu çözümsüzlük içinde bulunan ve çağrılan isim oldu. Ankara'nın "afra tafrası" büyük erkânı, çaresizlik içinde bu çözümü kabullendi. Kabullenmek zorunda kaldılar çünkü dış dünya da bugünkü yönetime destek olmak istemiyordu. Türkiye'yi batıran erkânın borç alma imkânı bile kalmamıştı.

Bu çaresizlik içinde Kemal Derviş'i kabullendiler, inanmadıkları kanunları çıkarmak için çalıştılar, taahhütlerin altına imza atarken, ne zaman ve nasıl cayacaklarını hesaplamaya başladılar.

Kredilerin ilk bölümleri gelmiştir, böylece üçüncü krizin kapısında durulmuştur. Artık onlar için "maraza" çıkarma aşaması yaklaşmaktadır. Bu erkân açısından Kemal Derviş de görevini tamamlamıştır. Bu "görev", onlar için, sadece dış kaynaklardan kredi sağlanması anlamına gelmektedir.

Krizin bütününden anladıkları bölüm, bu kredi bölümü olmuştur. Batının onlara neden kredi vermediğini bile anlamaya niyetleri yoktur. Sorun bu erkân için çok basittir: "Paralar gelir, sonra tekrar kendi bildiğimizi okumaya devam ederiz."

Son anlaşma tamam!
Kendi bildiklerini okuyabilmeleri için de Kemal Derviş'in gitmesi gerekir. Derviş gitmelidir ki, ekonominin kilit sektörlerini yönlendirecek olan ve sözde bağımsız kurullar, partiler arasında rahatça paylaşılsın. Onlar aralarında kolay anlaşırlar, bir verir iki alırlar, ama sonunda anlaşırlar. Çünkü bakış açıları aynıdır, siyasetten anladıkları aynıdır.

Siyasetin birinci ve öncelikli amacı, her şart altında iktidarda kalabilmek ve iktidar imkânlarından yararlanabilmek olduğu için anlaşmaları her zaman kolaydır.

Son anlaşmayı da sağlamışlardır. Görevini tamamlamış olan Kemal Derviş'in "itilmesi"nde artık sakınca olmadığına karar vermişlerdir.

Toplum herkese notunu verdi
Üçüncü krizin hâlâ kapıda olduğunun ve ilk ayak sürçmesinde Türkiye'nin büyük bir darbe, belki de en büyük darbeyi yiyeceğinin bilincinde olmadıkları için Derviş'i "itme" kararını rahatlıkla almışlardır.

Kemal Derviş'in dayanma gücü kalmaz ve bırakırsa, halka dönüp "Bakın kaçtı" demeye hazırlanıyorlar. Eğer Derviş'i kaçırmayı başarırlarsa, ne anlatırlarsa anlatsınlar inandırıcı olamazlar. Toplum "neyin ne olduğunu" gördü ve herkese "not"unu verdi.

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır